Türk eğitim sisteminin yarattığı, ben yapamadım bari çocuğum yapsın zihniyetine sahip kişilerin düşüncesidir. Sistemin kendisine sunduğu her şeyi çocuğuna standart olarak yüklemeyi baştan kabul etmiş, ulan çocuk bunu istiyor mu, buna meyilli mi? gelişiminde bunun ne gibi faydaları olur diye pek de kafa yormayan ebeveyn davranışıdır. Çocuğun piyano, bale, drama kursuna gitmesinde, yazın yaz okuluna, kışın kayağa, sınav öncesi hızlandırılmış kursa iştirak etmesinde ne gibi sakıncalar olabilir ki diye düşünmektedir. Bu ebeveyne göre çocuğun futbol okulundan çıkıp, terli terli dershaneye gitmesi, oradan çıkıp blok flüt dersine yetişip eve geldikten sonra ismek’te ahşap boyama kursuna koşması, onun gelişimi için idealdir.
Benim çocuk daha yuvaya gitmesine rağmen, ben de bunlardan birine dönüştüm sanırım. Çocuk kendisine sunulan her imkandan istifade etsin diye diye ne bok yediğimi şaşırdım arkadaş. 5 yaşındaki sabi bir gün binicilik okulunda, bir gün buz pateni pistinde, bir gün yüzmede, başka bir gün basketbol kursunda. Hafta sonları babamla gezer miyiz diye bakıyor ama drama kursuna kim gidecek biz gezmeye gidersek? İyiden iyiye “bizim zamanımızda bunlar yoktu” diyen babama dönüşmeye başladım. 5 yaşındaki çocuğu yakında dershaneye yollarsam, kendi adıma hiç şaşırmayacağım.
Akşam olunca keyifle koltuğuma kurulup, 5 yaşındaki sabiye “ee anlat bakalım binicilik dersi nasıl geçti?” diye sormuyor muyum, o an kendime karşı bir soğuma geliyor bana. Çocuk atlar iyiydi demekten öte bir yorumda bulunamasa da ben “eheh meheh hadi bakalım” diyerek kafasını okşuyorum. Bir binici, yüzücü, basketbolcu, sahne yeteneği olan müzisyen yetiştirme gayretindeyim. Çocuğun ilgisi var mı? kabiliyeti var mı? anatomisi uygun mu? hiç düşündüğüm yok. Bir fırsat var, ondan istifade etsin diye çırpınıyorum. Bu çocuk bana ileride sövecek bunun da farkındayım ama kendime engel olamıyorum.
Çocuk “baba top oynayalım” diyor ertesi gün soluğu futbol okulunda alıyorum, çocuk taklit yapıyor, drama okullarının kapısın aşındırıyorum, eline leğen almış vuruyor, çevremizde perküsyon okulu var mı nete girip araştırıyorum. Lan yoksa diyorum, ben sakın 'bu çocuk benden uzak olsun da ne bok yerse yesin' mi diyorum? Babalığımı sorguluyorum, sonra bakıyorum 5-7 yaş felsefe okulu var mı bu civarda…
Amerika’da olsaydık, bu çocuğun seri katil olması için her şey elinin altında mevcut. Amerikan filmlerindeki dini bütün, koyu katolik, nefes aldırman babalara döndüm sanırım. Çocuk binici olacak diye beklerken at hırsızı olmasın da tek dileğim bu. Film falan demişken, sinema okulu neden daha önce aklıma gelmedi benim?
Harikaa.. Hoşuma giden bir paylaşım gördüğümde "yayınlayan kim ki" diye bakmadan önce tahmin ediyorum "kesin diazepam'dır bu".. Eline, aklına sağlık çok çok güldüm :))
ofiste bilgisayarın arkasında sessiz güleyim diye epey çaba sarfettim ama olmadı :D harika yazı olmuş! henüz 1 yaşında neler yaşıyoruz daha neler göreceğiz bakalım.
Pişmanlıklar arttı baya :D Nüfus azalmaya falan başlamasa bari :))