Çevrenizdeki İnsanların Sizden Uzaklaşmasına Neden Olan 12 Nefret Edilesi Davranış

Marc ve Angel Chernoff, Mutlu ve Başarılı İnsanları Diğerlerinden Farklı Yaptığı 1000 Küçük Detay isimli kitabın yazarları. İkili on yıldan uzun bir süredir kişisel gelişim uzmanı olarak çalışıyor ve bu süreçte edindikleri deneyimleri bir kitap yazarak ilgilenen okuyucularla buluşturmak istemişler. Bu içeriğimizde, Marc ve Angel'ın geçtiğimiz günlerde yayınladığı ve oldukça büyük ilgi gören 'Çevrenizdeki İnsanların Sizden Uzaklaşmasına Neden Olan 12 Davranış' başlıklı gönderiyi sizlerle buluşturuyoruz;

1. Çevrenizdeki herkesi kıskanmak.

Birini kıskanmak, kendi hayatınızdaki değerleri düşünmekten ziyade başka insanların hayatını sebepsiz yere yargılamak gibi bir şeydir. Bu davranışın hiçbir çekici veya alkışlanası tarafı yoktur. Bu nedenle, yaşamdaki yolculuğunuzu başkalarının yolculuklarıyla kıyaslamaya bir son vermelisiniz. Sizin olan SİZİNDİR ve gerisi sizi ilgilendirmemelidir. Hayatta mücadele halinde olmamız gereken tek kişi kendimiz olmalıyız çünkü her zaman kendimizi geliştirmenin bir yolunu bulabilme şansımız vardır. Eğer ilerleme kaydetmek istiyorsanız kendinizi diğer insanlarla kıyaslamaya bir son verip, kendi kendinizle kıyaslamalı ve neyin yanlış olduğunu bu şekilde anlamalısınız.

2. Karşılaştığınız her durumu kişisel olarak algılamak.

Gerçekten de, olup biten her şeyi kendilerine yapılan bir hakaretmiş gibi algılayan ve bu nedenle her şeye burnunu sokan insanlar en nefret edilesi insan tipidir. Karşımızdaki insanın bize söylediği negatif veya pozitif bir şey o insanın kendi görüşüdür; onun deneyimlerinden ve yaşam tecrübesinden hareketle oluşmuştur. Eğer size harika bir insan olduğunuzu söylüyorsa veya sizi baştan aşağı eleştiriyorsa, bu durumu tamamen kişisel olarak algılamamalısınız. Elbette narsist olun ve kendinizi yalnızca kendiniz değerlendirin demiyorum, eleştiriler bizler için önemlidir fakat hayatınızı tamamen başka insanların size söylediği sözler üzerine de kurmayın. Bu konuda bir denge yakalamak ve her söylenen şeyi tamamen kişisel olarak algılamamak çok önemli.

3. Her zaman kurban sizmişsiniz gibi davranmak.

Bir diğer nefret edilesi davranış ise her durumda kendinizi 'kurban' karakterine sokup durumdan şikayet etmektir. Bir kurban olduğunuzu düşünmek ve bu durumu değiştirmek için elinizden hiçbir şeyin gelmeyeceğine inanmak sizi bir tür çıkmaza sürükler ve hayatta asla ilerleyememenize neden olur. Evet, işin bu kadarı yalnızca sizin zararınıza. Fakat bu hissi çevrenizdeki insanlara da yansıtmaya başlarsanız ve onların yanındayken sürekli elinizden hiçbir şey gelmediğinden ve dünyanın size bir oyun oynadığından bahsederseniz, işte o zaman istenmeyen kişi olursunuz ve çevrenizdeki insanlar bir bir sizden uzaklaşır.

4. Acıya saplanıp kalmak.

İnsanın hayatta öğrenmesi gereken en önemli ve zor şeylerden birisi işleri oluruna bırakmaktır. Bu bir suçluluk duygusu olabilir, kızgınlık, aşk veya kayıp olabilir. İnsanlar olarak hepimiz obsesif bir tarafa sahibiz ve yaşamda deneyimlediğimiz olayların sona erdiğini ve geçmişte kaldığını kabullenmekte zorlanırız. Bu gibi durumlarda sağlıklı olanı, eğer elimizden bir şey gelmeyecekse, işleri oluruna bırakmak ve temiz bir sayfa açmaktır. Böylece duygusal olarak kendimizi özgürlüğe kavuşturabilir ve geleceğe konsantre olabiliriz. Aksi halde taşıdığımız negatif enerjiyi çevremizdeki insanlara da yansıtırız ve bu, bizi istenmeyen kişi olma durumuna sürükleyebilir. Arkadaşlarımız ve ailemiz böyle durumlar için elbette anlayışlı olmalı ve bize olabildiklerince destek olmalılar. Fakat her şeyin bir sınırı var ve zamanı geldiğinde geçmişi geride bırakıp geleceğe odaklanabilmeliyiz.

5. Yaşama obsesif bir şekilde olumsuz yaklaşmak.

Negatif düşüncelerinden bir türlü kurtulamayan ve bunu yaptığı her işe yansıtan insanların çevresinde olmak gerçekten zordur çünkü bu tip insanlar aralıksız olarak her şeyin olumsuz tarafını görürler ve bundan bahsederek sizin de yaşamdan keyif almanızın önüne geçerler. Hayatı olumlu tarafından görmeyi inatla reddeden bu insanlardan biri olmak gerçekten istemezsiniz çünkü bir süre sonra tamamen yalnız kaldığınızı farketmeniz sizi çok ama çok daha fazla üzer.

6. Duygusal anlamda kendinize hakim olamamak.

Eğer duygularınızı kontrol etmek konusunda sıkıntı yaşıyorsanız, bu durum çevrenizdeki insanları da mutlaka etkiler. Bu tip insanları bilirsiniz; zaman zaman sinir krizleri geçiren ya da sık sık ağlama seanslarına kapılan insanlar vardır çevrenizde. Sırf duygularınızı kontrol edemediğiniz için süpermarkette çalışan kasiyere bağırıp çağırmak ya da iş yerinde sizin altınızda çalışan birini azarlamak hiç erdemli davranışlar değildir. Eğer bu tip bir insansanız, zamanla ne 'mal' olduğunuzu çevrenizdeki herkes anlar ve sizinle yakın ilişki kurmaktan kaçınmaya çalışırlar.

7. Diğer insanlar hakkında yüzeysel yargılamalarda bulunmak.

İnsanları yalnızca size gösterdikleri yanlarıyla değerlendirmeyin. Unutmayın; karşınızdaki insanın size gösterdiği bir davranış veya söylediği bir söz, birçok farklı sebepten etkilenerek yapılmış olabilir ve o insanın gerçek kişiliğini yansıtmıyor olabilir. İnsanlar özü itibariyle kötü canlılar değildir, eğer birisi size karşı negatif bir davranış sergiliyorsa, bunun arkasında onlarca başka neden olabilir. Bu nedenle, asla insanları gördüğünüz kadarıyla yargılayıp yüzeysel sonuçlara ulaşarak kendinizi kandırmayın. Eğer böyle şeyler yapıyorsanız, hiçbir insan sizinle ilişki kurmak istemeyecektir.

8. Gaddarlık yapmak (ya da empati kuramamak).

Sanırım en nefret edilesi davranış budur; empati kuramamanın bir sonucu olarak karşınızdaki insana gaddarca davranmak ve taşı gediğine koymak gerekirse; ş.refsizlik yapmak. Bu tip davranışları her gün görüyoruz; televizyonda, iş yerinde, okulda ve hatta bir ailenin içerisinde. Bu saçma davranış yüzünden yıkılan onlarca arkadaşlık ve felaket ile sonuçlanan onlarca kavga görüyoruz her gün. Siz siz olun, asla diğer insanları tam olarak anlamadan onlara zalimce ve bencilce davranmayın. Eğer böyle bir insansanız ve bu davranışınızı değiştirmeye niyetiniz yoksa, yalnızlıktan kıvranacağınız bir hayat sizi bekliyor demektir.

9. Hilekarlık yaparak ahlaki değerleri ayaklar altına almak.

Hilekarlık yapmak bir hata değil, insanın bilinçli olarak tercih ettiği bir davranıştır. Eğer bir konuda hilekarlık yaptıysanız ve daha da kötüsü, hilekarlık yaparak başka bir insanın hakkı olan bir şey elde ettiyseniz, hakkını çaldığınız bu insanın bir salak olduğunu sanmıyorum. Aksine, bu davranışı yaparak hiçbir ahlak kuralı tanımayan kişidir acınası olan. Böyle bir davranış sergilemeyecek kadar erdemli ve ahlaklı olmalısınız. Eğer bu konuda seçtiğiniz davranış biçimine inancınız tam ise ve istediğimi elde etmek için her yola başvururum diyorsanız, insanlar sizin karakterinizi anladığında büyük ihtimalle dünyada en fazla nefret edilen insanlar listesinde ilk onu zorlarsınız.

10. Gerçek karakterinizi saklamak.

Eğer gerçek sizi sürekli saklamaya çalışırsanız ve bu yüzden günden güne onlarca kişiliğe bürünürseniz, sizinle iletişim kurmaya çalışan insanlara hiçbir şans tanımamış olursunuz. Aslında bu durumun en kötü tarafı gerçek sizi saklamanız değil, bu amaçla takındığınız sahte yüzlerdir. Bir anlamda insanları kandırıyorsunuzdur ve bunu sinsice, sezdirmeden yapıyorsunuzdur. Emin olun, eğer takındığınız sahte bir yüz nedeniyle çevrenizdeki insanlar sizi çok seviyor ve sizi takdir ediyorsa, bu olumlu geri dönüşlerin sizle hiçbir alakası yoktur çünkü yaşamda seçtiğiniz karakter gerçek karakteriniz değildir. Mevlana'nın dediği gibi; ya olduğunuz gibi görünün ya da göründüğünüz gibi olun. Aksi halde, asla sağlam temellere dayanan ve uzun yıllar sürecek dostluklar kuramazsınız.

11. Sürekli onaylanmaya ihtiyaç duymak.

Yaptığı her işte onaylanmaya ihtiyaç duyan insanlara katlanmak çok zordur. Kendilerini sürekli olarak kanıtlamaya çalışan ve bu nedenle daima onaylama isteyen insanlar, aslında bir anlamda her konuda en iyi olmaya çalışıyordur ve çevrelerindeki diğer insanlarla bu anlamda mücadele ediyordur. Bu davranışı bilinçsiz olarak yapıyor olsanız bile, çevrenizdeki insanların sizden uzaklaşmasına ve yalnız kalmanıza neden olur.

12. İnatçı ve mükemmeliyetçi olmak.

İnsan doğasının bir kanunu olarak, genellikle varsayımsal mükemmele ulaşmak adına çırpınır durur. Yeni bir ev ararken, kendimize bir iş seçerken, bir insanla duygusal paylaşıma girerken... Her zaman kendimiz için 'en iyi' olanı arar dururuz. Fakat anlamamız gereken bir şey var; yaşam sürekli değişen ve gelişen bir yolculuktur ve bugün sahip olduğumuz bir şey, yarın gözümüze tamamen farklı görünür. Yani aslında birçok konuda 'en iyi' diye bir şey yoktur, yalnızca şartlara ve zamana bağlı olarak 'en iyi seçenek' vardır. Eğer hayatımızı bu şekilde değerlendirebilirsek, hiçbir şeyden tatmin olmayan ve her şeyin en iyisini isteyen şımarık bir insan olmaya son verip, çevremizdeki insanların da kafasını şişirmemeyi öğrenebiliriz.

Popüler İçerikler

Kızılcık Şerbeti'nin Görkem'i Özge Özacar'dan Pembe'nin Osmanlı Tokadına Yanıt
Görüşme Esnasında Erkeğe Maddi Sorular Sorulmasını Destekleyen Kadın Tepkilerin Odağında
Berfu ve Eser Yenenler'in 3. Kez O Ses Yılbaşı'na Katılmaları Tepki Topladı