Şehit Cenazelerine ‘Ayrımcılık’ Meclis Gündeminde

CHP İstanbul Milletvekili ve Genel Başkan Yardımcısı Sezgin Tanrıkulu, asker ve devlet erkanının cemevlerindeki asker cenazelerine katılmama uygulamasının gerekçelerini Başbakan Davutoğlu’na sordu. Ayrıca Cumhuriyet yazarı Ayşe Yıldırım da konuyu bugünkü köşesine taşıdı.

Tüm itirazlara rağmen devlet erkanının cemevlerindeki asker cenazelerine katılmamaya devam ettiğini belirten Tanrıkulu, bu durumun ayrımcılık, inanç özgürlüğüne engelleme, insan haklarına aykırılıkla ilişkisini sordu ve devlet erkanının katılmadığı cemevlerindeki asker cenazelerinden örnekler verdi:

  • 24 Ağustos’ta Hakkari’de hayatını kaybeden Astsubay Kenan Ceylan 25 Ağustos’ta iki ayrı cenaze töreniyle uğurlandı. İlk tören, inançlarına uygun olarak Cemevinde yapıldı ama Askeri ve Mülki Erkan Cemevindeki törene katılmadı. Daha sonra Kaymakamlığın önünde “resmi tören” düzenlendi.

  • Barış Aybek, 11 Ağustos’ta Şırnak’ta hayatını kaybetti. Malatyalı bir Alevi ailenin çocuğuydu. Cenazesi “Devlet Erkanı katılacağı için” camiden kaldırıldı.

  • Özkan Ateş, 2012’de Foça’da hayatını kaybetti. Ailesi cenazesinin Cemevinden kaldırılmasını istemdi. İstanbul Haramidere Cemevinde cenaze töreni yapıldı ama “Devlet cenazesi camide olur” denilmesi sebebiyle cenaze Ataköy Camii’ne götürüldü.

Davutoğlu’na 9 soru

Sezgin Tanrıkulu

Tanrıkulu, Davutoğlu’na şu dokuz soruyu yönlendirdi:

İnsan haklarına aykırı değil mi?

  • Bu durum Alevi vatandaşlarımıza karşı ayrımcı bir uygulama değil mi?

  • Şehit ailelerinin şehitlerinin cenaze törenlerini Cemevlerinde yapmak istemeleri inanç özgürlüğü değil mi?

  • Cemevlerindeki şehit cenazelerine devletin katılmama uygulaması Alevilerin yurttaş varlığını inkar etmek değil mi? Ayrıca bu durum İnsan Haklarına aykırı değil mi?

Gerekçe ne?

  • AİHM ve Yargıtayın Cemevlerini ibadethane olarak tanıyan kararlarına rağmen Cemevlerinde şehit cenazeleri için resmi protokol uygulanmamasının sebebi ne? 

  • Alevi Derneklerinin Genelkurmay’a, “Alevi şehitlerimizin Cenazesini Cemevinden kaldırmak istiyoruz” diye başvuru yaptıkları ve gelen yanıtın, “Bu bir Devlet sorunu. Devlet resmi olarak kabul etmeli ki biz de resmi töreni Cemevinde yapalım” olduğu iddiası doğru mu?

  • 2002-2015 yılları arasında Genelkurmay’a, Alevi Şehitlerin cenazelerinin Cemevinden kaldırılması ile ilgili Türkiye genelinde toplam kaç başvuru yapıldı? Bu başvuruların kaçına yanıt verildi?

İnanç özgürlüğü ihlali değil mi?

  • Askeri yetkililerin Şehit Aleviyse ailesine “Camide resmi tören düzenleyeceğiz, onayınızı istiyoruz” dediği ve aile kabul etmezse Cemevinden sonra Kaymakamlık, Valilik önü ya da meydanda resmi tören yapılması ve cemevinde ısrar edilirse askerlerin katılmadığı bir törenle şehit cenazesinin kaldırılması Türkiye’de inanç özgürlüğü ihlalinin açık bir göstergesi değil mi?

  • Norveç Helsinki Komitesi’nin İnanç Özgürlüğü Girişimi olarak Türkiye’de Temmuz 2013-Haziran 2014 tarihleri arasında düşünce, din veya inanç özgürlüğü hakkı ile ilgili olarak yaşanan gelişmeleri uluslararası insan hakları hukukunu temel alarak değerlendirdikleri raporda, “Devletin eğitim alanındaki rolü, din veya inanç özgürlüğü hakkı ölçütlerinin gerektirdiği niteliklere sahip değildir. Farklı inanç gruplarının mezarlık ve defin talepleri, yer tahsisi ve defin işlemleriyle ilgili yönetmeliklerde karşılık bulmamaktadır” ifadelerine yer verildi. Devletin eğitim alanındaki rolü, din veya inanç özgürlüğü hakkı ölçütlerinin gerektirdiği niteliklere sahip olması hususunda AKP Hükümeti 2002-2015 yılları arasında herhangi bir çalışma yürüttü mü? Yürütmüşse, bu çalışmalar neler?

  • Farklı inanç gruplarının mezarlık ve defin talepleri, yer tahsisi ve defin işlemleriyle ilgili yönetmeliklerde değişiklik yapılacak mı?

‘Genelkurmay'ın yolu cemevinden geçmiyor’

Şehit Kenan Ceylan için düzenlenen tören

Cumhuriyet yazarı Ayşe Yıldırım, konuyu bugünkü (27 Ağustos 2015) köşe yazısına taşıdı.

Yıldırım'ın 'Genelkurmay'ın yolu cemevinden geçmiyor' başlıklı yazısının bir bölümü şöyle:

'Kenan Ceylan, üç gün önce Hakkâri Şemdinli’de şehit oldu. Tokatlı Alevi çocuğuydu. Önceki gün iki ayrı cenaze töreniyle uğurlandı. İlki inançlarına uygun olarak cemevinde yapıldı. Ama askeri ve mülki erkân cemevine gelemezdi. Onun için daha sonra kaymakamlığın önünde “resmi tören” düzenlendi. 

Bu ilk değildi. 

Barış Aybek, 11 Ağustos’ta Şırnak’ta şehit oldu. Malatyalı bir Alevi ailenin oğluydu. Cenazesi “devlet erkânı katılacağı için” apar topar camiden kaldırıldı. 

Özkan Ateşli, 2012’de Foça’da PKK’nin bombalı saldırısında hayatını kaybetti. Aleviydi, ailesi cenazesinin cemevinden kaldırılmasını istedi. İstanbul Haramidere Cemevi’nde cenaze töreni yapıldı. Ama asker, “Devlet cenazesi camide olur”diyerek cenazeyi kaçırırcasına Ataköy Camii’ne götürdü. 

“Bu ülkede şehit olabilirsin ama Alevi olarak gömülemezsin” dedirten o kadar çok şehit cenazesi olayı yaşandı ki bunlar bizim duyduğumuz birkaç örnek. Devlet seni Alevi olarak askere alır, savaştırır. Öldükten sonra ise bedenine el koyar ve kendi inancına göre gömer. 

Meclis’te anlatacaklar

Alevi Bektaşi Federasyonu Genel Başkanı Baki Düzgün’e göre bu Alevilere en büyük hakaret, yurttaş olarak varlığını inkâr etmek. Düzgün’den öğreniyoruz ki Alevi dernekleri yıllardır Genelkurmay’a “Alevi şehitlerimizin cenazesini cemevinden kaldırmak istiyoruz” diye başvuruyor. Aldıkları yanıt ise “Bu bir devlet sorunu. Devlet resmi olarak kabul etmeli ki biz de resmi töreni cemevinde yapalım” oluyor. Federasyon, Alevilere yönelik tehditler, provokasyonlar ve şehit cenazelerinde yaşanan ayrımcılık konusunda bugün Meclis’te basın toplantısı düzenleyecek. Toplantıya Davutoğlu’nun bakanlık teklifini kabul eden HDP’li Müslüm Doğan’ın da katılması bekleniyordu. Doğan katılırsa daha kabine kurulmadan ilk çatışma yaşanmış olacak.'

Yazının tamamı için buraya tıklayın.

Genelkurmay'dan açıklama geldi

Genelkurmay Başkanlığı Basın ve Halkla İlişkiler Daire Başkanı Tuğgeneral Ertuğrulgazi Özkürkçü, şehit Astsubay Üstçavuş Kenan Ceylan için cemevinde düzenlenen törene askeri erkanın katılmadığı yönündeki haberlerin gerçek dışı olduğunu söyledi.

Tuğgeneral Özkürkçü, AA muhabirinin konuya ilişkin sorusu üzerine, bugün bir gazetede yer alan 'Şehide mezhep ayıbı' başlıklı haberde, Şehit Piyade Astsubay Üstçavuş Kenan Ceylan için Tokat'ın Zile ilçesindeki cemevinde yapılan törene askeri erkanın katılmadığı iddiasında bulunulduğunu hatırlattı.

Özkürkçü, eski Genelkurmay Başkanı Orgeneral Necdet Özel ve defaten Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hulusi Akar'ın da devir teslim töreni konuşmasında, 'Anayasamızın 2'nci maddesinde belirtilen 'Laik Devlet' anlayışına ve 24'üncü maddesinde belirtilen din ve vicdan hürriyetine her zaman sadık kalan Türk Silahlı Kuvvetleri'nin, hiçbir etnik köken ve mezhebe dayanmayan yapısı ile ülkemize hizmet etmekte ve bunu milli ordu olmanın vazgeçilmez bir ögesi olarak görmektedir' ifadesini vurguladığını hatırlattı.

'TSK olarak bizler hiçbir evladımızı Türk, Çerkez, Boşnak, Kürt, Alevi, Sünni, gayri Müslim olarak görmeyiz, görülmesine de asla müsamaha etmeyiz. Hepsi Mehmetçiktir ve gözümüzde gönlümüzde değerleri birdir' diyen Özkürkçü, şunları kaydetti:

'Bu yönde TSK'da sakat bir anlayış, yaklaşım ve talimat da olamaz. Şehit olan Türk Silahlı Kuvvetleri mensuplarının cenaze törenleri, dini inanışları ne olursa olsun, kendi talep ettikleri yerlerde, ilgili Yönerge

esaslarına göre yapılmaktadır. Şehidimiz Piyade Astsubay Üstçavuş Kenan Ceylan için ilk tören askeri erkanın katılımı ile saat 11.30'da cemevinde, ikinci tören ise 12.45'te Hükümet Konağı önünde yapılmıştır. Haberde yer alan askeri erkanın cemevindeki törene katılmadığı ifadesi yakışıksız ve gerçek dışıdır.'

Kaynak: Bianet, Cumhuriyet ve AA

Popüler İçerikler

Türkiye'de 9.05'te Hayat Durdu! Atatürk'e Saygı Duruşu!
Fenerbahçe Asbaşkanı Acun Ilıcalı'dan Zehir Zemberek Sözler: ''Teraziden Kaçan Bir Takım Görüyoruz''
Kızılcık Şerbeti'nde Giray'ı Canlandıran Kaan Taşaner Dizide Rol Almaktan Duyduğu Pişmanlığı İtiraf Etti