Cesur ve Başına Buyruk Kadın Casus Mata Hari'nin 10 Maddede Hayatı

Kıvrak dansına tutulanları parmağında oynatmış Hollandalı bir dansçı Mata Hari... 

Kendine tutulanları sinsice kullanırken aynı anda aşktan nasibini almış başına buyruk bir kadın olan Mata Hari'nin hayatı:

1. Şafağın gözbebeği Zelle Hanım

1876 yılında doğmuş, Hollandalı ve asıl adı Margaretha Geertruida Zelle olan Mata Hari'nin isminin anlamı Malay dilinde 'şafağın gözü', Hint dilinde ise 'şafağın gözbebeği'dir. Delici bakışlarına yakışacak ismi ve çarpıcı hayatıyla tarihe damgasını vurmuştur.

2. Nereli olduğu efsaneleşmiş kadın

Zamanın yüksek cemiyetinde söylenenlere göre Mata Hari, Hindistan'ın güneyindeki Malabar sahilinde doğmuştu. Babası Brahman sınıfından bir din adamı, annesi de bir dansçıydı. Kanda-Swany tapınağının mahzenlerinde küçük yaşından itibaren kendisine kutsal danslar ve usüller öğretilmişti. Başrakkase, Mata Hari'de olağanüstü yetenekler sezdiği için onu Tanrı Şiva'nın hizmetine adamayı kararlaştırmıştı.

3. Yoksa sıradan Hollandalı bir kadın mıydı?

Bütün Parisliler bu efsaneye az çok inanıyordu. Yakınlarının söylediğine göre o, 7 Ağustos 1876 tarihinde Hollanda'nın Frise eyaletinin merkezi olan Leuwarden'de doğmuştu. Babası tanınmış tüccarlardandı; annesi de zengin, güzel ve kibar bir kadındı. Margaretha'nın babasının küçük bir kasketçi dükkanı vardı. Günün birinde iflâs ettiğinden simsarlık yapmaya başlamıştı.

4. Yükseklere oynayan genç bir prenses

Margaretha, 18 yaşına gelince öğretmen okuluna gitti. Çok geçmeden okul müdürü, güzel ve yetenkli öğrencisine aşık oldu. Fakat Margaretha'nın, yaşlı müdürün masallarını dinleyecek zamanı yoktu. Bir süre sonra okulu bırakarak La Haye'de oturan amcasının yanına gitti. Burada bir subayla evlenmenin hayalinii kuruyordu. 1895 yılının başlarında, gazetede kalbini çarptıran bir ilan okudu. Hollanda'nın sömürgesi olan Endonezya'da görevli olan ve iznini La Haye'de geçiren bir yüzbaşı evlenmek istiyordu. Aradığı fırsat ayağına gelmişti.

5. Mutluluğu arayan bir kraliçe

Aslında ilan,  şakadan ibaretti. Yüzbaşının dostlarından bir gazeteci de bu evlenme ilanını uydurarak gazetesine koyuvermişti. Yüzbaşının aldığı on beş mektuptan yalnız biri dikkatini çekti. Mata Hari mektubunun içine resmini de koymuştu. İki genç birbirlerini görür görmez aşık olmuşlardı. Aynı yılın 11 Temmuz'unda evlendiler. 30 Ocak 1896'da Norman adını verdikleri bir oğulları oldu. 1 Mayıs 1897'de Rudolf ile Margaretha Cava'ya hareket ettiler. O andan itibaren Mata Hari'nin gerçek şahsiyetinin kavranmasını imkânsız kılan, karışık bir devre başladı. Halbuki olaylar gayet normal seyrediyordu. Marie Jeanne adını verdikleri bir kızları olmuştu. Fakat çok geçmeden küçük Norman zehirlenerek öldü. Ondan sonra da müşterek hayat, cehennemi andırmaya başladı. Mata Hari hem kendini hem mutluluğunu arıyordu.

6. Sadece dansla nefes alan bir kadın

1902 yılında karı-koca Hollanda'ya dönerek boşandılar. Kocasından aldığı nafaka Mata Hari'ye yetmiyordu. 1903 sonlarına doğru Paris'e geldi. Artık kararını vermişti; hayatı aşkla dans etmekten ibaret olacaktı. 13 Mart 1905'te Mata Hari, Guimet Müzesi'nde düzenlenen seçkin bir davette Hintlerin mukaddes danslarını canlandırdı. Orada bulunanlar yalnız güzelliğine karşı hayran olmakla kalmayıp, derin bilgisini de hayretle karşıladı. Mata Hari, işte şimdi tarihin de sahnesine çıkmıştı.

7. Cesareti casusluğunu güçlendiren kadın

1912 yılında Fransa'da vatanseverlik, neredeyse bir mezhep haline gelmişti. Herkes, her yerde casuslar görür gibi oluyordu. Bu bakımdan casusluk ve istihbarat işleriyle uğraşan 2. şube, Mata Hari'yi gözaltına alarak Harbiye Nezareti'nde adına bir dosya açtı. Mata Hari'nin Alman bir subayla beraber yaşadığı söyleniyor; aynı zamanda genç havacılarla düşüp kalktığı iddia ediliyordu. Fakat aleyhine en ufak bir dedil elde etmek mümkün değildi. Bu durumda, Mata Hari'nin sınırdışı edilmesi kararlaştırıldı.

8. I. Dünya Savaşı'nın şüphe uyandıran kadını

Mata Hari, bu emir üzerine Fransa'ya bağlı olduğunu söyledi; hatta bu iddiasını ispatlamak için çok samimi olduğu Alman Veliahdı ve Brunsvik Dukası'ndan bir hayli bilgi edinerek Fransızlara aktarabileceğini ileri sürdü. Bu teklifi derhal kabul etti ve Mata Hari'nin İspanya'ya giderek, oradan İngiltere'ye geçmesi kararlaştırıldı. Fakat Mata Hari İngiltere'ye ayak basınca, Gizli Haberalma Servisi onu tekrar İspanya'ya iade etti. Anlaşılan bütün bu mizansen Mata Hari'ye kurulan bir tuzaktan başka bir şey değildi. Kendisine kimse güvenmiyordu; cesur fakat yalnızdı.

9. Cesaretiyle trajik bir sona ilerleyen başına buyruk kadın

Madrid'te de Mata Hari'nin davranışları şüpheyi davet etmekten geri kalmıyordu. Hari, Alman kara ve deniz ateşelerine metreslik ediyordu. Mata Hari, 2 Mayıs 1917'de, Paris'e dönmeye karar verdi. Fakat dostları yine de ona zan altında bulunduğunu hatırlatarak, kararından vazgeçmesini tavsiye ettiler. O, bu uyarılardan hiç birine kulak asmadı. Kendini suçsuz görüyordu. Neden korkacaktı?

10. "Bu Fransızlar beni öldürmekle ne kazanacaklar, savaşı mı kazanacaklar?"

Tutuklandığı zaman para aldığına dair üzerinde bulunan belge hakkındaki ilk delildi. Bir diğer delil de, 1915'te Fransa'ya dönmesinden önce Alman Gizli Servisi'nden aldığı 30.000 Marklık senetti. Mahkemenin söz konusu paralarla ilgili suçlamasını, 'Hediye aldım' diyerek reddeden Mata Hari, kuvvetli delil bulunamamasına rağmen idama mahkum edildi ve 15 Ekim 1917'de kurşuna dizildi.

İdama giderken gayet soğukkanlı olan Mata Hari, kurşuna dizilirken gözlerini bağlatmayarak bir cesaret ve soğukkanlılık örneği göstermişti.

Popüler İçerikler

Demet Akalın 'Laiklik' Açıklamasıyla Gündem Olan Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin'e Ateş Püskürdü!
Arkeolog Muazzez İlmiye Çığ 110 Yaşında Yaşamını Yitirdi
"Bir Evim Varsa Onun Sayesinde": Hakan Meriçliler'den Vural Çelik Tartışmasında Gülse Birsel'e Büyük Destek!