Cenk Yüksel Yazio: Biz Sanatçıyız...Ülkenin Her Daim Üvey Evladı! Senin Forsun Bize Sökmez Eyyy Covid!

Açıkcası ne yazacağımı ya da şu an için topyekûn çektiğimiz hangi derdi yazacağımı inanın bilemiyorum. 

Öyle ki; 

Kambur kambur üstüne sözünü iliklerimize kadar  hissettiğimiz bir şey bu yaşadıklarımız. Herkes perişan bir halde ve  çaresizlikle,  açlıkla burun buruna. Bir yandan sosyal medyada, dünyada bu denli önemli bir değişim yokmuş gibi halen eski yaşantılarını sürdüren ablalar, ağabeyler kıyafet ve mekan değişimi konusunda birbirleriyle yarışıyorlar.

Bir yandan siyasetçiler, oylarını aldıkları halkın düştükleri bu duruma çare bulmaları gerekirken, birbirlerine hakaretâmiz konuşmalar sergileyip, sen haksızsın, ben haklıyım telaşında. Bir yandan, zamanında önünde kuyruk beklediğimiz ama şu an kapısına dönerci tezgahı açan o lüks restoranlar. Bir yandan artık üretim yapacak parası da olmadığı için duruma teslim olup kapanan o canım dükkanlar.

Bir yandan 'Eba’mı?  Zoom mu? Meet mi?' diye ders dinlemeye çalışan ama ne olduğuna dair bir fikri olamayan hatta işin ciddiyetini kavrayamayacak yaşta günahsız yavrular ve bir yanda da her yaşanan kriz durumunda günah keçisi olarak bellenen ve sanatın salt bir eğlence amacıymış gibi ‘’olsa da olur olmasa da olur ‘’ bakış açısıyla engellenmesi durumunda, darbeyi yiyen biz sanatçılar.

Ahir zamanda herkes kendi derdine düşecek ve kaostan kimse kimseyi düşünmeden kendi canını kurtarmaya bakacakmış. Öyle der dini kaynaklar.

Bu da sanırım insanın bencilliğinin ve dünyanın makûs talihine sebep olan o nihai sonun neden olduğunun en açık göstergesi. Çünkü bencillik bizim en çok savaş verdiğimiz bir olgu bu dünyada… Covid’den bile daha tehlikeli. Mesela, hiç düşündünüz mü o sizi güldüren, düşündüren, ağlatan, hüzünlendiren, bilgilendiren ve aydınlatan insanların, yani sanatçıların şu süreç içerisinde ne yiyip ne içtiklerini? Kiralarını nasıl ödediklerini? Evlatlarını nasıl okuttuklarını, faturalarını nasıl ödediklerini? 

Çoğunuzun hayır dediğini duyar gibiyim. Evet bizim zaten herhangi bir kriz durumunda engellenip, ertelenip, üvey evlat muamelesi görmeye alışık olan bir bünyemiz var mesleğimizden mütevellit. Bunu zaten senelerdir tecrübe ediyorduk ama bu son yaşananlar da malumun ilanı oldu.

Elbette ülkece yas tuttuğumuz zamanlarda işi gücü bırakalım ve hep birlikte yas tutalım çünkü bu vatan hepimizin ve aşığıyız tek bir metrekaresinin dahi ama bu yası gerçekten de hep beraber tutalım o zaman. Tiyatro, Bale, Müzik yasaklanıyorken, futbol da , basketbol da, mitingler de, seminerler de, konferanslar da yasaklansın. Hatta o gün siyasetçiler milli yasımız olduğu için çıkıp televizyonlara birbirlerini suçlamasınlar. Yan yana gelsinler, el ele tutuşsunlar ve her ne kadar iktidar ve muhalefete dayalı bir siyaseti sistem söz konusu olsa dahi o gün zor zamanlarda birlik olduğumuza ikna etsinler bizi.

Ama biliyorum ki bunlar görmek hayal.

Şu unutulmamalı, şarkı söylenmesi, oyun oynanması, dans edilmesi, resim çizilmesi, heykel yapılması, kitap yazılması birileri için çok elzem olmayabilir ama bu işi profesyonel manada yapan insanlar için bu işi icra etmek elzemdir. O kimseler bu iş için senelerce dirsek çürütmüştür ve en acı tarafı da başka bir iş yapmayı bilmemektedirler. Çünkü işleri sanat yapmaktır. Dolayısıyla, herhangi bir kriz durumunda eğer bir şeylerin sağlık açısından engellenmesi söz konusu olacaksa, bu sağlık harici ‘her alana sirayet eden bir durum olmak zorundadır. Ulaşım, konaklama, yiyecek içecek sektörü, ekonomi, ibadet ve benzer her türlü konu en az sanat kadar insanları bir araya getiren ve risk teşkil eden unsurlardır.  

Şayet gerçek manada sorun, sanat kurumlarına ve sanat icra eden insanları ekonomik ve sosyal hayattan tecrit etmekle çözülüyorsa o zaman yönetim kudretini elinde bulunduranlar bu ülkenin evladı olan sanatçıların bu süreç içerisinde nasıl geçimlerini sağlayacağını da düşünmek zorundadırlar. Üst mevkiilerden tanıdığı var diye açık hava konseri yapıp, zaten cukkasını doldurmuş olan sanatçılara ödenek sağlamaktansa, onlara ödenmesi ön görülen para kaynağı bir fon oluşturup, profesyonel manada sanat icra ettiğini kanıtlayabilen herkese eşit dağıtılmalıdır.

Eee biz orkestralara da destek olmak için bu konserleri yapıyoruz şeklinde verilen beyanatlar ancak bu kişilerin kendilerini kandırmalarından ibarettir ve Türkiye’de özellikle müzik icra eden insanlar, cebi dolu birkaç sanatçının arkasında çalan orkestra elemanlarından ibaret değildir.

Telefonda çaresizlikten intiharı dahi düşünen bir çok sanatçı dostumun Allah korusun ki böyle bir yolu seçmeleri durumunda vebal bu fonları babasının parasıymış gibi kullanan prodüktörlerden, organizatörlerden tutun da buna vesile olan herkese aittir! 

Biraz vicdan, biraz empati ve biraz da  hasret kaldığımız ve hep eksik olan sempati lütfen!!! 

Instagram

Twitter

LinkedIn

Facebook

Popüler İçerikler

Fernando Muslera, Jose Mourinho'yu Hedef Aldı: "İstemiyorsa Gidebilir"
Mehmet Şimşek Meclis’te Sunum Yaptı: “Ülkemizde Vergi Yükü Yüksek Değil”
18 Yaşındaki Şampiyon Balerin Eylül Sıla Ilgaz, Aile Evindeki Odasında Ölü Bulundu
YORUMLAR
04.12.2020

Her kelimesine kadar cok dogru bir yazi.. keske her sanatci sizin gibi dobra ve durust olabilse ve konusabilse...

05.12.2020

👏👏👏

SEN DE YORUMUNU PAYLAŞ