Çıplak Olsak Ne Olur? Deprem Anlarında Uygunsuz Görünmemek İçin Kılık Kıyafet Arayışına Giren Kadınları Aslında Ne Öldürüyor?

Türkiye'nin depremlere ne kadar hazırlıklı olup olmadığı konusu Elazığ depremiyle birlikte daha çok tartışılmaya, sorgulanmaya başlandı.

Bununla birlikte vatandaşlarımız da bir hayli endişeli.

Bu tartışmalar sürerken, belki hatırlarsınız İstanbul'da yaşanan depremden sonra kadınların deprem anında kılık kıyafet arayışına girmesi yeni bir tartışma konusu yaratmıştı. Sizlere burada anlatmıştık;

Can mı Meme mi? Deprem Gibi En Çaresiz Anlarda 'Rezil Olmamak' İçin Kadınlara Dayatılan Sütyen Takma Zorunluluğu

Kadınlar, deprem telaşıyla kendilerini şortlu ya da sütyensiz dışarı atmamak için "uygun" kıyafetlerle yatmak zorunda kaldıklarını ya da deprem sırasında canlarını kurtarmak yerine kıyafet arayışına girdiklerini anlatmıştı.

Bu size belki ilginç gelebilir fakat bu durumu birçok kadın yaşıyor. Ben de artık sütyensiz yatamaz oldum maalesef.

Elazığ depreminde de bu teyzemizin göçük altından çıkartılırken başörtüsü istemesi tekrardan bu tartışmaları alevlendirdi.

İlgili twit silinmiş ya da sahibi tarafından gizlenmiş.

Toplumsal cinsiyet eşitsizliğine dayalı bazı değişen özellikler afet durumunda kadın ve erkeğin verdiği tepkilerin de farklı olmasına neden oluyor. Bu hem afet anı hem de afet sonrası için de geçerli.

Hem afet risk yönetim planlamalarında kadınların yer almaması yani bilinçlendirilmemesi hem de birçok görevlinin erkek olması kadınların durumunu zorlaştıran faktörlerden.

Afet anında ya da göçük altından mucizevi bir şekilde kurtulduktan sonra da çile kadınlar için bitmiyor elbette. Çadırlarda yaşamlarını sürdürmek zorunda oldukları için birçok kişiyle ortak alan paylaşıyorlar ve bu da kadınların alanlarını kısıtlıyor.

@obusoo

Çadır kentlerde yer alan tuvaletleri ve banyoları kullanmaya çekindikleri için temizlik sorunuyla; aynı zamanda doktorların erkek olması nedeniyle muayeneye gitmedikleri için de sağlık sorunuyla karşılaşıyorlar.

Bu nedenlerden dolayı da çadırda yaşamlarını sürdürmeyi istemeyen kadınlar riskli binalarda kalmaya devam ediyor. 

Kaynak

Ayrıca evli ve çocuklu kadınlar tıpkı afet öncesinde olduğu gibi alanın temizliğinden, kocasının ve çocuklarının bakımından da sorumlu. Bununla birlikte fiziki, psikolojik, cinsel ve ekonomik şiddete maruz kalıyorlar. Tek başlarına kalan kadınlar güvenlik sorunu da yaşıyor ve beraberinde tecavüz vak'aları da ne yazık ki yaşanıyor.

Baktığımızda çadır kentlerde kadınların yaşamları erkeklere oranla daha zor. Bu nedenle bu alanların kadınların ihtiyaçlarına göre planlanması gerekiyor.

Öncelikli olarak ekonomik özgürlüğü olmayan, eğitim seviyesi düşük kadınlarımızın hem afetlerden önce risk yönetim planlamalarına dahil edilmesi ve bilinçlendirilmesi hem de afetlerden sonra yoğunlukla kadınların yaşadıkları çadır kentlerin kadınların ihtiyaçlarına göre şekillendirilmesi gerekiyor. Bu aslında bir zorunluluktur.

Afetler zaten yeterince kadınları etkiliyor. Bir de afetlerden sonra kadınların üzerine birçok sorumluluk bindiriliyor. Bu nedenle de intihar vakaları böyle durumlarda artıyor.

Hayatta kalmamız için bunlar çok önemli. Kadınları görmeyen kurallar ve toplumsal normlar kadınları öldürüyor. Bunun bilinciyle hareket edilmeli.

@zeytineksperi

Siz neler düşünüyorsunuz?

Popüler İçerikler

Kılıçdaroğlu, Erdoğan'a Yaptığı Ziyareti Anlattı: "Getirilen Kurabiye Haramdır Diye Yemedim"
Dilber Yine Yürek Hoplattı: Yeni Pavyon Dansı Geldi!
İdeal Evlilik Yaşı Tartışması Aldı Başını Gitti "Çağımız 30 Yaşından Önceki Evliliği Taşıyamaz"
YORUMLAR
28.01.2020

Bu kültürel bir durum, mesela bir erkek de külotlu bir halde dışarı çıkmak istemez muhtemelen, vakti olduğunu düşünüyorsa pantolonunu üzerine çekmeye çalışır. Ve eğer vakit yoksa hiç bir kadın da başını kapamaya filan çalışmaz. Çalışıyorsa da buna saygı duyacaksınız kardeşim, bu onun tercihi. Nasıl ki bacağını kolunu göstermeyi tercih eden birine saygı duyuyorsanız ona da saygı duyacaksınız. Başörtüsü istiyorsa ve eğer bulmak mümkünse, bulacaksınız sayginizdan ötürü. Bunu küçümsemek, aşağılamak kimsenin haddine değil. O kadın kendini kapalı olarak mutlu hissediyorsa, deprem anında dahi elindeki fırsatı bedenini kapamak için kullanmayı tercih ediyorsa, konuşan diğer herkese bok yemek düşer.

2 sarıklı daha gitmiş olur iyi yönden bakmak lazım

29.01.2020

99 deprimini Gölcük’te yaşamış biri olarak yazıyorum, bu çıkarımlar sadece teyzenin başını örtmesinden yapıldıysa eğer şöyle de bir gerçek var deprem bir şok anı insanın durum olay algısı kapanıyor kodlanmış şekilde hareket ediyorsun. Ben 9 yaşındaydım ve babam bizi dışarı çıkarmaya çalışırken ayakkabılarımızı neden giymiyoruz diye ağlıyordum...Ve deprem sonrası için bence hepimiz başucumuza yada varsa deprem çantalarımıza kıayafet vs. koymalıyız. Bunun dayatmayla, elalemle yada namusla nasıl ilişkilendirildiğini anlayamıyorum. Düşünün ki çıplaksınız ve üzerinize bişeyler bulamanız belki günler sürecek. Her depremde Elazığ’da olduğu gibi saatler içinde yardım geleceğini sanıyorsanız yanılıyorsunuz. Günlerce çarşafa, enkazlardan alınınan perdelere, bez parçalarına sarılmak zorunda kalan kadınlar ve adamlar gördüm. Şükürler olsun kurtuldum diyip dal taşak gezinmekte çok kolay değil.

29.01.2020

çok güzel yorumlamışsın gerçekten bayıldım

28.01.2020

Enkazdan kurtulup bana eşarpımı verin diyen kadın mükafatını Allah katında alır elbet. Bu kadar derin ve ince düşünen bir milletten kimseye zarar gelmez. Biz her an Allah’ın kuluyuz, her zaman bunun bilincinde olup buna göre hareket etmemiz gerekiyor. Ne yapılacağıda kişinin kendisine kalmış tabi. Allah depremzedelere yardım etsin inşallah.

28.01.2020

Saçma sapan duygusallığa gerek yok, sırf bu dayatmalar yüzünden insanlar ölüyor. Kişi böyle bir anda ilk önce kendi canını düşünmeli, el ne der diye düşünmemeli.

TÜM YORUMLARI OKU (34)