Çocuk Gelişim Kitaplarında Bir Kâşif: Yazar Öykü YurtYapan

Çocuklar için yazılmış bir kişisel gelişim kitabı olduğunu biliyor musunuz? Yazarı, Öykü Yurtyapan’ı tanıyoruz.

- Ben seni çocukluğundan beri tanıyorum ama ilk defa buradan seni tanıyacak pek çok kişi olacak. Kimdir Öykü Yurtyapan? Kendini nasıl ifade eder?

Kimdir Öykü? Hem çok kolay hem çok zor soru. Hepimiz gibi her bakan kendi penceresinden tanıdığı için kimsenin hayal dünyasına, algısına da sınır koymak istemem. Yoruma açık olmayan kısmından bahsedecek olursam.

Almanya doğumluyum, 7 yaşımda babamı Almanya’da bırakarak ailemin geri kalanıyla Türkiye’ye geldik ve burada, İstanbul’da büyüdüm. İktisat ve Çocuk Gelişimi mezunuyum. Hep iç konuşmaları, sorguları, merakı olan hayal dünyası geniş bir çocuktum. Hatta 4-5 yaşlarımda öyle şaşılası hikayelerin kahramanı olarak kendimi anlatırmışım ki “bu çocuğun içinde başkasının ruhu var” diyen komşu teyzelerimiz olmuş. Neyse ki pedagog hayal dünyası çok geniş deyince ailem de, herkes de rahat nefes alıp sürecin doğasına beni salıvermişler.

Kâşif diyorum ruhuma, o yüzden de farkındalık atölyem ve meditasyon çalışmalarım da keşif yolculuğu ismini kullanmayı seviyorum. Her birimiz kâşifiz, bunun çoğu zaman farkında olmasak da. Sonsuzluğa bağlı ruhumuzu, potansiyelimizi, evreni, dünyayı, yaratılanı, sanrılarımızı sayılı nefesimizle yaşam yolunu yürürken keşfediyoruz.

- 30’lu yaşlarının başında kurumsal hayattaki kariyerini bıraktın ve art arda pek çok değişimler oldu yaşamında nasıl oldu bu süreç nasıl karar verdin? Kendi keşif yolculuğun mu başladı o günlerde?

Keşif yolculuğum derinleşti diyebiliriz. Keşif, doğumla başlayan hatta anne karnında iki’nin bir’leşmesiyle başlayan var oluş halimiz. Zamanla zihin yanılgılar peşine düşerek kâşif olan yanıyla, derinliğiyle arasına perdeler koyuyor. Benim o perdeler arasından yeniden yönümü gördüğüm, iç sesimle yeniden barışıp, tanıştığım hayatın farkındalık çağrısıyla kendimle yeniden selamlaştığım yıllardı.

Lojistik sektöründe finans, muhasebe alanından ayrılarak İnsana Güven Eğitim Danışmanlıkta operasyonel süreçte pek çok görev aldım. O sırada eş zamanlı olarak aynı kurumda Metin Hara rehberliğinde kurulan Akademi’de yurtiçinden ve yurtdışından pek çok eğitmenden eğitim almaya, terapilere katılmaya devam ettim.  Çok şükür hayatın yoluma çıkardığı kıymetli kesişmeler ve çağrıyı duymayan kahramanın başına gelen zorlu sınavlarla yönüm kayboluş yerine buluş olarak yeniden şekillendi.

İstanbul’dan ayrıldım, Muğla’ya taşındım. İyi ki dediğim değişimler art arda oldu o dönemde. Aslında kaybolma, unutma sınavından her an geçiyoruz. Hakikat menzilinden sapmamak için pek çok hatırlatıcılar koyuyorum yoluma. Atölyeler, nefes çalışmaları, meditasyonlar, doğaya yakın olma, kitaplar, dost sohbetleri, tüm canlarla kesilmeyen sohbetler, mutasavvıflar, sevgiyle paylaşılan her an hep yönümü hatırlatıyor.

- Keşif Yolculuğu atölyenden bahseder misin biraz, neleri keşfediyoruz gelince?

Keşif Yolculuğu Atölyelerim 2012 yılı itibariyle almış olduğum eğitimler, katıldığım bireysel çalışmalar, semineler, okumalar, araştırmalarım sonrası hala devam eden iyileşme sürecimde deneyim süzgecimden geçip daha fazla kişiye katkısı olmalı, daha çok kişi duymalı dediğim bilgi ve deneyimlerden oluşuyor.

Beden, zihin ve ruh etkileşim halinde bir bütün olduğundan birinin iyileşmesi diğerini iyileştiriyor. Bedenimize, zihnimize, ruhumuza iyi gelecek bilimsel ve manevi farkındalıklar içeren bir söyleşi kısmı var. Bir de meditasyon kısmı. Nefes, kulaklarımızda çok sıradan bir söylem olsa da aslında yaşamın özü! Dünya hikayemizde bizi var eden, tüm gerçekliğimizi var eden, bizi sonsuz olana bağlayan sonsuz olanın bedenimize değen izi. Üzerine tefekkür etmek ve bu tefekkür içinde sonsuzluğun iziyle sohbet etmek en güçlü var oluş aynasını tutacaktır bize.

- Bireysel çalışmaların da oluyor mu?

Evet oluyor. Birebir rehberle çalışmak, nefes ve farkındalık içeren bir süreci daha yakından ve dışa kapalı olarak yürütmek isteyenlere de yoldaşlık ediyorum.

- Gelelim kitabına, “Kayıp Hazinenin İzinde” sonunda çıktı. Sonunda diyorum epeydir emek verdiğini biliyorum. Yazdığın bir kitabın basıldığını, kurduğun bir hayalin canlı kanlı halini görmek nasıl bir his?

Çok güzel bir his. Uzun zamandır bu hayale emek veriyordum. 10’lu yaşlarımdan beri kendini yazarak daha güçlü ve derin ifade eden benim için, kitabımın çıkması hayali 2014’te oluştu. 2021’de yazım süreci bitti ama ismi duyulmamış, büyük takipçi kitlesi olmayan, yüksek bütçeleri olmayanlar için kendini ifade edebileceğin doğru yayınevini bulmak ve pek çok dosya arasından görünür kılınmak üzere seçilmek sabır ve sarsılmaz bir inanç istiyormuş. Ya da zihnimin böyle ön kabulleri varmış, dolayısıyla benim için öyle oldu da diyebiliriz. Yayınevimi bana işaret eden iç pusulam ve hayalimi görünür kılan iç çocuğuma minnet doluyum.

- Ben çok sevdim. Kalemine bereket, ruhuna sağlık nicesine vesile olsun. Kitabında gerçek bilgilerle kurguyu iç içe geçirmişsin. “Kayıp Hazinenin İzinde”nin ne kadarı gerçek ne kadarı kurgu?

Hikâyenin tamamı kurgu ama içerisinde kadim öğretilerden bilgiler gizli. Doğrusu konuya hâkim olmayanlar ve çocuklar için gizli yoksa bilenler için epey aşikâr.

- Okuduğumda en çok dikkatimi öğütler çekmişti, şişelerde bulunan notlar… Onlar sana ait yani yazara ait değil mi?

O öğütler, benim süzgecimden, bilgi birikimim ve yorumumdan geçerek kaleme alınmış kadim zamanlardan günümüze kalan öğütler. Bana ait demek anlam ve derinliklerini küçültmek olur.

- Neden çocuk hikayesi, bildiğim kadarıyla yetişkinlere yönelik içerikler yazıyordun?

Çocuk hikâyesi çünkü çocukluğuna inelim mevzusu şaka gibi olsa da gerçek :)

Hepimizin kader örüntüsü çocukluğunda saklı. 0-7 yaş arası ön kabullerimiz, bilinçaltı izlerimiz, zihin haritamız tüm yaşamımızı besliyor ve oluşturuyor. Çocukluğumuza seslenmek istedim. Hem iç çocuklarımıza hem de 9 yaşlarındaki ‘Öykü’ler, Mercan’lar, Ali’ler, Hanslar, Daniellar, Maria’lar okusun istedim.

- Neden “Kayıp Hazinenin İzinde”?

Çünkü her birimizin içinde zaman zaman körleştiğimiz iç ışığımız, yağını beslemeyi unuttuğumuz gönül kandilimiz var. Detayını okuyanların yorumlarına, hayal güçlerine bırakmak istiyorum.

- Ne kadar zamanda kaleme aldın?

İlk öz hikâye, karakterler 2016 yılında meditasyonlarım sırasında ilham oldu. Sonra tamamlanması 2021’i buldu. Son iki yılda da son düzenlemeler, eklemeler, çıkarmalar ve yayınevlerine sunup yanıt bekleme, değerlendirme aşamasıyla geçti.

Özellikle pandemi sonrası babamın git gide daha yakın desteğe ihtiyacı olması sebebiyle süreci düzenli, disiplinle yürüttüğüm söylenemez. Hayat bazen tüm dikkatinizi bir yöne çektiğinde diğer yönlerde iradeniz azalıyor. Bu doğal bir süreç, olanı olduğu haliyle kabul ederek yolu yürüyoruz. Evet bazen zorluyor ama zor da hayatın bir parçası. Ben bu yaşımda hayırlı ve kolay olanı seçmenin mümkünlüğünü de öğreniyorum artık.

- Konuyu açmak istemedim ama yakın zamanda babanı sonsuzluğa uğurladın ve o gün “Kayıp Hazinenin İzinde”nin önceden planlanmış ilk imza günüydü hatta birlikte aynı gün aynı mekanda bu anı paylaşacağımız için ne kadar sevinmiştik. Bu denk geliş için neler söylemek istersin?

Ne söylesek eksik kalır böyle zamanlarda hissettiklerimizi, iç fırtınamızı ifade etmek için. Yaşamadan önceki empatin ile yaşadığındaki hakikat bambaşka imiş en çok bunu paylaşmak isterim. Duygularını anlayamadığım, anladım zannıyla yanında olmak isterken kırdığım yakınlarım olduysa bu vesileyle özür dilerim.

Yaşamadığımız pek çok hikâyenin cahiliyiz. Empati gücümüz ne kadar yüksek olursa olsun bazı anlar yaşanmadan bilinemez gizlilikte imiş, öğrendim. Giderken de öğreterek gitti can babam ki hala da öğretmeye devam ediyor. Vardır hayatın bir bildiği ama henüz benim bilemediğim, bu denk gelişin olmasında.

- Kitabının çıkmak üzere olduğunu biliyor muydu?

Bilmiyordu çünkü pek ilgilenecek bir algı da değildi son zamanlarda. Zamanımızın azaldığını hissediyordum ama yine de her gidiş, ani! Aynı gün, aynı saatte cenazemiz olunca İlk imza günümüz gerçekleşemedi. Yayınevim Demos yayınlarına tüm dostlukları adına tekrar teşekkür ediyorum. Başka sefere nasipse o ilki gerçekleştireceğiz ve sonrasında diliyorum ki pek çok imza günlerinde buluşacağız Kayıp Hazine’yi keşfedenlerle.

- Nerelerde satışları var merak edenlere söyleyelim?

Online bilinen pek çok sitede var. Henüz mağazalarda yok talep edildikçe mağazalarda da olacaktır. Mağazaya giriş ticari bir ağın parçası olduğu için romantik bir işleyişi yok. Mağazanın lokasyonundan, içerideki rafın göz hizasına göre sıralanışına kadar ciddi bir bütçe veya hızla binlerce tüketilecek bir satış garantinizin olması gerekiyor. Değilse damlaya damlaya göl oluyorsunuz ama mağazaların ticari kaygılarıyla böyle bir zamanı olmuyor. Bizim Mercanla (Kayıp Hazine’nin baş kahramanı) sürecimiz organik akışa, dostlarımızın destekleriyle yön bulacaktır zaman içinde. Sonsuz olasılıklarla dolu yaşam içinde daha güzeli nasıl mümkün diyerek keşfetmeye devam ediyoruz biz :)

- Peki meditasyon eğitmenliği serüvenine dönersek başlangıç Metin Hara’yla tanışman ile mi oldu? “Sufi Nefesi” olarak bahsediyor galiba. Bu seminerler bir kaçış mıydı yoksa küçük yaşlardan beri ilgin var mıydı bu tarz konulara?

Evet, Sufi nefesiyle birlikte nefesin derinliğiyle yüzleştim. Nefese soluk alıp verme olarak yaklaşmanın ne kadar sığ bir anlayış ve haksızlık, aptallık olduğunu deneyimledim. O nedenle küçücük bir adım hayatımda devrim yaptı. Küçücük görünen koskoca bir evrene açılan kapı ‘nefes’.

Uzaktan bakıldığında küçücük, yakınlaştıkça devleşen sizi zerre kılan bir kapı. Seminere katılmayı seçen zihnim için bir kaçış olabilir çünkü boğulduğum bir dönemdi.

Ruhsal olarak yok olmamak adına suni teneffüs yapabileceğim alan arayışı içinde canım Metin’in tv konuşmalarına rastlamıştım. Benimle aynı dili konuşan ender insanlardan biriydi, duymak istediklerimi bir bir anlatıyordu. Manevi değerlerden, birlik bilincinden, görünenin ötesinden vb. pek çok kıymetli değerler bütünü üzerine bir sohbetini duydum ve ardından seminerlerine katıldım. Bugün ki idrakim, zihnimin bulduğunu sandığı havuç aslında ruhumun beni öz yoluma sokmak adına yarattığı vizyonlardı diyor. Çok erken yaşlardan beri görünenin ötesine, maddenin ötesine, manaya, simyaya merakım ve araştırmalarım, okumalarım olmuştu. İllüzyonu aşmak da çok kıymetli bir hatırlama, yöneliş oldu benim için. İyi ki…

- Peki eğitmenliğe karar vermen nasıl oldu?

Süreç kendini doğurdu. Öğrendikçe, kendini daha yakından tanıdıkça aslında ne sana ait ne sana ait değil,; ne seni özgürleştiriyor ne tutsak kılıyor… Daha net görmeye başlıyorsun. Kirli bir gözlüğü temizlemek gibi. Gözlük netleştikçe önünü de kendini de aynalarda daha rahat görüyorsun. Ben kişilik olarak da paylaşmayı, anlatmayı, hamilik etmeyi, birlikte büyümeyi seven biriyim. Bu profesyonel kimlikle olmasa da hayatımda hep vardı.

Bildiğimi aktarmak, yeteneklerimle, hayatın bana hediyeleriyle diğer tüm canlıların hayatını kolaylaştırmak benim doğalım. Özgür ve özgün olmak kurumsal hayatta zor o nedenle kendi yolumda yürümeyi, deneyim, bilgi birikimlerimle içimdeki hayalciyi beslemeyi, paylaşmayı, hatırlatıcı olmayı seçtim. Kolay olmadı ama özgür ve özgünlüğe alan açtı mı dersen. Hem de nasıl 😊

- Son aylarda gittikçe büyüyen yaşadığımız kolektif acılarla ilgili de söylemek istediklerin var biliyorum. Sona doğru yaklaşırken bununla nasıl başa çıkabiliyorsun veya tavsiyelerin var mı?

Dünya okulumuz sistemi gereği ikilikler üzerine kurulu. İyi ve kötü, ışık ve karanlık, gece ve gün, dişi ve eril, Sevgi ve Korku. Tekamül yolunda ilerlerken yolumuza yerleştirilmiş aynalar. Hep var. İnsan, dünyada görünür kılınmışlar içinde farkındalık hazinesine sahip tek varlık.

Kendinin, seçimlerinin farkında olmak, seçimlerinden sorumlu olmak gibi bir görevi var aslında. Bu sınırlı nefes bir gün, bir anda tükenecek önemli olan yaşadığımız sürece neye hizmet ettiğimiz. En zor zamanlarda ne kadar ‘insan’ şuurunu taşıyabildiğimiz. Kolektif şuurun yükselişine nasıl katkı olabildiğimiz. Gayret bizden beklenen, takdir elbette ki nizamın sahibinde. Karanlığın büyüyüşü, ışığın yükselişine gebedir. Kainatın dengesi daima korunur.

Ben iyiliği, iyileşmemi, iyileşmeyi büyütmek adına gayretimi büyüterek, eylemlerimi büyüterek, acının içinde yığılıp kalmamak adına sürekli acı görselleri, yayınları, öfkeyi takip etmeden ancak olanı, haksızlığı, insansının karanlığını yok da saymadan, olanları şuurlu bir biçimde, farkındalığına güvendiğim kişiler üzerinden dünyayı izleyerek günlük üretimlerimi, hayata hizmetimi kesmeden yolculuğumu sürdürüyorum.

Öfkeyle savrulmamaya, acıda kaybolmamaya, nefesimi tutmadan, açık bir şuurda kalmaya gayret ediyorum. Elimden gelenin en iyisiyle hayata, canlılığa hizmetimi sürdürüyorum. Dua ediyorum. Sevgi ve anlayış dolu birliği, neşeyi, barışı, güveni, bolluk ve bereketi yeryüzünde cenneti hayal ediyorum. İnsanlığın acıdan, korkudan hareketle değil neşeyle birleştiğini, sevgiyle hep birlikte büyüme evresine kolaylıkla geçişini hayal ediyorum ve dua ediyorum. Nefeslerime, sevdiklerime, içimdeki bilge çocuğa sarılıyorum. Yeniden yogaya ve yürüyüşlere başladım. Bedenime şefkat gösterip, ihtiyaçlarını dinliyorum. Madde ve manayı eşit değerde anlamlandırmaya, kabul etmeye gayret ediyorum. Uçlar daima birbirini besler, dengede olmayı öğrenmemiz gerekiyor.

- Benim sorularım bu kadar, çok keyifliydi seni bir de bu pencereden gözlemek, dinlemek. Sen son olarak neler söylemek istersin?

Bana bu kıymetli alanı açtığın için canım Cenk, sana çok teşekkür ediyorum. Beni, sözlerimi merak edip, değer verip son satıra kadar okumayı seçen tüm herkese de çok teşekkür ederim. Kalbi sevgiyle açılan, paylaşma ve iyileşme arzusuyla hayatı yaşanılır kılmak adına emek veren, başka bir dünyanın mümkünlüğüne inanmakla kalmayarak harekete geçen herkese kocaman sarılıyorum. İyi ki varsınız.

Cennet gidilecek değil önce burada dünyada yaratılacak, varılacak bir hal, bir var oluş seçimi. Şimdi, şu anda Kolaylıkla, neşeyle, sevgi ve şefkatle içimizdeki ve dışımızdaki tüm cehennem ateşlerini söndürmeyi seçiyorum.

Hep birlikte seçelim. Birlikte mümkün!

Hep birlikte, seçelim.

Birlikte mümkün!

Instagram

X

Linkedln

Facebook

Bu makalede öne sürülen fikir ve yaklaşımlar tamamıyla yazarlarının özgün düşünceleridir ve Onedio'nun editöryal politikasını yansıtmayabilir. ©Onedio

Popüler İçerikler

Domuz Eti Skandalıyla Gündeme Gelmişti: Köfteci Yusuf Yeni Bir Sektöre Giriş Yapıyor!
TSK'dan Atatürkçü Teğmenlerin Kılıçlı Yemini İçin Açıklama: "Mesele Kılıç Değil, Emre Uyulmaması"
Tarih Verildi: 500 TL'lik Banknotlar Yolda