9 bin metreye yakın yüksekliğiyle dünyanın en yüksek dağı kabul edilen Everest, heybetli görünüşünün verdiği benzersiz manzara yanında, birçok dağcının ölümüne sebep olmasıyla korkunç bir üne de sahiptir.
9 bin metreye yakın yüksekliğiyle dünyanın en yüksek dağı kabul edilen Everest, heybetli görünüşünün verdiği benzersiz manzara yanında, birçok dağcının ölümüne sebep olmasıyla korkunç bir üne de sahiptir.
1920'lere kadar zirveye ulaşmak mümkün olmadıysa da coğrafi ve jeolojik keşifler yapıldı. Haritaları çıkartılarak dağın özellikleri belirlenmeye çalışıldı. Özellikle 1914'te I. Dünya Savaşı'nın başlaması, Everest'in zirvesine tırmanmak gibi özel bir araştırmayı doğal olarak erteledi.
Yiyecek, içecek, barınacak çadır, kıyafetler ve her an ihtiyacınız olacak ekipmanların yanı sıra, fevkalade koordinasyon ve planlama gerekliydi. Anlık olarak durumunuzu sizi izleyen ekibe bildirmeliydiniz. Aynı zamanda günlük hava durumlarını da bilmek zorundaydınız. 1920'lerde bu imkanlara erişim olmadığından, Everest'e tırmanmak tam manasıyla ölümü dansa kaldırmak demekti.
1921'deki bu keşif maceraları oldukça kısa sürdü. Bir yıl sonra oksijen tüpleriyle birlikte yaptıkları ikinci denemede zirveye oldukça yaklaştılarsa da yine geri dönmek zorunda kaldılar. Zira bir çığ felaketi sonucu yanlarındaki 8 kişi hayatını kaybetmişti.
Everest oracıkta duruyordu fakat zirveye ulaşmak göründüğü kadar kolay değildi. Mallory 3. kez tırmanışı deneyecekti. Artık tecrübeliydi ve bu yarışı kazanmak istiyordu. Arkadaşı Andrew Irvine ile birlikte 8 Haziran 1924 günü son kamplarından ayrılarak zirveye doğru hareket ettiler.
1930'larda Andrew Irvine'a ait buz baltası 8 bin 440 metrede bulundu. Fakat ortada cesetlere ait bir şey yoktu.1975'te Çinli bir dağcı tırmanış sırasında cesetleri gördüğünü söyledi. 1991 yılında da bu iki dağcıya ait olduğu sanılan bir oksijen tüpü keşfedildi.
1999'da dağcı Conrad Anker tırmanış sırasında George Mallory'nin cesedini buldu. Anker o anı şöyle anlatıyor: ''Bembeyazdı, mermer gibi mat bir renkti. Yaklaştığımda bunun İngiliz dağcının cesedi olduğunu fark ettim. Dağın yamacında donmuştu. O anda belki de bu sırrı saklayıp tırmanmaya devam etmeliyim diye düşündüm. Ama bu doğru olmazdı.''
Mallory'nin yanında olan Andrew Irvine ise o günden beri bulunamadı. Dünyanın en yüksek dağına tırmanışın öncüsü olan bu iki dağcının başına gelenler ve zirveyi ulaşıp ulaşmadıkları sorusu ise bugün hala meraklıların zihnindedir.
Benim bildğim dağın adı everest değil. En yüksek noktanın adı everest. Everest in ait olduğu dağ zinciri ise himalaylar. Yanlış mıyım?
Biz tırmanırken ölsek dakikasında bulurlar anasını satayım. Şiirsel ve edebi hiç bir yanı kalmaz. O yüzden böyle bir şeye yeltenmiyorum.
çıktınızda başınız göğe mi erdi dicem göğe çok yakın ermişte olabilir yav