Münevver Karabulut'un katili Cem Garipoğlu hakkında en çok şaibe olan ve ölümü araştırılan kişilerden. 10 yıl sonra Cem Garipoğlu'nun mezarının açılması da Garipoğlu'nun cezaevindeki intiharının kamuoyu ve Karabulut ailesi tarafından inandırıcı bulunmamasının sonucu. Peki tüm bu kaçırıldı söylemleri bir 'trolleme' ile mi ortaya çıktı?
Türkiye'de sosyoekonomik olarak güçlü kişilere geçilen imtiyazları hatırlatarak Garipoğlu'nun kaçırılmış olma ve mezarında başkasının naaşının bulunma ihtimalini dile getirdi.
Savcılığın reddine, gelen raporlara rağmen Karabulut ailesi işin peşini bırakmadı ve Adalet Bakanlığı'na başvurarak mezarın açılmasına karar verdi. Epözdemir'in basına yaptığı açıklamaya göre kamuoyu da Garipoğlu'nun ölmediğine ve kaçtığına inanıyor.
Trollerin organize bir şekilde yaydığı haberler, bakanlıklardan anaakım medyaya kadar yayılıyor. Yayılan habere ne kadar üst düzeyden yalanlama veya tepki gelirse bu haberi yayan trollü kendi camiası içinde daha muteber hale getiriyordu.
ŞFY'nin trolleme stili ortaya sadece bir iddia atmak değil, aynı zamanda iddiaların içinde zaman, mekan, kişi gibi kavramların geçmesi ve iddianın bir bağlama oturtulmasıydı. Bu tip detaylar odak noktasını iddianın doğruluğundan çok ufak detaylara itiyordu.
Rezan Epözdemir'in de belirttiği gibi bunun nedeni halkın yıllardır bu tip örneklerle sık sık karşılaşması.
Ezel'den de bildiğimiz üzere kusursuz bir kaçış için boş mezarlık olmaması gerekiyordu. Doğum tarihi, mahkumiyet tarihi belli olan bir gariban bu iş için gayet kullanılabilirdi. İddialar mantıklı gelmeye başladı.
sonuç şu çoğu kişi hukuka inanmıyor
öldüyse de ölmediyse de huzur bulmayacak
Olan kıza oldu o şahıs intihar etmediğini çoğu kişi bilir