“Cehalet Mutluluk Mu?” Sorusunun Bilimsel Yanıtı

İşte yüzyıllardır tartışılan o sorunun cevabı! Evet, cehalet bazen mutluluktur.

 

Bilimsel makaleler arasında oradan oraya savrulurken karşıma çıkan ve epey ilgimi çeken makalelerden derlemeler sunuyorum bu yazıda. Cehalet üzerine yazılmış felsefi, sosyolojik, psikolojik ve kültürel odaklı binlerce bilimsel çalışma bulunuyor. Bilimsel yaklaşım gereği elbette farklı bakış açılarıyla konu ele alınıyor.

Cehaletin faydalı fonksiyonlarının olabileceğini savunan görüşler de bu bakış açıları içerisinde yer alıyor. Bir sosyal bilimci olarak, mutluluk getirmeyecekse de bilgiyi, idraki ve hakikati tercih ettiğimi baştan söylemeliyim. Öte yandan konunun toplumsal boyutunda işin rengi biraz değişiyor. Siyasetten rekabete, uzmanlıktan kıskançlığa birçok toplumsal meselede cehaletten nasıl yararlanılabileceği konusundaki argümanları okudukça, ister istemez zihnimizde başka birçok meselenin perde arkası aydınlanıyor. Yazının sonunda fikrimin değişip değişmeyeceğini merak ediyorum. Peki sizce cehalet mutluluk mudur?

Cehalet nedir?

“Cehalet” kelimesinin İngilizce karşılığı genel olarak “ignorance” kelimesiyle ifade edilir. Latince kökenine bakıldığında, “in” olumsuzluk ve “gnarus” bilgili, tanışık kelimelerinden türemiştir. Kelimenin kökeni “cahil olmak” ifadesinin “bilgiye sahip olmamak” anlamına geldiğini düşündürür. Cehaletin bilgi eksikliğine eşdeğer olduğu, filozoflar arasında da yaygın şekilde kabul edilir. Ancak cehalet gerçekten bilgi eksikliğine eşdeğer midir? Başka bir deyişle, cehalet ve bilgi birbirinin tamamlayıcısı mıdır? gibi sorular bilim ve felsefe alanlarında tartışılmaya devam ediyor. Reddeden cehalet, şarta bağlı olarak reddeden cehalet, kanıtsal cehalet, derin cehalet gibi çeşitli türlere ayıran görüşler olduğu gibi, bağlama göre sınıflandırmalar da yapılır.

Örneğin cehaletin kapsamı kişinin kim olduğuna bağlı olarak değişir. Bir dışişleri bakanı, uluslararası suçlar hakkında önemli konuları bilmediğinde cahil sayılabilir, ancak aynı bilgiye sahip olmayan bir biyoloji öğretmeni aynı şekilde değerlendirilmez. Bir dersi yeni almaya başlayan öğrenci bu koşulda henüz cahilken, tüm dersleri tamamladığında cahil olarak değerlendirilmeyebilir. Yani duruma ve kişilere bağlı olarak cehaletin tanımının değişebileceğini görüyoruz. Kimi araştırmacılar kişinin inanç ve görüşlerine bağlı olarak da cehalet tanımının değişebileceğini savunur.*

Cehalet ve bilgi üzerine modern yaklaşımların temel argümanı şöyledir:**

- Cehalet, genellikle toplumsal istikrarın ve ilerlemenin doğal düşmanı olarak görülür.

- Bilginin artışının doğrudan insanlığa fayda sağladığına dair yaygın bir inanç bulunur.

- Bu nedenle eğitim, bilginin aktarılmasının bir yolu olarak, genellikle toplumsal sorunlara evrensel bir çözüm olarak değerlendirilir.

Son 50 yılın sosyolojik literatürü, genellikle rasyonaliteye yani akla ve bilimsel bilgiye vurgu yapar. Ancak, bu rasyonalist yaklaşım bazı zorluklar ve karşıt argümanlarla karşılaşmıştır. Kimi araştırmacılar, toplumsal davranışlarda rasyonel olmayan yönelimlerin önemini vurgulamıştır. Bu araştırmacılar, bazı durumlarda tüm eylemlerin ya da tutumların rasyonaliteye dayanmadığını, ancak yine de toplumun işleyişi için hayati olduklarını savunur. Rasyonalist önyargıya yönelik eleştiri, insan davranışının tamamen mantık veya bilgiyle yönetilmediğini hatırlatır. Bu perspektife göre, ritüeller, duygular ve akılcı olmayan değerler, toplumsal yapıların şekillenmesinde kritik roller oynar. İnsan davranışının derinlerdeki, bazen akılcı olmayan temellerinin anlaşılması, etkili sosyal müdahaleler geliştirmek için eşit derecede önemli görülür.

Toplumsal yapılarda bilgiye erişme olanakları herkes için eşit değildir. Bu noktada cehaletin en belirgin işlevlerinden biri, sosyal farklılıkları korumadaki rolüdür.

1. Cehalet ve uzmanlık

Uzmanlık gerektiren hizmetlerin tüketicisinin bilgi eksikliği, uzmanların ayrıcalıklı konumunu korumasına yardımcı olur. Örneğin, tıbbi veya hukuki danışmanlık gibi özel hizmetlerin tüketicisinin cehaleti, uzmanların ayrıcalıklı konumunu sürdürmelerini destekler. Uzmanın bilgiye sahip olduğu, tüketicinin ise bilgiye sahip olmadığı bu ilişkide cehalet, hem gizliliği hem de uzmanlığı korur. Uzmanların sahip olduğu ayrıcalıklı statü, yalnızca tüketicilerin cehaletine bağlı değildir, ancak bu cehalet statünün korunmasında bir etkendir. Sürekli maruz kalma yoluyla tüketici, uzmanların sunduğu bazı hizmetlerin gerekliliğini sorgulamaya başlar. Örneğin, sıradan soğuk algınlıkları, hafif ateşler ve küçük yaralanmalar gibi durumların tedavisinde uzmanlara başvurma ihtiyacı azalabilir. Uzmanlar, bu tür 'aşınmalara' karşı kendilerini korumak için çeşitli yöntemler geliştirirler. Örneğin: Özel ve anlaşılması zor bir ifade dilinin kullanılması, çözüm için gereklilik arz etmeyen ancak karmaşık görünen araç ve tekniklerin kullanılması.

2. Cehaletin bilgi ve güç dağılımındaki rolü

Bilginin yaş ve cinsiyete göre kimlerin elinde olduğu, toplumlarda güç yapılarının korunmasını düzenler.

Okuryazarlık olmayan toplumlarda;

- Bilgi ve beceriler genellikle yaşlıların tekelinde toplanır ve bu, onların güçlerini pekiştirir.

- Cinsiyetler arası bilgi ve beceri farklılıkları, kadınlara güç kaynakları sağlar ve bilgiye erişimleri üzerinde erkeklerin kontrol sağlamasına karşı dengeleyici işlev görür.

- Yaşa dayalı bilgi farklılıkları nedeniyle geleneksel yaptırımlar güçlenir ve bu türlü toplumlarda istikrar sağlar.

Batı toplumlarında;

- Aile dışı bilgi ve beceri kaynaklarına erişimin artması, ebeveyn kontrolünde ve cinsiyetler arası güç farkında azalmaya yol açmıştır.

- Gençler, ebeveynlerinden bağımsız olarak beceri öğrenebildiklerinde ve kadınlar ekonomik bağımsızlık kazandıklarında, bilgi beceriler üzerindeki geleneksel erkek ve ebeveyn tekelinin gücü azalır.

- Ancak, bilgiye ve beceriye erişim sınırsız değildir; devlet tarafından uygulanan sansür gibi mekanizmalar güç yapılarını korumak için erişimi sınırlar.

3. Kıskançlığın önlenmesinde cehaletin işlevi

Fotoğraf: TMA

Cehalet, sosyal ilişkileri düzenleyerek eşitsizlikler nedeniyle ortaya çıkabilecek kıskançlık ve iç çekişmeleri önleyebilir.

Formel organizasyonlarda;

- Maaşların gizli tutulması, haksızlık algısını önlemek için yaygın bir uygulamadır.

- Bu gizlilik, özel anlaşmalar veya performans ölçütlerindeki sübjektif farklılıklar nedeniyle çatışmaları engelleyebilir.

Sosyal ortamlar ve ailede;

- Yemek davetleri veya diğer sosyal etkinliklere kimlerin davet edileceği genellikle gizli tutulur, çünkü dahil etme veya dışlama kriterleri açık olmadığında çatışma doğabilir.

- Ailede, küçük çocukların büyük kardeşlerin ayrıcalıklarından haberdar edilmemesi, yaş farklarının neden olduğu çatışmaları önlemek için bir strateji olarak kullanılabilir. 

4. Gizlilik ve güvenlikte cehaletin işlevi

Cehalet, yalnızca bir bilgi eksikliği olarak değil, sosyal yapının düzenlenmesi ve korunmasında stratejik bir araç olarak da işlev görür. Yaşa, cinsiyete, sosyal statüye veya güvenlik ihtiyaçlarına dayalı bilgi farkları, güç dengelerinin sürdürülmesi, sosyal çatışmaların önlenmesi ve bireysel veya kolektif güvenliğin korunmasında temel bir unsur olarak görülür.

Ulusal güvenlikte;

- Bilginin düşmanların eline geçmesini önlemek, ulusal güvenlik stratejilerinin temel ilkelerinden biridir.

- Askeri veya kolluk kuvvetlerinin operasyonlarının başarısı için önemlidir.

Bireysel güvenlikte;

- Bireylerin geçmişteki deneyimleri veya kişisel özellikleri, mevcut statüleriyle doğrudan ilişkili olmasa da, olumsuz bir şekilde değerlendirilirse sosyal güvenliklerini tehlikeye atabilir.

- Kişisel bilgilerin gizli tutulması, bireylerin sosyal statüsünü ve ilişkilerini korumasına yardımcı olur.

Cehaletin, geleneksel değerlerin ve normatif yapıların korunmasında stratejik bir araç olarak işlev görebilir. Alternatiflerin bilinmemesi, normatif sapmaların gizlenmesi, bireylerin grup çıkarlarına yönlendirilmesi ve sosyal düzenin istikrarının sürdürülmesinde cehaletin işlevselliği tartışılan bir konudur.

Cehaletin normatif yapıların korunmasındaki işlevi şöyle örneklendirilebilir; eğer toplumda sapkınlıkların yaygın olduğu bilinirse, bu bilgi bastırılmış sapkınlık eğilimlerinin açığa çıkmasına neden olabilir. Normatif sistem, ihlallerden çok ihlallerin bilinmesinden zarar görebilir. Sapkınlıkların bilinir hale gelmesi, toplumda normlara olan güveni sarsabilir.

6. Rekabet ve stereotiplerin korunmasında cehaletin işlevi

Sosyal gruplar, bireysel eğilimlerin önlenmesi yoluyla grup bağlılığını sürdürmek için belirli bir düzeyde cehalete ihtiyaç duyar. Aynı zamanda rekabetçi sistemlerde cehalet, hem eşitlik hem de sistemin sürdürülebilirliği açısından önemli bir işleve sahiptir.

- Serbest ekonomiye dayalı sistemde, tüm katılımcıların bilgiye eşit eriştiği varsayılır. Ancak bilgiye erişimdeki farklılıklar, eşitsizlik yaratır ve rekabetin özgür ve adil olmasını engeller.

Rekabetin sürdürülebilmesi için, rakiplerin birbirlerinin stratejilerini veya kararlarını tam olarak bilmemesi gerekir. Aksi takdirde aşırı güç birleşmeleri, rekabeti yok edebilir. Olası sonuçlar öngörüldüğünde rekabetin gereksiz hale gelmesi gibi durumlar ortaya çıkabilir.

- Stereotiplerin (kalıpların) korunması

Sosyal davranışlar, belli kalıp ve şablonlar üzerinden yürütülür. Bu şablonlar kişilerin özelliklerinin ve motivasyonlarının yanlış veya eksik anlaşılması, diğer bir ifadeyle tam bilinmemesi üzerinden şekillenir. Resmi yapılarda; roller dar ve kesin bir şekilde tanımlanır, bu da bireylerin ilgili olmayan kişisel özelliklerine dair cehaleti teşvik eder. Gayri resmi gruplarda ise; daha geniş bir kişisel bilgi ve etkileşim vurgusu vardır ve şablonların etkisini azaltır. Yakın ilişkilerde cehalet şöyle işlev görebilir; en yakın arkadaşlar bile birbirlerinin bazı alışkanlıkları ve düşüncelerinden habersizdir ve bu genellikle ilişkiyi olumlu etkiler.

Bürokratik yapılarda cehaletin korunması, bu yapıların işlevselliği açısından özel bir öneme sahiptir. Bürokrasi, bireylerin rollerinin dar ve kesin bir şekilde tanımlanmasına dayanır. Bu bir anlamda, “ilgili olmayan” kişisel özelliklere dair cehaletin teşvik edilmesidir. Böylelikle bireyler arasında gereksiz çatışmalar önlenir ve organizasyonun işleyişi düzenlenir. Örneğin, askeri hizmetlerde 'üniformaya selam verilir, kişiye değil' ilkesi, kişisel çatışmalara rağmen iş birliğini sürdürmeyi sağlar. Bürokratik yapılarda kişiler, rollerine uygun stereotipler doğrultusunda hareket etmeye teşvik edilir.

- Kaygı ve çalışma motivasyonu:- Rekabetçi sistemlerde, kişilerin mevcut durumları veya gelecekteki olasılıkları hakkındaki cehaleti, kaygı yaratmak ve performans düzeyini artırmak için kullanılır. Ancak, kaygı uzun süre devam ettiğinde motivasyon azalabilir. Aşırı kaygı, bireylerde kişisel sorunlara yol açarak verimliliği azaltabilir ve organizasyonun etkinliğini bozabilir.- Bürokratik organizasyonlarda, kurallar genellikle öngörülebilirlik sağlasa da, alt düzeylerdeki çalışanlar için bu kurallar durumu belirsiz hale getirilebilir. Dolayısıyla, çalışanların sürekli belirsizlik içinde performans göstermesini teşvik edeceği ve çalışma motivasyonunu artıracağı varsayılır.

7. Yeni deneyimler, eğlence, tesadüf ilkesi ve cehalet

- Cehalet, yeni deneyimlerin cazibesini artıran bir faktördür. Belirsizlik, örneğin bahis oyunları gibi deneyimlerin çekiciliğini büyük ölçüde artırır, çünkü sonuçların öngörülemezliği heyecan yaratır.- Şans oyunları ve beceriye dayalı oyunlar, performans farklarını eşitleyebilen ya da dengeleyebilen belirsizlik sayesinde popüler hale gelir.

- İşteki görevlerin monotonluğu ve öngörülebilirliği, eğlence faaliyetlerinde cehaletin rolünü daha önemli kılar. İş ve boş zaman arasındaki keskin ayrım, bireylerin belirsizlik içeren etkinliklere yönelmesine neden olabilir.

Sonuç olarak;

- Bilgi ve cehalet, iki karşıt uç olarak görülebilir. Bir konu hakkında bilinenlerin artışı, bilinmeyenlerin azalmasıyla doğrudan ilişkilidir.

- Toplumlarda çoğunluk nüfus genellikle teorik olarak bilinebilecek olanın tamamından çok daha azına erişebilir.

- Bir kişi veya grup, bir sorunun çözümüne yönelik ihtiyaç hissettiğinde, cehalet sosyal değişimin dinamik bir faktörü olarak işlev görebilir.

- Cehaletin tanınması, bilgi edinmenin ön koşulu olarak görülebilir ve bu durumun kendisi bile bir bilgi kazancıdır.

- Cehalet, yalnızca pasif veya işlevsiz bir durum olarak değil, aynı zamanda sosyal yapıların ve ilişkilerin işleyişinde aktif ve fayda sağlayan bir unsur olarak değerlendirilebilir.

- Cehalet, sosyal yapıların işleyişine katkıda bulunarak, belirli bağlamlarda düzenin ve istikrarın korunmasına olanak tanır.

- Sosyal yaşamın sürekli sorun yaratma potansiyeli vardır. Cehalet, sosyal dinamiklerde karmaşık ve çok yönlü bir role sahiptir. Ancak, cehaletin tanınması ve ele alınışı, çözüm yaklaşımlarının etkinliği ve sonuçları üzerinde önemli bir etkiye sahiptir.

- Hem cehalet hem de bilgi, toplumsal yaşamın ayrılmaz bir parçasıdır ve birbirleriyle etkileşim içinde sürekli bir dönüşüm yaratır.

- Cehalet, sosyal değişimde, rekabetçi sistemlerde ve grup dinamiklerinde yalnızca bir engel değil, aynı zamanda bir katalizör ve yapı taşlarından biridir. Bu, cehaletin karmaşık ve çok yönlü bir sosyal dinamik olduğunu gösterir. Cehaleti aktif ve işlevsel bir unsur olarak tanıyan bir analiz, sosyal ilişkilerin karmaşıklığını daha derinlemesine anlamamıza olanak sağlar. Böylelikle toplumsal yapılar ve süreçler üzerindeki cehalet-bilgi etkileşimini daha bütünsel bir çerçevede ele alabiliriz.

Yazının sonunda tüm bilimsel argümanlardan yola çıkarak, “Neden cahil kalmamalıyız?” sorusunun yanıtını da alıyor gibiyiz.

Yararlanılan Kaynaklar 

*Peels, R. (2010). What is ignorance?. Philosophia, 38(1), 57-67.

**Moore, W. E., & Tumin, M. M. (1949). Some social functions of ignorance. American sociological review, 14(6), 787-795.

X

Bu makalede öne sürülen fikir ve yaklaşımlar tamamıyla yazarlarının özgün düşünceleridir ve Onedio'nun editöryal politikasını yansıtmayabilir. ©Onedio

Popüler İçerikler

Teğmen Ebru Eroğlu İle İlgili Skandal Karar: Küfür ve Taciz İfade Özgürlüğü Sayıldı
ATM’lerde 200 TL Krizi: Fatih Altaylı’dan 5 Bin Liralık Banknot Önerisi
TikTok Fenomenleri Çağla ve Cansu Arasında ‘Erkek’ Kavgası Çıktı: Cansu, Çağla’yı Silahla Vurdu