Çocukken Kirlenmeyi Umursamadan Yapıp Keyif Aldığımız 18 Şey

Hangimiz yapmadık ki bunları? Şimdilerde yüzümüzde küçücük bir sivilceyi, yeni giydiğimiz giysideki bir lekeyi, en ufak bir bakımsızlıkta insanlar ne der diye düşünürken bir zamanlar bunları hiç dert etmezdik. Şöyle bir düşününce sokakta oynayan son çocuklar olarak epey pismişiz gerçekten. Şu da bir gerçek ki o hallerimizle daha mutluyduk...

1. Hemen hemen gördüğümüz her su birikintisinin içinde umarsızca yalınayak oynamak.

'Evladım çık şu pis suyun içinden.' diye seslenen annemizi bir türlü ikna edemedik ne kadar eğlenceli olduğunu.

2. Dirseğimizde ya da dizimizdeki yara kabuk bağlayınca onu bir kenarından yavaşça soyup kaldırmak.

Kaldırıp ortasında kanı görünce kabuğun çıkarılma zamanının daha gelmediğini görmek.

3. Eksik olmayan sümüklü hallerimizle tam da sokak fotoğrafçılarının aradığı karelerdeki çocuklar olmak.

Parmağımızı burnumuza sokmaktan da geri kalmazdık hani.

4. İnşaatlarda ya da parklardaki kum birikintilerinin üstüne yayılıp oynamak, kum birikintisinin nemli kısmına doğru kazıp tünel yapmak.

Elinle kazması ne güzel olurdu, serin serin oh!

5. Kumla o kadar haşır neşir olunca tırnakların arası kumla dolardı haliyle. Uçlu kalemin ucuyla da bir güzel çıkarılırdı tabii.

6. O kum birikintilerinin kaçınılmaz sonucu olarak karşımıza bir anda kedilerin bıraktığı sürprizin çıkması. 😼💩

Yine de aldırmadan oyuna devam edilir.

7. Kaldırıma sürterek toz haline getirdiğimiz tuğla kiremitiyle tükürüğü karıştırıp kına yapmak.

Bir de onu eline sürüyorsun, düşün artık.

8. Kurbağa yavrularının olduğu bir su birikintisinden birkaçını bir kaba alıp onları besleyip büyütmeyi istemek.

Gördüğümüz her canlıyı sahiplenip besleme içgüdüsü vardı, kedisinden köpeğine kadar.

9. Sobayı yakmak için babamıza yardım ederken üstümüzün başımızın kapkara olması.

Bacanın ve soba borularının temizlendiği zamanlar tam bir felakettir zaten.

10. Sınıfta tahtaya yazı yazarken ellerimizin tebeşir tozuyla kaplanması, tahtayı silerken de bütün tozun üstümüze gelmesi.

11. Sokak hayvanlarıyla ne kadar kirli olduklarını umursamadan arkadaş olmak.

Şimdiyse elim tüy olur, pire kene vardır diye kolay kolay dokunan olmaz.

12. Çokokrem yerken ağzımızın kenarları böyle olurdu. Tişörtümüzde ise salçalı ekmekten düşen salça lekesi kendine yer edinirdi.

13. Nemli toprakların arasında bulduğumuz solucanları çıkarıp toplamak.

Biriktirince de rögar kapaklarından lağıma bırakması.

14. Parmağımızı ısırmalarına rağmen iki tane atlı karıncayı birbirleriyle dövüştürmek.

Farklı türdeki böcekleri şeffaf bir kaba koyup ne yapacaklar diye beklemesi. Örümcek vs. Çekirge. Hep Pokemon'un etkileri bunlar.

15. Sadece karınca değil, her türlü böceği elimize almaktan çekinmedik. Kanadını koparıp örümcek ağına attığımız sineklerden karınca yuvasına bırakıp yuvaya çekilmesini izlediğimiz böceklere kadar.

16. Hayal gücümüzün genişliğinin kanıtı binbir şekil yaptığımız çamurlarla oynamak.

17. Elimizdeki çamurları temizlemek içinse kirli suyun yüzeyinde ellerimizi temizlerdik.

18. Bisikletin zinciri çıkınca yuvasına oturtmak için ellerimizin yağ olması.

Bir de yeni yağlanmışsa...

Sonuç olarak sokaktaki bol maceralı bir günün ardından duşumuzu aldıktan sonra tertemiz bir şekilde yatağa girilir ve güzel bir uyku çekilir.

Kelimenin tam anlamıyla mikrop yuvası olduğumuz dönemler olsa da iyi bağışıklık kazandığımız gerçeği var. 😄

Ve söylemeden edemiyoruz: Biz büyüdük kirlendi dünya!

Kirlenmek bu değilmiş onu öğrendik.

Popüler İçerikler

Cem Yılmaz'dan Küfürlü Gönderme Gelmişti: Hasan Can Kaya'dan Ünlü Komedyene Cevap Geldi!
Yalı Çapkını Hayranları Ferit'i Görmek İçin Tekneyle Sete Gitti!
Babalık Davasıyla Uğraşan Uğur Dündar'ın Yıllar Önce Verdiği Bir Röportajda Söyledikleri Şoke Etti