1954’te CIA, Çine özgü beyin yıkama tekniklerini incelemek için QK-HILLTOP ismini verdiği bir deney geliştirdi. Bugün halen insanlık tarihinin en utanç verici ve kan dondurucu deneylerinden biri olarak hatırlanıyor. Anlattık... 👇
1954’te CIA, Çine özgü beyin yıkama tekniklerini incelemek için QK-HILLTOP ismini verdiği bir deney geliştirdi. Bugün halen insanlık tarihinin en utanç verici ve kan dondurucu deneylerinden biri olarak hatırlanıyor. Anlattık... 👇
CIA tarafından gerçekleştirilen bu deneyin nihai amacı, insan zihnine girmek ve onu manipüle etmeyi başarmaktı. CIA, eski Çin beyin yıkama tekniklerini kullanarak insanların beynini yıkamaya çalıştı.
Deneyin başında yer alan isim Cornell Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden Dr. Harold Wolff idi.
Bunun ardından Wolff ve araştırma ekibi, gizli ilaçlar ve çeşitli beyin hasar prosedürleri geliştirecekleri bir plan hazırlamaya başladı.
Wolff şöyle aktardı:
Bu deney potansiyel zarar içerdiğinden dolayı CIA'in uygun denekleri ve deneyler için düzgün bir alanı temin etmesini istiyoruz.
Bu korteksin hasar alması durumunda, dürtü kontrolünde yetersizlik, agresyon, şiddet, enerji artışı ve sosyopatiye yol açma riski vardır.
Beyin yıkamada en çok bu bölgeden faydalanıldığı düşünülüyor...
Ayrıca, duygusal olaylarla ilgili hafızanın oluşumunda ve depolanmasında büyük rol oynayan amigdala bu deneyde çok önemli noktalardan biriydi.
Beyin yıkama teknikleri dört ana adımdan meydana geliyordu:
Kimliğe saldırı: 'Sen düşündüğün kişi değilsin' tarzı sistematik saldırılar ile kişi şüpheye düşürülüyor. 'Sen bir insan değilsin' vb. bitmek bilmeyen günlerce, haftalarca, aylarca süren bir saldırı...
Suçluluk: Birisini günah kavramından vurarak kötü hissettirmek; 'Sen kötü bir insansın.'
Kişinin kendine ihaneti: Denek iyi olmadığı konusunda hemfikir olur. Aile ve arkadaşlarının da iyi olmadığı gerekçesini kullanır.
Kırılma noktası: 'Ben gerçekten ben miyim? Neredeyim? Ben kimim?' sorularıyla duygusal bir çöküş yaşanır. Bu noktada ajanlar, deneği inanabileceği başka bir inanç sistemine yönelmesi için manipüle eder. Artık kişinin 'benliği' ajanlara kalmıştır, kendisi kendi kontrolünü kaybeder.
Siz bu konu hakkında ne düşünüyorsunuz? Yorumlara buyurun...