Son dönemlerde gelen zam ile birlikte peynir, süt ve şeker gibi belli başlı temel gıda ürünlerinin fiyatları yükseldi. Fiyatlardaki bu artış bebek sütü gibi temel gıda sayılmayan fakat bebekler için ekstra önem taşıyan ürünlere de etki yaptı. Bu fiyat artışı karşısında, marketlerin belli başlı ürünlerin çalınmasını önlemek için kullandıkları barkod alarm etiketleri bal, bebek maması ve peynir çeşitleri için de kullanılmaya başlandı.
Fiyatların yükselmesi ile ocak ayından itibaren marketlerde prezervatif, jilet ve benzeri ürünlere alarmlı barkod takılarak şeffaf bir kutu içerisinde satılmaya başlanmıştı. Marketlere herhangi bir ekstra maliyeti olmayan bu kutuları çoğu market tercih etmişti.
35-50 lira fiyat aralığına sahip ürünlerin şeffaf kutularda alarmlı şekilde saklanması normal karşılanmıştı fakat bazı çikolataların da şeffaf kutuya alınması ya da ambalaja alarm takılması tepki uyandırdı. Raf fiyatı 7 lira bandında olan çikolataların bu şekilde satılması insanların alırken kendine 'gerekli mi?', 'fiyatına değer mi?' gibi sorular sormasına da sebep oldu.
Ki bu uygulama bazı marketlerde kapalı kuruyemişler için de yapılmıştı.
Kasada ürünlerin şeffaf kutudan çıkarılması ya da etiketin sökülmesi için beklenilen zamanın büyük bir vakit kaybı olduğunu söyleyen çok müşteri çıkmasına rağmen marketler herhangi bir geri adım atmadı, hatta bu sistemi pek çok kozmetik ürününe de uygulamaya başladı.
Marketler, çok fazla hırsızlık olan ürünler için böyle yaptığını söylese de durum müşterileri oldukça olumsuz etkiledi.
Pil gibi fiyatları o kadar da yüksek olmayan ürünlere de alarmlı barkod takılmaya başladı. Bunun yanı sıra bebek bezlerindeki fiyat artışı da tıpkı tuvalet kağıtları gibi toplumda büyük bir yankı yapmıştı fakat fiyatlar aynı kaldı hatta her geçen gün biraz daha arttığı için en sonunda bebek bezlerine de barkod alarm etiketleri takılırken, takviye mamalar ve bebek sütleri şeffaf kutu içerisine alındı. Bu durum sosyal medyada da büyük bir etki yarattı.
Sosyal medya üzerinden çeşitli kullanıcıların paylaştığı görseller ile herkes kendi marketinde alarmlı barkod kullanılan ürünlerin listesini atmaya başladı. Liste oldukça şaşırtıcı ve büyüktü. Kaşar ve beyaz peynirden bal ve hazır kahveye kadar uzanan liste pek çok kişiyi isyan ettirirken, market çalışanları tarafından gayet normal karşılandı.
Genellikle giyim mağazalarında gördüğümüz alarmlardan farklı olan barkod alarm etiketleri radyo frekansı ile çalışan yeni nesil etiketler olarak biliniyor. Klasik alarmlardan daha az yer kaplayan bu alarmlı barkod etiketleri genellikle kozmetik ürünleri ve çikolatalar için tercih ediliyor. Daha büyük ambalaj boyutlarına sahip ürünler için ise şeffaf kutunun üzerine alarm takılıyor. Böylece ürünlerdeki alarm olası bir hırsızlık durumunda mağaza güvenlik antenlerini devreye sokarak alarmın ötmesini sağlıyor.
Bu ürünler haricinde sıklıkla çalınanlar arasında prezervatif, el ve yüz kremleri, kozmetik ürünler, jilet ve sigara gibi ürünler de bulunuyor. Buna karşı alınan bu önlem hırsızlık oranlarını yarı yarıya düşürse de satışların da etkilendiği aşikar. Özellikle prezervatif gibi ürünler için kişiler kasada beklemek istemiyor, bu yüzden de satın almaktan vazgeçiyorlar. Onun yanı sıra gıda ürünlerinde de son kullanma tarihine bakması zorlaştığı için tüketici ürünü almakta tereddüt edebiliyor.
Bonus: Fotoğraf, 7 Mayıs Bursa'da marketten peynir, tereyağı ve sucuk çalan üç kişinin güvenlik kameralarına yakalandığı anlar...
Alarmlar sadece kasada çıkartıldığı için işlem biraz vakit alabiliyor. Bunun haricinde, kişiler özellikle prezervatif gibi ürünler için kasada beklemek istemediğini dile getiriyor. Aynı zamanda gıda ürünlerinde de son kullanma tarihine bakması zorlaştığı için tüketici ürünü almakta tereddüt edebiliyor. Bu yüzden de kasada ya da sepete ekleme kısmında satın almaktan vazgeçen insanlar beklenenden fazla.
Market sahipleri ve çalışanları alarm sistemlerinden memnunken müşterilerin aklında tek bir soru var: Beyaz peynire de alarm takmaya gerek var mıydı?
temel tuketim urunlerinin heleki bebek mamasinin bu hale gelmesi cok aci bir tablo. son 3-4 senede ulke olarak ne kadar fakirlestigimizin en kuvvetli delillerinden. cok ciddi bir ekonomik kriz yasiyoruz, toplum olarak alim gucumuz yaridan aza dustu ama herkes hic bir sey yokmus gibi davraniyor, cok ilginc. tam olarak kurbaga ve kaynar su metaforu. kurbagayi kaynar suya attiginizda hemen geri sicrar ama ilik suya koyup yavas yavas suyu isitirsaniz degisimi anlayamaz, haslanarak olur. bu kadar buyuk fakirlesme 2001 krizindeki gibi tek gecede yasanmis olsaydi simdi butun halk sokaklardaydi ama yavas yavas zamana yedirilince kimseden ses cikmiyor.
En temel, en sıradan gıda olan PEYNİR artık bir zamanların -ayda yılda bir alınan- PASTIRMA'sına döndü. Ne kadar çok yada az kazandığınız önemli değil.Her şey inanılmaz pahalı!Çok kazanıyor olsanız bile markete girip o kadar para bayılınca insan kendisini enayi gibi hissediyor.100 TL'nin mali değeri 20 TL.
Bu tarz haberlere "B haber" diyebiliriz aslında. Çünkü A Haber'de görmeniz mümkün değil.