DİSK-AR, Türkiye’de Çocuk İşçiliği Gerçeği Raporu’nu açıkladı. Rapora göre, 2012 yılında yasalaşan 4+4+4 yasası ile zorunlu ilköğretim yaşı 6-13 yaş aralığına çekildi. Bu durumda ortaokulun bitiş yaşı çocuk işçiliğinin yaygınlaşma yaşını fiilen 13’e düşürdü. Okula devam ederken çalışan çocukların sayısı 2006-2012 yılları arasında yüzde 64 oranında artarak, 272 binden 445 bine yükselmiş durumda.
Rapora ilişkin yapılan açıklamada “İstatistikler çalışan çocukların önemli oranda eğitim hakkının da gasp edildiğini ortaya koymaktadır. Dünya’da her 5 çocuktan biri çalışmak zorunda bırakılırken, bu çocuklar sağlıklı bir çevreden ve temel özgürlüklerden de mahrum kalmakta, fiziksel, sosyal, kültürel, duygusal ve eğitsel gelişime zarar veren koşullarda çalıştırılmaktadır” bilgisine yer verildi.
“ÇOCUK İŞÇİ SAYISININ TEKRAR ARTTIĞI BİR DÖNEM”-
Çocuk işçilerin ücretsiz işçi ya da ucuz işgücü olarak en çok sömürülen kesimi oluşturmaya devam ettiği vurgulanan açıklamada şu ifadelere yer verildi:
“1999-2006 yılları arasında istihdam edilen çocuk sayısı 2 milyon 270 binden, 890 bin düzeyine düşmüştür. Diğer yandan aynı dönemde Türkiye istihdamdaki çocuk işçiliği ile mücadelede ivmesini kaybetmiştir. 1994-1999 yılları arasında istihdamdan çekilen çocuk işçi sayısı yıllık ortalamada 128 bin iken, 1999-2006 yılları arasında yıllık ortalama 74 bin olarak gerçekleşmiştir. 2006-2012 yılları ise çocuk işçiliğinde azalma eğiliminin durduğu ve özellikle tarım kesimindeki artış ile birlikte çocuk işçi sayısının tekrar arttığı bir dönem olmuştur.”
5-17 YAŞ ARASI ÇALIŞAN ÇOCUKLARIN SAYISI 8 MİLYON 397 BİNE ULAŞTI
Açıklamada, 2012 yılında çocuk işçi sayısı 893 bine ulaştığının altı çizilerek, şöyle denildi:
“TÜİK istatistiklerinden yaptığımız hesaplamalara göre; çocuk emeği ev içine kaymaya devam etmektedir, istihdam içinde değerlendirilmeyen ev işlerinde çalışan çocukların sayısı 1999 yılında 4 milyon 447 bin iken, 2006 yılında bu sayı 6 milyon 540 bine ulaşmıştır. 2012 yılı için ise bu rakam yaklaşık 1 milyon kişi artarak 7 milyon 503 bine yükselmiştir. Böylelikle 5-17 yaş arası toplam çalışan çocukların (istihdama katılan ve ev içinde çalışan) sayısı 8 milyon 397 bine ulaşmıştır. Toplamda çalışan çocukların tüm çocuklara oranı 1999’dan bu yana yüzde 41’den yüzde 56’ya çıkmıştır. TÜİK Çocuk işgücü istatistiklerine göre ev işleri, hane halkı fertleri tarafından kendi evlerinde gerçekleştirilen ve ekonomik faaliyet tanımının dışında kalan faaliyetlerdir. Bu faaliyetler, hane halkı fertleri tarafından ücretsiz olarak gerçekleştirilen evle ilgili işleri kapsamaktadır. Devletin gereken nitelikli, yaygın ve ücretsiz bakım hizmetlerini satılamaması Türkiye’de kadınlar için işgücüne katılım oranlarının dünyanın en alt sıralarında yer almasına neden olmaktadır.”
KADINLARIN İŞGÜCÜNE KATILIM ORANI 183 ÜLKE ARASINDAN 169. SIRADA-
Dünya Bankası veritabanına göre, Türkiye’de kadınların işgücüne katılım oranının yüzde 28.1 ile 183 ülke arasında 169. sırada yer aldığı belirtilen açıklamada, “Söz konusu değer dünya ortalaması için yüzde 51.17’dir. 2006 yılı ile 2012 yılları arasında işgücüne katılım oranı kadınlarda yüzde 6 puanlık bir artış kaydetmiştir. Bu artışın yarısını Lise altı eğitim düzeyine sahip olan kadınlar oluşturmuştur. Bu durum kriz dönemlerinde kadınların ucuz ve esnek bir işgücü olarak çalışma hayatına daha fazla katıldığı görülmektedir. Bu durum kadınların üzerindeki ev içi işlerin çocukların üzerine kalması bağlamında yorumlanabilir.
Çocuk işçiliği dünyanın pek çok bölgesinde ortak bir pratik olarak görülmektedir. Çocuk işçiliğinin azaltılmasına yönelik artan çabalara rağmen henüz çocuk işçiliği ortadan kaldırılamamıştır ve çocuk işçilerin çok geniş bir kesimi hala tarım sektöründedir. Yoksulluk ve eğitim politikaları çocuk emeğinin acımasız döngüsünü besleyen unsurlardır. Dünya genelinde çocuk işçilerin yüzde 60’ı yani 129 milyonu tarım sektöründedir. Tarım sektörü meslek hastalıkları ve iş kazaları açısından en tehlikeli sektörlerden biridir. Aynı zamanda çocuk işçiliğinin en kötü biçimlerinde çalışan çocukların da yüzde 60’ı tarım sektöründedir. Bunların sayısının 70 milyon civarında olduğu hesaplanmaktadır. En kötü biçimlerde çalışan çocukların 3’te 2’si ücretsiz aile işçileridir” bilgisine de yer verildi.
ÇOCUK İŞÇİLER GÜVENCESİZ İŞÇİ HAVUZUNUN ÖNEMLİ BİR KAYNAĞI-
Açıklamada, okula devam ederken çalışan çocukların sayısının 2006-2012 yılları arasında yüzde 64 oranında artarak, 272 binden 445 bine yükseldiğinin altı çizilen açıklamada şunlar kaydedildi:
“Okuyan çocukların 2006 yılında yüzde 2’si ekonomik bir faaliyette çalışırken 2012 yılında bu oran yüzde 3’e ulaştı. Bu çocuklar arasında ev işlerinde çalışanların oranı da yüzde 43’den yüzde 50 seviyesine yükseldi. Okula devam etmeyen çocukların sayısı 2 milyon 314 binden, 1 milyon 297 bine gerilerken, okula gitmeyen çocuklar arasında ekonomik faaliyetlerde çalışanların oranı yüzde27’den yüzde 35’e yükseldi. Buna karşın ev işlerinde çalışan çocukların sayısı bu kategoride yüzde 44’den yüzde 39’a geriledi.
İstanbul İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi verilerine göre, 2013 yılında yaşamını yitiren bin 235 işçinin 59’u çocuk işçidir. Bu da yüzde 4.7 oranına tekabül ediyor. Yaş verilerine ulaşılamayan 144 işçi de oranlama içinde düşünüldüğünde 2013 yılında ölen işçilerin yüzde 5.4’ü çocuk işçilerden oluşuyor. Yani can veren her 20 işçiden birisi yoksulluktan dolayı çalışan çocuk işçilerdir. Çocuk işçiler güvencesiz işçi havuzunun önemli bir kaynağıdır ve çocuk işçi cinayetleri oranının artacağı da aşikardır.”
Sonuç olarak 2012 yılında yasalaşan 4+4+4 yasası ile zorunlu ilköğretim yaşının 6-13 yaş aralığına çekildiğine dikkat çekilen açıklamada, “Bu durumda ortaokulun bitiş yaşı aynı zamanda çocuk işçiliğinin yaygınlaşma yaşını fiilen 13’e düşürmüştür. Yine esneklik başlığı altında evden ve uzaktan çalışmayı yasal hale getirme çabası ev içinde çalışan 8 milyon çocuğu doğrudan ilgilendirmektedir. Çocuk işçiliği, yoksulluk ve güvencesizlik zemininde yükselen istihdam stratejilerinin yapısal olarak ürettiği bir sonuç olarak görülmelidir. Dolayısıyla çocuk işçiliği ile mücadele bu strateji ile mücadeleden geçmektedir” denildi.