Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın İstanbul'daki çarpık kentleşmeye dikkat çekip, 'Biz bu şehre ihanet ettik, bundan ben de sorumluyum' ifadelerinin ardından Çevre ve Şehircilik Bakanı Mehmet Özhaseki'den tartışma yaratacak bir açıklama geldi. Belediye başkanlarına seslenen Özhaseki, sanat faaliyetlerine değil kentsel dönüşüme öncelik verilmesi gerektiğini söyledi. Bakan Özhaseki ayrıca inşaat sektörü için, 'Türkiye’de kalkınmanın lokomotifi olacak sektör' dedi.
Çevre ve Şehircilik Bakanı Mehmet Özhaseki, Manisa'da düzenlenen ‘Kentsel Dönüşüm Çalıştayı’na katıldı.
Türkiye'nin bir açık hava müzesi gibi olduğunu, ancak yeterince korunamadığını söyleyen Bakan Özhaseki şu değerlendirmede bulundu:
'Cennet gibi bir vatanda yaşıyoruz. Ama kurmuş olduğumuz şehirler için bir isim takmak gerekse 'arabesk medeniyeti' desek doğru olur. En küçük şehirlerde bile 100 katlı gökdelen, yanında bir gecekondu. Tarihi eserlerin bulunduğu yerleri biraz koruyabilsek, herhalde çok daha uygun bir şehir ortaya çıkarırdık. Bilinçsizlikle şehirlerin canına okumuşuz. Mimar Sinan'ın yaptığı hamamı 'imar geliyor' diye yıkmışız. Sivil vatandaş kamu ortaklığı ile canına okumuşuz. Günümüzde birçok gecekondu çıktı. Kimliksiz şehirlere sahip olduk. 300 yıllık tarihi olan bir Amerika’da 300 yıllık şehir planları var. Bizim binlerce yıllık kadim bir tarihimiz var ama şehir planlarımız yok.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın kentsel dönüşümü çok fazla önemsediğini belirten Bakan Özhaseki, “Birçok belediye başkanı dışarıda çiçek böcek, sanat, sanatçı, kültür aktivite, arkadaşlar yapmayın. Eyvallah çiçeğe ihtiyacımız var, sanata ihtiyacımız var, sanatçı da gelsin hepsi başımızın üstünde ama ilk işimiz kentsel dönüşüm. Türkiye 5 senedir nereye gelmiş bir bakalım. Riskli alan dönüşümünde ilgilenebildiğimiz bağımsız birim sayısı 1 milyon 100 bin. Ülkemizdeki bağımsız birim sayısı 20 milyonun üzerinde, 25 milyona yakın. Bunun gerçekleştirilme oranı ne, yüzde 50, belki de ancak yarısı. Riskli yapılarda ise bu orana yüzde 10-15’lere düşüyor. Biz sadece 500 bin konutu yıkabildiysek senede 100 bin konut değiştirebilmişiz. 100 bin konut Türkiye’yi kurtarır mı, hazır hale getirir mi, getirmez.
Ne kadar riskli yapı var. 1999 depreminin ardından çıkan yönetmeliğe göre yapılan binalar biraz daha sağlam. 1999 sonrası yapılan binalarda biraz daha güvenli oturulabilir ama öncesi biraz şüpheli, herkes binasını kontrol ettirecek. Bunların adedi 15 milyon civarında. Bunların yarısı risk altında gözüküyor. Şöyle bir hedef koymamız lazım. 1999 öncesindeki bütün riskli binaları biran önce değiştirmek ve dönüştürmek önceliğimiz olmalı bakanlık olarak. Bunu 15 yıl içinde yapabilir miyiz, evet yapabiliriz. Yılda 500 bin bağımsız birim yapıyor. 200-250 bini İstanbul’da, 300 bini Anadolu’da. Bunu yapabilecek gücümüz, bilgimiz var” ifadelerini kullandı.
Alan bazlı dönüşümü önemsediklerini ve bina bazlı olanın önünü de kapatmayacaklarını ifade eden Özhaseki, kentsel dönüşüm çalışmalarında Türkiye’deki inşaat sektörünün bu yükün altından kalabileceğini belirtti. Önümüzdeki yıllarda inşaat sektörünün önünün açık olduğunu kaydeden Özheseki, “Bu sektör hala gelişmeye devam ediyor. Göçlerin devam ettiği yerde insanlar eve ihtiyaç duyuyor. Değişim ihtiyacı hepimizde var. Birçok konut değişeceğine göre önümüzdeki yıllarda inşaat sektörü Türkiye’de kalkınmanın lokomotifi olacak bir sektör” dedi.
Ne şaşırıyonuzla bunların kabinesindeki herkes gibi önce kendi cebini düşünüyor işte , 1 yıl sonra bu da özür diler hiç olmadı kandırıldım der geçer :) bi doymadınız a.m.k
Sanki kentsel dönüşümü çok iyi hallediyorlar. Kentsel dönüşüm adı altında müteahhitler eskisini yıkıp yenisini yapıyor. Ne planlama var, ne çevre düzenlemesi var, ne denetleme var, ne kural var. Dönüşüm yok bir kere. Bunu yapacaksan mahalle mahalle, sokak sokak ayırırsın içinde otoparkı olur, bahçesi olur, çocuk parkı vs. Eskisini yıkıp yenisini yapmakla ne şehircilik olur ne dönüşüm. İnsanları aynı sıkış sıkış sokaklara mahkum edersin. Estetik yok ki sanattan anlasın. Sadece cebini düşünenler, insana değer vermeyenlerden sanata değer vermeleri beklenmezdi zaten.
Sanatsız kalan bir milletin hayat damarlarından biri kopmuş demektir. ATATÜRK