Cennetin Anahtarı Nerede?

İnsanların cennetin anahtarını arama yolculuğu binlerce yıla dek dayanıyor. Hatta bu amaç doğrultusunda bazen çeşitli topluluklar, fraksiyonlar haritalar veya çeşitli vesika ve tapular sattılar. Ya da ‘’Gelin sizleri cennete götüreceğiz.’’ tarzında bazı vaatlerle birçok yolculuklar ya da çeşitli eylemlerde bulundular. 

Peki gerçekten cennetin anahtarı nerede?

Cennet kelimesi ‘yeşil alan' demek. Sizin yeşil bölgeniz; yeşil enerji merkeziniz ve çakranız... Yani kalp gözünüzün, kalbinizin bulunduğu alan.

Siz burada ne zaman huzurlu, sakin olursunuz ve kalbiniz açılmış bir ‘Lotus’ gibi olursa, işte asıl o zaman en müthiş şekliyle dünyada bir cennet ortamı ve hâli yaşıyor olursunuz.

Bazı toplumlarda, dünyada ne kadar zorluk yaşanırsa, beden ötesinde de cenneti o kadar hak edecekleri inancı mevcut. Hint fakirlerinin anlattığı gibi ‘’Bu dünyada çok eziyet çekersen öteki tarafta çok güzel şeyler yaşarsın.’’ söylemi doğru değil. Daha doğrusu biraz çarpıtılmış.

Oysaki, yukarısı aşağıya ve aşağısı da yukarıya yansır. Yani, siz yeryüzünde nasıl bir hayat yaşıyorsanız, ‘cennet’ dediğimiz yerde de burada yaşadığınız hâlin yansıması olacaktır. 

Asıl olarak; kalbinizin, yüreğinizin huzurda olmasından bahsediyorum. Yani, cenneti bu dünyada yaşamaktan. Çok eğleniyormuş, çok mutluymuş gibi görünen insanların birçoğunun gönülleri kapalı olduğundan oralarda cennet huzuru değil, cehennem sıkışıklığı yaşanmaktadır.

Peki şimdi, bugüne kadarki hayatınıza bir bakın. Gerçekten hayatını cennet edenlerden misiniz yoksa cehennemin içerisinde; kendini suçlayarak, yargılayarak, kendine kızıp birilerinden şikâyet ederek öfkeyle, kızgınlıkla olumsuz birçok duygunun kendini ele geçirdiği bir ateşin içinde misiniz?

İşte bu kendi ellerinizle oluşturduğunuz, yarattığınız bir cehennemdi. Tıpkı Kur'an'da örneklenen “Cehenneme gelirken yeryüzünden odunlarını kendin getirirsin.” ibaresinde olduğu gibi. Yani buradan götüreceğiniz odunlar; işte bu dünyadaki öfkeleriniz, kızgınlıklarınız, korkularınız, endişeleriniz ve aşırı tutunup, bağımlı olup bırakamadıklarınız.

Demek ki dünya ile doğru bir bağlantı kuramadığınızda, hayatı tanıyamadığınızda ve burada aslında Yaradan ile iş birliği yapamadığınızda olan şey; içinde timus bezinin de bulunduğu göğüs kafesinizin tamamen kapatılması ve bunun, olanlara itiraz ve isyan etmenizle sizi belli bir hâle getirmesidir.

İşte tam burada cennetin anahtarı devreye giriyor.

O da tüm bu yaratımların, yaratılmış olanın O’ndan ötürü kabulü, sevilmesi ve onaylanmasıdır. Yani olan her şeyin aslında müthiş bir matematikle var edildiğini görebilecek bir şuur keskinliğine sahip olduğun oranda olanı kabule geçebilmendir. 

Ve kabulünün gücü anahtarının gücüdür. Yani siz olanı ne kadar iyi okuyabiliyor ve o matematiğin içerisindeki sırları, sihirleri ve mucizeleri ne kadar görebiliyorsanız o kadar şevklenip o denli coşuyorsunuz. Nitekim, coştuğunuz oranda da yüreğiniz o denli açılıyor; ki o açılan yer de, kapanan yer de cennetin kapısıdır. Onun için belki onu bugüne kadar hep dışarıda aradınız.

Bir gün Hz. Muhammed'e cennet ve cehennem nerede diye soruyorlar. O da soruya bir soruyla cevap veriyor: “Gece ile gündüz nerede?”

İşte gece ile gündüz neredeyse, sen neredeysen senin cennet ve cehennemin de orada olacak.

Öyle ise, hayatınızı cennet eyleyebilmek için önce bugüne kadar yaşadıklarınızı ve hayatın kendisini, evreni doğru bir şekilde okuyun. Bir karıncanın hayatının muhteşemliğine bakın, bir yaprağın içindeki detaya bakın. Uzayın, kâinatın büyüklüğüne ve sizin bu yeryüzü içerisinde belki bir kum tanesi kadar bile olmayan varlığınıza ve bir o kadar da yüceliğinize bakın. Tüm bu güzellikleri okudukça, Yaradan'ın o mükemmel matematiğini ve müthiş mucizelerini görüp fark edecek ve bu fark edişle beraber de müthiş hayretler yaşayacaksınız. Hayranlıkla, 'Bu ne kadar hoş bir duygu.' diyeceksiniz.

Varoluşta bir nokta kadarken bu kadar değerli ve önemli, ama yukarıdan bakıldığında da bir zerre olduğunuzu ne kadar fark edebiliyor ve bu zerreden bakarken de kâinatın merkezi olduğunuzu ne kadar görebiliyorsanız, işte göğsünüz de o kadar çok açılacak.

O, temizlene temizlene açılıp çıkacak içeriden ve daha da coşacak. Yeni anahtarlarla yepyeni kapılar açacak. Çünkü, cennetin de içten içe doğru 7 kapısı var ve onlar da sizin yine kendinizde sakladığınız ‘kendilerinizsiniz’.

O hâlde gelin, kendinden kendine giden bu yol içerisinde kendimizle buluşarak özümüze, aşka, davet edildiğimiz yere akalım. Ve akışın içerisinde ‘akan’ olalım.

Sevgilerimle.

Instagram

Twitter

YouTube

Facebook

Web

Bu makalede öne sürülen fikir ve yaklaşımlar tamamıyla yazarlarının özgün düşünceleridir ve Onedio'nun editöryal politikasını yansıtmayabilir. ©Onedio

Popüler İçerikler

Ayliz Duman Çok Sade Kaldı: Miss Universe 2024'te Gelmiş Geçmiş En Çarpıcı Ulusal Kostümler Giyildi!
Montella Görevini Bırakırsa A Milli Takım'ın Başına Kim Geçmeli?
Askerlerine Cinsel Saldırıda Bulunan Komutana 38 Yıl 70 Ay Hapis Cezası Verildi
YORUMLAR

Yeni ilahımız rte

16.05.2023

Cenneti buldukta anahtarı kaldı amk

SEN DE YORUMUNU PAYLAŞ