Cumhuriyet'ten Can Dündar'ın sorularını yanıtlayan 17 Aralık savcılarından Celal Kara, 17 ve 25 Aralık dosyalarının ‘Asrın yolsuzluğu’ damgasını yediğini belirterek; “Bu algıyı değiştirebilmenin tek yolu bu iddiayı ortaya atmaktı. Somut delil ortaya konmadan atılan bu iddialar dedikodudan ibarettir. Gerçek devlet adamı dedikoduyla değil, somut delille konuşur” dedi.
17 Aralık operasyonu savcılarından Celal Kara'nın açıklamalarının yer aldığı yazı dizisi devam ediyor. İşte yeni bölüm:
17 Aralık’tan 40 gün sonra soruşturma dosyası Celal Kara’dan alındı. Kara: Tamam olan kısımla davayı açacaktım
‘Savcım, dosya sizden alındı’
- 17 Aralık’tan 40 gün sonra soruşturma dosyası sizden alındı. Bunu bekliyor muydunuz?
CELAL KARA - Bunu tahmin ediyordum, ama “Kamuoyunun bu kadar üzerinde durduğu bir dosyayı savcısından alacak kadar hukuksuzluk yapamazlar” diye düşünüyordum.
Başsavcı Turan Çolakkadı’nın öyle bir niyeti yoktu. Vekillerinden de sonuna kadar gidebileceğim izlenimi alıyordum. 700 sayfalık iddianamede son rötuşları yapıyordum; operasyon günü ele geçen belgeleri ekliyordum. 1 haftaya ihtiyacım vardı. Eksiklere rağmen tamam olan kısımla açacaktım davayı... Ama Başsavcı’yı değiştireceklerini duyunca, “Eyvah” dedim. Sonunda yeni gelen Başsavcı (Hadi Salihoğlu) bir iş bölümü değişikliği görüntüsü altında dosyayı bizden aldı.
- Nasıl aldınız haberi?
KARA - Pazartesi geldik. Başsavcı vekili Orhan Kapıcı odasına davet etti. Gittim, karşı koltukta Ekrem Aydıner oturuyor. Biraz endişeli vaziyette...
Kapıcı, “Savcım dosyalar sizden alındı. Ama Ekrem Bey dosyaları bilmiyor. Siz yardım etseniz” dedi.
“Tamam edeyim de” dedim, “ben 10 gün sonra iddianameyi teslim edecektim. Benden niye aldınız ki o zaman dosyayı?..”
Gülümsedi; “Başsavcımın takdiri böyle tecelli etmiş” dedi.
Nasıl tecelli ettiği belli:
Önce “Soruşturmalar kapsamlı” diye dosyaları hiç bilmeyen iki savcıyı ekle, sonra baştan beri bilen iki savcıyı görevden al ve üç dosyayı birden hiç bilmeyen o savcıya ver.
Bunda mantık var mı?
Ve her nasılsa o savcı, hiç bilmediği o dosyaları jet hızıyla okuyup takipsizlik kararları verdi.
- Nereye gönderdiler sizi?
KARA - İnfaz Bürosu’ndaki en küçük, en berbat odaya… 29 Ocak 2014 Çarşamba’ydı o gün… Raporluydum. Adliyeye uğradım. Yine Kapıcı aradı. Kâtipler dosyanın devrini tamamlayamamışlardı. Ben de ayrılmadan, “Yazılmış bilirkişi raporlarını artık UYAP’a yükleyin” demiştim. Muhtemelen, merkezden hâlâ UYAP’a yükleme yapıldığını görmüşler, “Savcı bey hâlâ dosyayı devretmedi mi” paniğiyle beni arıyorlar.
Gittiğimde el konan evraka ait kutular odamdan taşınıyordu. O akşam da sayım ve devir işlemi tamamlandı.