Çocukluk korkuları... korkularımız.
Çocukluk korkuları... korkularımız.
Her çocuğun olmazsa olmaz korkusu
Ülkemizde çok sık palyaço görme şansı olmasa da gören çocuğun korktuğu kesin. Kaldı ki çizgi filmler, diziler, vs. de bu korkuyu besliyor.
Özellikle hayal gücü geniş çocuklar başta olmak üzere yine tüm çocukları etkilemekte olan eşsiz bir korku.
Yine hayal gücü gelişmiş çocukların korkusu. Aynı ağaç dalını her hece başka bir şeye benzetebilmek geniş bir hayal gücü ister.
-Tanıdın mı beni bakayım... diyerek histerik kahkahalar eşiliğinde yanaklarınıza uzanan birinden korkmanız sizin ayıbınız değil.
Özellikle kardeş sahibi çocukların hissettiği bir korku. Abiler, ablalar tarafından küçük kardeşin aklına sokulması da mümkün.
Ailelerin her yaramazlık sonucunda 'seni iğneciye götürürüm bak!' demesi bu korkunun temeli. Oysa iğneci mi kaldı artık, reçetenle sağlık ocağına gidiyorsun falan.
Öyleleri var ki bu yaşımda hala gece tek başıma dinleyemiyorum.
Nasıl bir şey olduğunu bilen yok. Buraya yabancıların öcü tasvirini koydum, bizimki gulyabani gibi bir şey sanırım. Bakınca korkmamak için deli olmak gerek.
Şimdilerde pek kalmamış olsa da eski zamanların bir numaralı korku öğesi.
Sanırım verdiği rahatsızlıktan ötürü çocukların çoğu kusmaktan korkar.
Hepsi değil tabi ama mesela Clementine'in, gerek içindeki yaratıklar ve gerekse de şarkısının esrarengizliği ile birçok çocuğun rüyalarına girmişliği vardır.
Korkmuyorum diyen yalan söyler, net!
90'lı yılların çocuklarının bir numaralı korkusu. Hangimiz aha popomu ısırdı ısıracak diye klozet üzerinde titremedik ki?