Çocuk Sahibi Olmanın Sandığınızdan Çok Daha Yorucu Olduğunu Kanıtlayan 8 Durum

Dünyaya yeni bir canlı getirmek, beraberinde pek çok yorucu sorumluluğu da getiriyor. Çiçeği burnunda anne-babalara sıklıkla -sanki ebeveyn olmanın getirdiği tek zorluk buymuş gibi- bebeğin gece uyanıp uyanmadığı sorusu yöneltilir. Gerçekte ise, bir kez çocuk sahibi olduktan sonra, uzun süre boyunca kendinizi 'dinlenmiş' hissetmeniz pek de mümkün değil. İşte bunun nedenleri:

1. Deliksiz bir gece uykusu uyumak imkansızdır.

Başlangıçta, gece birkaç kez kalkmaya alışırsınız. Bu evre geçtikten sonra, bu kez bebeğin sizi artık uyandırmıyor olmasının paniğiyle kalkar ve bebeğinizin iyi olduğundan emin olmak için onu hafifçe dürtmeye ya da nefesini dinlemeye başlarsınız. Bu durum yaşandığında da yaşadığınız korku yüzünden ya da bebeğinizin uyanmasına sebep olduğunuz için uyuyamazsınız.

Ebeveynler, artık çocuklarının büyüdüğünü düşünerek rahatladıklarında, çocuk gece uyanıp yataklarına gelmeye ya da yatağını ıslattığı için ağlamaya başlar.  Ergenlik çağına geldiklerinde ise gece evden kaçıp kaçmadıklarını kontrol etmek için uyanabilir, başlarına kötü bir şey gelip gelmediğini düşünerek panikleyebilirsiniz. Çocuklarınız büyüyüp iş sahibi olduklarında ise, yaşlanmışsınızdır ve şimdi de biyolojik olarak uyumakta zorlanıyorsunuzdur!

2. Mola veremezsiniz.

Bazen, etrafınızda kolunuzdan çeken, telefonunuzun ekranına dokunan çocuklar varken basit bir mesaj yazmak bile çok zor olabilir. Bu yüzden bir süre sonra bazı ebeveynlerin favori aktivitesi tuvalete gitmek olur; zira orada rahatsız edilmeden birkaç dakika geçirebilirler.

3. Hasta olamazsınız.

Hızlı bir dünyada yaşıyoruz ve çoğumuz çocuklarımız olmasa dahi yorgunuz. Ancak, yorucu bir iş hayatınız varsa en azından hasta olduğunuzda izin alabilirsiniz, değil mi? Ebeveynlik ise böyle değil. Hasta olsanız bile hala yemek hazırlamanız, çamaşır yıkamanız ve çocuklarınızla ilgilenmeniz gerekmektedir. Ebeveynler aslında sürekli olarak hasta olmanın eşiğindedir, çünkü asla iyileşme fırsatı bulamazlar.

4. Zihniniz aşırı yüklüdür.

Etrafınızda bitmek tükenmek bilmeyen bir konuşma sürüp gider. 'Anne, bu ne?' sorusuna ne cevap verirseniz verin, arkasından gelecek sonsuz 'Neden?'lere hazır olmalısınız. Çocukların sordukları sorular ve söyledikleri şeyler genellikle eğlenceli olsa da, her saniye bir soru-cevap döngüsünün içinde olmak oldukça yorucu bir hal alabilir. Çocuklar büyüdükçe daha az konuşsalar da, cevaplanması daha zor sorular sormaya başladıklarından bu çile bitmez.

5. Bazen, eşinizle biraz yalnız zaman geçirebilmek için geç saatlere kadar uyanık kalırsınız.

Üzerinde kraker kırıkları olan bir kanepenin üzerinde ucuz şarap yudumlayarak hiç konuşmadan televizyon izlemek, size elinizde bir margaritayla Meksika'daki bir plajda gün batımını izlemek kadar güzel gelebilir. Bu sakinleştirici deneyim, evliliğiniz için kesinlikle gereklidir. Bazı geceleri birlikte geçirmek için uykusuz kalarak, ileride boşanma masrafları ödemekten kurtulacağınızı da unutmayın.

6. Vücudunuz hasar görür.

İlk birkaç yıl boyunca ise çocuklarınızı taşımak zorunda olduğunuzdan fiziksel olarak çektiğiniz sıkıntı daha büyüktür. Üstelik çocuklar un torbalarına değil, sürekli zıplayan, kıvranan ve yerinde durmayan yabani atlara benzerler. Bir de çocuklar nedense yerde şınav çekmeye çalışan ebeveynlerinin sırtına kanepeden atlamaya bayılırlar. Bu yüzden sürekli korneanızın yırtılacağı veya bel fıtığı olacağınız korkusuyla yaşarsınız.

7. Sürekli temizlik yapmanız gerekir.

Örneğin işe zaten geç kalmışsınızdır ve çocuğunuzu beşiğinden almaya gittiğinizde, gece üstüne kusmuş olduğunu fark edersiniz. Bunun gibi durumların yanında sürekli ev temizliği yapmak zorunda kalmanız da cabası. Eğil, topla, kaldır. Sil, sil, sil... Oyuncak, her yerde oyuncak. Parçalanmış tuvale kağıtları. Kirli çamaşırlar. Bezler....

Üstelik çocuk büyüdükçe de bu dertler bitmez. Çocuklar büyüdükçe eşyaları da büyür. Gençlerin odaları da daha büyük olduğundan temizleyecek daha çok alanınız olur. Daha fazla çamaşır, hepsi de yerde...

8. Endişe, sizi yaşlandırır.

Anne-baba olduktan sonra yüzünüze yeni kırışıklıklar ve saçınıza yeni beyazlar eklenir. Endişe vücudunuzu yorar ve kafanızdan sürekli olarak pek çok düşünce geçer: Ya aniden ölürse? Ya merdivenlerden düşerse? Temizlik malzemesi yutarsa? Kafasını sehpaya çarparsa? Büyüdükçe ise kaygı aynı kalır, yalnızca sorular değişir: Ya okulda ona sataşıyorlarsa? Yanlış kişilerle arkadaşlık ediyorsa? Acaba doğru kişiyle mi evleniyor?... E tabii, zavallı küçük hücreleriniz bütün bu stres yüzünden patlamaya başlar!

Bazen ebeveynler o kadar yorulur ki, yüzleri halıya gömülecek şekilde yere uzanırlar. Tabii bu onların çocuklarını sevmedikleri ya da mutlu olmadıkları anlamına gelmiyor. Yalnızca gülümseyemeyecek kadar yorgunlar...

Popüler İçerikler

"Aşk Solcudur..." Kızılcık Şerbeti'nde Deniz Gezmiş Anıldı
Kızılcık Şerbeti'nin Görkem'i Özge Özacar'dan Pembe'nin Osmanlı Tokadına Yanıt
Volkan Demirel, Elini Sıkmadığı Şenol Güneş'le Arasında Geçen Diyaloğu Anlattı
YORUMLAR
26.03.2016

evet belki daha fena şeyler

26.03.2016

Çekilecek dert değil.

26.03.2016

bu aralar böyle galeriler çok var nedense. Nüfus azaltma politikası olarak yapılıyorsa destek veriyorum yeter çoğalmayın :D

SEN DE YORUMUNU PAYLAŞ