BBC Türkçe'den Sinan Onuş'un haberine göre iptal kararıyla ilgili resmi açıklamanın bir hafta içinde yapılması bekleniyor ve Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun kararı imzaladığı belirtiliyor. İptal kararında, Çin’le iki yıldır sürdürülen pazarlıkların teknoloji transferi konusunda tıkanmasının etkili olduğu savunuluyor.
İddialara göre, Çin Devlet Başkanı Xi Jinping, iptal kararından Antalya'daki G20 zirvesinden önce haberdar oldu. Çinli şirketin temsilcileri de ülkelerine dönmüş durumda.
İhalenin iptal kararının önceden alınmış olmasına rağmen G20’de Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’la ABD Başkanı Barack Obama görüşmesi sırasında duyulması anlamlı bulunuyor.
Savunma konularında uzman gazeteci Lale Sarıibrahimoğlu bunu, “Amerika’yı kısmen memnun etmek” olarak değerlendiriyor ancak, “Bu proje nihayetinde iptal edildi, ama ne Amerika ne de Avrupa firmalarına gitti” hatırlatması yapıyor.
Siyaset, Ekonomi ve Toplumsal Araştırmalar Vakfı (SETA) Güvenlik Araştırmaları Direktörü Murat Yeşiltaş da iki lideri görüşmesi sırasında kamuoyuna yansımasının “bilinçli olmadığını” düşünüyor:
“Tabii zamanlama bakımından siyasi iradenin elbette beklemiş olduğu bir şey vardır. Bunun tesadüf olduğunu, ama mesaj içirme olasılığının da yüksek olduğunu söyleyebilirim.”
Gazeteci Sarıibrahimoğlu, Türkiye’nin füze ihalesini Çin’e vererek “en başta yanlış yaptığını” düşünenlerden. Çünkü ihaleye çıkılan sistem, Türkiye’nin ulusal güvenliğini ilgilendiriyor ve Türkiye, içinde bulunduğu ittifakın karşısında olan bir ülkeyle müzakere yapıyordu.
Sarıibrahimoğlu, “Batı’nın itirazları sonucu geri adım atıldı diye de görülebilir ama burada aklın yolu birdir. Tüm hava savunma sistemi tümüyle NATO’yla ilintili. Yani Çin füzelerinin entegrasyonu mümkün değil. İptalde askerin artan nüfuzunun da yansıması olduğunu düşünüyorum” diyor.
Güvenlik analisti ve Al-Monitor yazarı Metin Gürcan da, Türkiye’nin içinden geçtiği böyle bir dönemde Batı güvenlik sistemine “çapalanması” gerektiğini savunuyor.
Her silah sisteminin kendisine özgü avantaj ve dezavantajları olduğunu belirten ve askerin de istememekten ziyade konuyu teknik gerekçelerle tartıştığını aktaran Gürcan, sözlerini şöyle sürdürüyor:
“Türkiye NATO ülkesi olduğu için belirli yükümlülüklere tabi. Bir merminin bile standartlaştırıldığı bir NATO güvenlik şemsiyesi altındaki Türkiye, Çin sistemini öne çıkardı. Türkiye’nin dış politikadaki siyasi idealizmi ile sahada güvenliğin dayattığı realizm çatıştı. AK Parti’nin siyasi idealizmi, sahadaki realizme teslim oldu.”
Türkiye’nin almayı planladığı füze sistemi, teknik ifadeyle “yer+24 kilometrede, yüksek irtifada” kullanılan balistik füze savunma sistemleri. Askeri uzmanlar, bu sisteme Türkiye’nin çok ciddi ihtiyacı olduğunda hemfikir.
Metin Gürcan, Türkiye’nin 24 kilometre üstü için “yolgeçen hanı” nitelemesi yapıyor ve “Patriotlar, bu nedenle Türkiye’ye gelmişti. Türkiye’nin mutlaka gidermesi gereken bir güvenlik açığından bahsediyoruz” diyor.
‘İhale iptal edildi ve yeni dönemde Türkiye kendisini nasıl koruyacak?’ sorusunu Lale Sarıibrahimoğlu, “Uzun menzilli füze projesi acil denerek 8 yıl önce başlatıldı. Demek ki uzun menzilli füzelere acilen ihtiyaç yok” diyerek yanıtlıyor.
Sarıibrahimoğlu, Türkiye’nin kendi üretimine geçene kadar da acil ihtiyaç için füzelerin tamamın değil ama bir miktarını yurtdışından satın alınabileceğini düşünüyor.
Metin Gürcan da ABD’den alınacak destekle bu dönemdeki ihtiyacın karşılanacağını söylüyor. Destek de Akdeniz’de dolaşan Amerikan gemilerinden sağlanacak.
ABD, Türk hava sahasını koruyan Patriotların çekileceğini açıklarken olası füze saldırılarına karşı Doğu Akdeniz’deki ABD Donanması tarafından kullanılan entegre deniz silahları sistemi olan “Aegis Savaş Sistemi” ile korunacağını duyurmuştu.
Türkiye’nin Çin füzesi yerine ihtiyacını milli imkanlarıyla gerçekleştireceğini belirtiliyor. Bunun için Aselsan ve Roketsan, tecrübeli bir yabancı firmayla birlikte çalışacak.
SETA’dan Murat Yeşiltaş’a göre, 'Millilikten kasıt, konsept olarak Türkiye’den ama birtakım parçalarının başka şirketlerden alınması. Çünkü sistemin gerçekleşmesi ve sahada tam manada kullanılabilmesi çok kısa sürede mümkün değil, mutlaka teknoloji transferi gerekiyor.'
İhale sürecinin iptaliyle birlikte güvenlik dışında başka sorular da ortaya çıkıyor. Bunlardan en önemlisi, Türkiye ve Çin arasındaki siyasi ve ticari ilişkilerin geleceği.
Uzun yıllar Çin’de gazetecilik yapan GBTimes Türkiye’den Kamil Erdoğdu, Çin’le Türkiye arasında bu durumun kiriz oluşturmayacağını savunuyor. Çünkü G20 zirvesinde öne çıkan görüşmelerden en
Önemlilerinden biri de Türk ve Çinli liderler arasında yapılandı.
Henüz resmi olarak açıklanmadı ama Antalya’da G20’yi izleyen Erdoğdu’nun aktardığına göre, iki ülke arasında 7 ayrı anlaşma imzalandı ve bu anlaşmaların değeri de milyar dolarla ifade ediliyor.
Sinan Onuş, BBC Türkçe