Çılgın, Kötü ve Tam bir Deli: Tarihin En Tuhaf İnsanları

Eksantriklik neredeyse genel bir terim denilebilir. Garip davranışları tanımlıyor olabilir ama kim bize neyin normal olup olmadığını söyleyebilir ki? Hepimizin tuhaf hareketleri vardır ve bu tuhaflıklar bizi ilgi çekici yapar. Şanslıyız, çünkü tarih bizi merak etmeye devam ettiren böyle insanlarla dolu.

1. John “Deli Jack” Mytton

John Mytton genç yaştan büyük miktarda para ve mülk mirasına konmuştu ve bu onun garipliğe eğilimini mümkün kılıyordu. Başlangıç olarak, o aşırı sarhoş olmayı ve gün içinde 6-8 arası şarap şişesi bitirmeyi seven biriydi. Ölene kadar o kadar içki içmişti ki, Mytton’ın bir arkadaşı hayatının son 12 yılını sarhoş olarak geçirdiğini iddia etti. 

Jack’in geçmişi politikayla uğraşan eski aristokratlara kadar dayanıyordu. Mytton aile geleneğini devam ettirmek istiyordu ve bunun için Tory MP’de kendine koltuk ayırtmak amacıyla seçmenlere 10 pound dağıtmıştı. Seçildikten sonra Mytton bir kez meclisin 30 dakikalık oturumunda bulunmuş, sıkıldığı için ayrılmış ve bir daha geri dönmemişti. Bu seçilmek için 10,000 pound ( şu anki değeriyle 1 milyon dolardan fazla) harcadıktan sonra gerçekleşti.

Deli Jack’in iki garip hikayesini de burada anlatmakta fayda var. Bir tanesi hıçkırığını geçirmek için geceliğini yakması, diğeri ise kendi akşam yemeğine avcılık donanımı giyerek ve Nell isimli ayıya binerek gelmesi. Mytton aslında hırslı bir avcı olmasına rağmen ava çıplak gitmeyi tercih ediyordu, kış aylarında bile.

2. Caroline Prodgers

Prodgers ismi bugünlerde anlamlı olmasa da 19. yüzyılda Londra’da taksicilere terör demekti. “Anne Prodgers” çığlıkları taksi şoförlerinin firar etmesine sebep oluyordu. Çünkü Bayan Giacometti Prodgers Viktoria aristokratıydı ve taksilerden gerçekten nefret ediyordu. Diğer tuhaf insanlar gibi onun gariplikleri de onu daha az sevilebilir yapıyordu.

Kimse onun taksileri küçümseme sebebini çözemiyordu ama Bayan Prodgers mahkemeye gitmek için taksi kullanmaktan da zevk alıyordu. Bunu tüm Londra’nın ücret haritasını ezberleyip, ödemesi gereken paranın net miktarını hesaplayıp son kuruşuna kadar ödeyerek yapıyordu. Bayan Prodgers çoğu zaman taksileri tam ücret olmadan durduruyordu. Eğer taksilerden herhangi biri ekstra yol kat ederse onları mahkemeye veriyordu. 20 sene boyunca bu deliliği devam ettirdi ve 50’den fazla taksici kurbanı oldu.

Beklendiği üzere bu tavır Prodgers’ı Viktorian Londra'sında ünlü yaptı. Taksiciler eğer onun geldiğini görürlerse birbirilerini uyarmak için ”Anne Prodgers” diye bağırıyorlardı. Gazetelerde karikatürleri yayınlanarak alay ediliyordu. Hakimler bile Bayan Rodgers’tan bıkmıştı ve kendi arabasını almasını öneriyorlardı çünkü buna imkanı da vardı. Şenlik ateşinde taksi şoförleri onun kuklasını yakıyorlardı. Hatta ölüm ilanında psikopat tavırlarından bile bahsedildi: “Bayan Giacometti Prodgers, Londra taksilerinin baş belası öldü.”

3. Stanley Weyman

Stanley Weyman “Bir insanın hayatı sıkıcıdır. Ben birçok hayat yaşadım. Hiç sıkılmadım.” derken ciddiydi. Hayatı boyunca birçok kişilik ve kariyer sahibi oldu. Başka şartlar altında Weyman sahtekar ve ya hilekar gibi görünürdü ama o bunu para için değil eğlence için yapıyordu.

Weyman’ın dolandırıcılık kariyeri 1910’da New York’ta başladı. 20 yaşında Fas’a kendini Amerika konsolosu gibi tanıttı ama sonra sahtekarlıktan yakalandı. Kendi “sicilinin” içinde yabancı doktor, hem kara hem deniz ordusunda üsteğmen, Romanya konsolosu, Rudolph Valentino’un dul karısının özel hekimi, United Nations gazetecisi ve hatta Dışişleri Bakanlığı bile vardı.

Weyman’ın en büyük başarısı 1921’de Afganistan prensesi Fatima’nın yanında Dışişleri Bakanlığının irtibat subayı olarak poz vermesi oldu. Prenses Fatima Amerikan devletinden resmi bir karşılama istiyordu ama bakanlık onu umursamıyordu. Weyman onların adına özür diledi ve işlemi hızlandırmak için 10 bin dolar  istedi ve aldı da. Böyle bi durumda çoğu sahtekar kaçardı ama Weyman aksine o parayla prensesi karşılayıp, birinci sınıf taşıt aracı sağlayıp Washington’da konaklama yerini ayarladı. Weyman Dışişleri Bakanlığında doğru isimleri kullanarak bakanla prensesin buluşmasını sağladı. Zirveye doğru yükselirken hatta Cumhurbaşkanı  Warren Harding’in prensesi karşılamasını sağladı. En sonda Weyman 2 yıllık hapse mahkum edildi ama bir çok eksantrik insanın aksine hiçbir pişmanlığı yoktu.

Stanley Weyman 1960 yılında New York otel soygununu durdurmaya çalışırken öldü.

4. Hetty Green

“Wallstreet’in Cadısı” lakaplı Hetty Green Yaldızlı Çağında Amerika’nın en zengin kadını olarak görülüyordu. Resmi bir ismi olmasa da günümüzün parasıyla tahmini 3.8 milyar dolarlık serveti vardı. Hetty’nin iş kadını kimliği ve maliyeci olarak büyük başarılarına rağmen daha çok cimriliği ile tanınıyordu.

Green’in para arzusu erken yaşlarda başladı. Hetty’nin zengin halası öldüğü zaman 2 milyon dolarını hayır kurumuna bağışladı. Buna çok sinirlenen Hetty daha eski bir vasiyeti düzenleterek paranın ona kalmasını sağladı. Bu vasiyetnamedeki bir madde, daha sonra gelebilecek tüm vasiyetleri geçersiz kılıyordu. Daha sonradan vasiyetnamenin gerçek ama o maddenin sahte olduğu ortaya çıktı.

Hetty’nin cimriliği hakkında ortaya çıkan birçok dedikodu yüzünden gerçekle yalanı ayırmak çok zordu. Bazı söylentilere göre Hetty eşyalarını bir ofis kiralamamak için bankada tutuyordu. Bazıları da onun ofisi olduğunu ve kendi dairesini ısıtma parasını ödememek için orada uyuduğunu iddia ediyordu. Hetty her gün aynı siyah elbiseyi, rengi solana kadar giyiyordu ve ısıtma, sıcak su ve sabun kullanmak gibi lüks hayattan uzak duruyordu.

Hetty’nin en kötü şöhretlerinden biri oğlu Ned’in ayağını kırdığı zamandı. Hetty hastane masraflarından kaçınmak için oğlunu ücretsiz kliniğe götürüp evsiz gibi davrandı.. Tabi ki doğal olarak kim olduğu ortaya çıktı ve tedaviyi ödemek zorunda bırakıldı. Hikayeye göre Hetty klinikten kaçtı ve oğlunun kırık ayağını kendisi tedavi etti. Ama biyografi yazarı onun parayı ödediğini ve Ned’i başka doktorlara götürdüğünü iddia etti. Her iki ihtimalde de artık çok geçti ve Ned’in ayağı kesilmek zorunda kaldı.

5. John “Deli Jack” Churchill

Eksantrik biri olmak her zaman kötü bir şey değildir. Aslında bazen tam tersi doğrudur. Deli Jack Churchill’i örnek verelim. İkinci Dünya Savaşı’nda İngiltere subayıydı ve silah olarak İskoç kılıcı kullanıyordu. Düşüncesine göre eğer herhangi bir subay olayın içine kılıçsız giriyorsa yanlış giyinmiştir. Churchill ilave olarak yay (kayıtlarda ok ve yayla savaşan en son savaşçı olduğu da düşünülüyor ) ve hatta yanında askerlerine ilham vermek için gayda götürüyordu.

Nihayetinde Churchill Almanlar tarafından tehlikeli bir görev sırasında ele geçirildi. Düşman onun başbakanın yakını olduğunu zannederek canını bağışladı. Gerçek kimliği ortaya çıkınca ise Hitler öldürülmesini emretti. Neyse ki toplama kampının Alman komutanı Kaptan Hans Thorner bu konuda Hitler’e katılmayarak emrine karşı gelip Churchill’in hayatını kurtardı.

6.

Kamptan çıkarıldıktan sonra Deli Jack, Thorner’a bir teşekkür mektubu yazdı. Şans eseri o mektup Thorner’ın hayatını kurtardı. Savaş suçlusu olarak yargılanan Alman komutan, mektupta Churchill’ın gönüllü olarak savunması sayesinde temize çıktı. Eksantrik insanlar arasında belki de en garibi değildi ama onun farklılığı onu benzersiz bir subay yapmıştı.

Popüler İçerikler

Bahis Reklam ve Teşvik! Acun Ilıcalı, TV8 ve Exxen Yetkilileri Hakkında Soruşturma Başlatıldı
Kılıçlı Yemin Olayında Yeni Gelişme: Teğmenlerden Sonra Komutanlar da Disipline Sevk Edildi
Arkeolog Muazzez İlmiye Çığ 110 Yaşında Yaşamını Yitirdi