Açıkcası ne yazacağımı ya da şu an için topyekûn çektiğimiz hangi derdi yazacağımı inanın bilemiyorum.
Öyle ki;
Kambur kambur üstüne sözünü iliklerimize kadar hissettiğimiz bir şey bu yaşadıklarımız. Herkes perişan bir halde ve çaresizlikle, açlıkla burun buruna. Bir yandan sosyal medyada, dünyada bu denli önemli bir değişim yokmuş gibi halen eski yaşantılarını sürdüren ablalar, ağabeyler kıyafet ve mekan değişimi konusunda birbirleriyle yarışıyorlar.
Bir yandan siyasetçiler, oylarını aldıkları halkın düştükleri bu duruma çare bulmaları gerekirken, birbirlerine hakaretâmiz konuşmalar sergileyip, sen haksızsın, ben haklıyım telaşında. Bir yandan, zamanında önünde kuyruk beklediğimiz ama şu an kapısına dönerci tezgahı açan o lüks restoranlar. Bir yandan artık üretim yapacak parası da olmadığı için duruma teslim olup kapanan o canım dükkanlar.
Bir yandan 'Eba’mı? Zoom mu? Meet mi?' diye ders dinlemeye çalışan ama ne olduğuna dair bir fikri olamayan hatta işin ciddiyetini kavrayamayacak yaşta günahsız yavrular ve bir yanda da her yaşanan kriz durumunda günah keçisi olarak bellenen ve sanatın salt bir eğlence amacıymış gibi ‘’olsa da olur olmasa da olur ‘’ bakış açısıyla engellenmesi durumunda, darbeyi yiyen biz sanatçılar.
Her kelimesine kadar cok dogru bir yazi.. keske her sanatci sizin gibi dobra ve durust olabilse ve konusabilse...
👏👏👏