Düğünler toplumumuzun en önemli etkinliklerinden, çiftlerin dünya evine girmesini önemseriz, evlilik kurumuna saygı duyarız ve bir düğün güzel olsun, konuklarımız memnun kalsın diye elimizden gelenin en iyisini yaparız. Böyle önemli bir ortamda dans etmeden olmaz. Düğünlerimizin olmazsa olması da dans pistini dolduran 15 bizden biri.
Bazı kesimler toplumumuza hoşgörüsüz dese bile bu ortamı gogoculuğun, itliğin zirve yaptığı Amsterdam'da bile göremezsiniz. Eyyy Avrupa...
Votka limonun bu kadar popüler olmasının sebebi düğünlerde masa altından limonataya dökülen votkadır. İlla birileri bu limonatayı fazla kaçırır ve kendini pistte kendi şovunu yapar. Genellikle açık renk gömlek ve siyah kumaş pantolon kombiniyle katılırlar.
Düğünde herkes çekinirken, karizmayı bozmaktan korkarken ortaya çıkarlar. Sanki kutsal bir görev verilmiş gibi ufak bir kıvılcımı ateşe çevirirler. Karşısındakileri her zaman teşvik eder. Eltisi 'Ben oynamayı bilmem ki.' derse yapıştırır cevabı 'Amaaaan biz bildiğimizden oynuyoruz sanki.'.
Gelen ısrarları ilk başta reddetse de sonradan coştukça coşar ve pistin yıldızı olur.
Oynamaya isteksiz değildir ama belki takı törenindeki sahte bilezikten belki de uyuz olduğu garsondan dolayı suratı asıktır. Piste negatif enerji yayar.
Bu tip düğün bireyleri hem sürekli oturmak istemez hem de özgüven sahibi değillerdir. Pistte rezil olmaktan korktukları için köşede çok ufak figürlerle oynayanlara eşlik ederler.
Herkes halaybaşı olamaz. Bu doğuştan gelen bir liderlik özelliğinin yansımasıdır. Lider ruhlu halaybaşı hem mendille gerekli direktifleri verir hem de salonda kitleleri peşinden sürükler.
Düğündeki tek uyumlu çift gelin ve damat değildir. Piste kendilerine ve uyumlarına hayran bırakan ikili her düğünde ortaya çıkar.
20 sene sonra düğün videosunu izlediğimizde kendimizden utanırız.
Anons yapılır; 'Çiftleri sahneye alalım.' diye. Ümit Besen şarkısı çalmaya başlar ama bazı çiftlerin fıtratında romantizm yoktur.
Mesela lavaboya gitmeniz gerek ama önünüzde bir engel var; uzun halay konvoyu. Bu ahengi bozmak da yakışmayacağından girersin içlerine. Halay sırası o kadar uzar ki halaybaşına 'Zincirlikuyu'dan geçiyor mu?' diye sorabilirsiniz.
Yıllardır aynı şeylerden sıkılan kişiler de olacaktır illa ki. Bunlar sahneye çıkar ve kendi figürleriyle geleneksel tarza meydan okur.
Pistte çember olmuş takım elbiseli bir topluluk görürseniz damadın yakın arkadaşlarıdır. Bunlar tarz, müzik dinlemez o coşkuyla her şeye oynarlar.
Bazılarının derdi sadece kurtlarını dökmek değil aynı zamanda düğündeki tüm detayları kaydetmektir. Pist ise herkesi görmesi bakımından stratejik bir konumdadır. Meraklı birey dans bahanesiyle erkek tarafından kaç çeyrek takılmış, damatla gelin yakışmış mı gibi sorularının yanıtını arar. Sınırsız hafıza kapasitesiyle her anı kaydeder.
Gelin kadar olmasa da yanındaki yakın arkadaşı da kuğu gibi dansı ve sade figürleriyle kendini beyaz gelinlik içindeymiş gibi hisseder. Düğünde oynayanları izleyen bekar evlat sahibi teyzelerin 'Maaşallah' 'Tü tü tü' gibi övgülerini aldıkça iyice gaza gelirler.
Düğünü gereksiz buluyorum. Boşu boşuna masraf oluyor.
Düğünlerden nefret ederim
Hayatta anlam veremediğim saçma şeylerden biride şu düğün olayı.