Çıplak Ayaklı Kral: Abebe Bikila

Tarihte yaşanmış bazı olaylar vardır ki bunlar tam olarak ders niteliğindedir. Hiç beklemediğimiz anda karşımıza çıkan fırsatlar bize bambaşka hayatlar sunabilir ya da kendi doğrularımız için karşımıza aldığımız rakipler bizi birer efsane haline getirebilir.

Bir çoğumuz bilmese de dünya tarihine damga vuran öyle bir sporcu var ki, masal tadında hikâyesiyle kitaplara konu olacak, adına filmler çekilecek, tüm dünyayı kendisine hayran bırakacak ve genç denilecek yaşta trajikomik ölümüyle ansızın aramızdan ayrılacaktı.

Milli sporculara olan hayranlığı ile başlayan kariyer

Genç yaşta ailesine destek olmak amacıyla orduya katılan Bikila, ülke bayrağını taşıyan milli sporculara olan hayranlığı ve halkın onları selamlamasını görür, bu olaydan sonra bir gün kendisinin de ülke bayrağını taşıyacağını söyler ve dünya spor tarihine geçecek olan kararı böylece vermiş olur.

Bikila, orduya katıldığı yıl silahlı kuvvetler altında yapılan yarışmada ilk başarısını kazanır. Akabinde 1960’ta Etiyopya Olimpiyat elemelerinde 4. olur, fakat 3. olan sporcunun hastalanması sebebiyle bu hak kendisine geçer.

Niskanen ile yolları kesişiyor

Bikila’nın hayallerine biraz daha yaklaşması ise yolunun atletizm tutkunu Niskanen ile kesişmesiyle olur. Niskanen aynı zamanda ünlü çalıştırıcı Gosta Olander’in arkadaşıdır. Niskanen zamane şartları düşünüldüğünde oldukça yenilikçi biridir. Kullandığı antrenman metotları içerisinde sauna, basketbol, tenis gibi aktiviteler vardı ve bu metotlar Bikila’yı kısa zamanda bir koşu makinesine dönüştürecekti.

Raymond Pointu ve Olivier Barrot’nun tanımladıkları gibi Bikila koşmak için yaratılmıştı.  “Baldırlarınının zayıflığı, zayıf vücudu ve yüz profiline kadar vücudundaki her şey adeta önündeki havayı incelikle ve hiç durmadan yarıp geçmek için ayarlanmıştı’’.

Bikila’nın çıplak ayakla performansını daha iyi arttırabilmesi ve ayakkabı giydiği zamanlarda ise ayaklarının tepki göstermesi onu diğer sporculardan farklı kılıyordu.

Zaten yapılan bilimsel deneylerde çıplak ayakla koşmanın performansı arttırdığı, nasır tutan yüzeyin koşuya doğal bir uyum sağladığı anlaşılacaktı.

Tüm bu ilginçlikler içerisinde yarışma zamanı geldiğinde kimse bu genç yetenekten söz etmeyecek hatta basın Afrikalı sporcuların tanıtım yazılarıyla dalga geçecekti.

Çıplak ayakla gelen rekor

Bu süreçte başlayan yarışmada Bikila dünya rekorunu 8 dakika gibi inanılmaz bir farkla geliştirecek ve bunu çıplak ayakla yapacaktı.

Varış çizgisinde bulunan Fransız Jean Giono,  o anları aktarırken: ‘’O gün maratonun varış noktasındayken bir tür elfinin ( hava perisi ) zıplayarak geldiğini gördük,  vals yaparak tamamladığı kırk küsur kilometreden sonra yalın ayak, neşeli ve mutluydu.  Üstelik nefes nefese değildi. Hemen konuşmaya başladı ve mülakat verdi, kısaca öyküsünü anlattı. Sanıyorum arkasından gelen Fransızdı, bütün gücünü yitirmişti, beti benzi atmıştı, yerden zor kaldırıldı. Ardından gelen sporcular da bu şekildeydi. Hepimiz hiçbir şey olmamış gibi gelen bu çok güçlü, muhteşem ve olağanüstü kişinin kim olduğunu merak ediyorduk’’. diyerek o muazzam anları anlatıyordu.

Bikila ise kendisine uzatılan mikrofonlara şunları söylüyordu:  ‘’Ben sadece tüm dünyaya Etiyopya’nın her zaman kararlılık ve kahramanlıkla zafere ulaştığını, ülkemde benim gibi daha çok koşucu olduğunu göstermek istedim.’’ diyerek duygularını ifade ediyordu.

Bitmeyen rahatsızlıklar ve trafik kazası

Bikila olimpiyat oyunlarından kısa bir süre önce ameliyat oldu ve yarışmalar başlamak üzereyken neredeyse hiç antrenman yapmadı. Oyunlara kısa süre kalmışken bu sefer de apandist ameliyatı oldu. Olimpiyatlara sadece 35 gün kalmıştı ve doktorunun uyarılarına rağmen basından gizli gizli antrenmanlara başladı. Tokyo’daki yarışta bu olumsuzluklara rağmen 2:12:11’le bir kez daha dünya rekoru kırdı. Sonraları verdiği röportajda 10 km daha rahatlıkla koşabileceğini ve asla yorulmadığını söylüyordu. Zaten bu konuşmayı yaparken soluk soluğa da değildi.

Bikila, kariyeri boyunca 13 maraton tamamladı ve bunların 12’sini birinci olarak tamamladı.

14. maratonda ise kaval kemiği kırılmış olduğundan yarışamadı.  Kaval kemiğinin kırılmasının nedeni, imparatorunun kendisine armağan ettiği arabayla kaza yapmış olmasıydı.

Kendisine armağan edilen arabayla şarampole yuvarlanan, arabada yaklaşık bir gün kalan Bikila, kendisini bir çobanın bulmasıyla hayata tutunacak fakat hayatının geri kalanını tekerlekli sandalyede sürdürecekti.

Felç olduktan sonra, tekerlekli sandalye yarışları ve okçuluk gibi spor dallarına yöneldi. Mücadeleyi bırakmayarak, her türlü engelin üstesinden gelme kararlılığını gösterdi.

1972 Münih Olimpiyatları’na şeref konuğu olarak katıldı ve binlerce insan tarafından ayakta alkışlandı. Kazadan sonraki hayatına uyum sağlamakta güçlük çeken Bikila 1973’te  henüz 41 yaşındayken beyin kanaması geçirdi ve hayata gözlerini yumdu.

Mirası ve ilham kaynağı oluşu

Abebe Bikila'nın hayatı, fiziksel zorluklar ve engeller karşısında yılmayan bir ruhun sembolü olarak kabul edilir. Olimpiyat zaferleri ve kişisel mücadeleleri, onun azim ve kararlılığını dünya çapında tanınan bir figür haline getirdi. Özellikle genç sporcular ve zorluklarla karşılaşan bireyler için büyük bir ilham kaynağıdır. Onun hikâyesi, insanın içindeki gücün ve azmin neler başarabileceğinin göstergesidir. 

Abebe Bikila'nın hikâyesi, spor tarihinin en ilham verici ve etkileyici hikâyelerinden biridir. Onun azmi ve kararlılığı, hem kendi döneminde hem de günümüzde pek çok kişiye örnek olmaktadır.

NOT: Bikila, Olimpiyat altın madalyası kazanan ilk siyahi Afrikalı atlet ve üst üste iki olimpiyat maratonu kazanan ilk atlet olarak tarihe geçti.

Instagram

Facebook

Bu makalede öne sürülen fikir ve yaklaşımlar tamamıyla yazarlarının özgün düşünceleridir ve Onedio'nun editöryal politikasını yansıtmayabilir. ©Onedio

Popüler İçerikler

Montella Görevini Bırakırsa A Milli Takım'ın Başına Kim Geçmeli?
Milli Savunma Bakanlığı’ndan "Teğmenler" Açıklaması: “Mesele Kılıç Değil, Disiplinsizlik”
ATM’lerde 200 TL Krizi: Fatih Altaylı’dan 5 Bin Liralık Banknot Önerisi