15 yıldır sahnelerin tozunu atan, son altı yılda dizi, sinema ve reklam projelerinde iz bırakan oyuncu, Cavit Özer ile buluştuk. Oyunculuğun yanı sıra klip ve tiyatro oyunları, senaryoları yazan, sinema ve diziye uyarlanabilir hikâyeler üreten sanatçımız, 2 Ocak'ta galası gerçekleşecek 'BAŞKAN' filmi ile 2024'e damgasını vuracak. İşte bu özel röportajda, sanatın farklı alanlarında başarıya ulaşan Cavit Özer keyifli bir sohbet gerçekleştirdik.
Öncelikle, bu tatlı röportaj için çok teşekkür ederim. İlk defa sahneye 2003 yılında çıkmıştım. O an yaşadığım heyecanla, yardımcı Ahmet’i canlandırmak bende aynı heyecanı yaşattı. Genelde dizi, sinema ve tiyatro oyunlarında hep heyecanlı olurum. İlk repliği atana kadar kalbim yerinden çıkacakmış gibi olur.
-Sizin için özel bir proje olan 'BAŞKAN' filminin galası 2 Ocak'ta yapılacak. Filminizin bu önemli galasına hazırlanırken neler hissediyorsunuz?
Yönetmenimiz Ulaş Bahadır ne zaman bir şeyler paylaşsa, kalbim yerinden çıkacakmış gibi hissediyorum ve diyorum ki: 'Hocam, yapmayın böyle şeyler valla, filmi izlemeden heyecandan öleceğim.'
Aslında karaktere hazırlanmak benim için çok kolaydı. Ulaş hocamızın tek bir kelimesi yetti. “Bu karakter 'yalaka' Cavit'cim, gerisini sana bırakıyorum.” dedi. Sonrasında efsane bir tip ortaya çıktı. Özellikle setteki diğer oyuncu arkadaşlarım ve abilerim hepsi bir sanat eseri. Çok eğlendik hem set içinde hem set dışında. Özellikle Diren abim ve Necip abim o kadar güzel yol açtılar ki oyunculuğumuzu göstermekte bize desteklerini hiç esirgemediler.
-Ovacık'ta geçen çekim sürecindeki aşırı mutluluğunuzu paylaştınız. Oranın atmosferi ve insanlarıyla ilgili deneyimlerinizi bizimle paylaşabilir misiniz?
Öncelikle Ovacık denilince çok sevindim. Çünkü daha önce gitmiştim ama gezme fırsatım olmamıştı. Başkan’dan dolayı doya doya gezdik. O kadar güzel bir havası var ki, sürekli mutlusun. Kısa bir süre bile uyusan uykunu almış ve dinlenmiş oluyorsun. Hele hele insanları o kadar iyiler ki sanki onlardan birisin, sana öyle davranıyorlar. Hala oradaki yerelde bulunan kişilerle arkadaşlığımız devam ediyor. Hepsine bir kez daha teşekkür ediyorum.
Hiçbir zaman beklentiyle hareket etmedim. Biz sonuçta iyi bir iş yaptık, emek verdik. Beklentiler insanı üzüyor. Ben üzülmekten yana değil, gülmekten yanayım. İzleyicilerimize mesajım ise gülmek için artık bir bahaneniz var. Buyursunlar, biz bahanemizi hazırladık.
Senaryo yazma yeteneğim yok aslında ama onun da eğitimini alıp kendimi geliştiriyorum. Çocuk tiyatrosu yazıyorum, klip senaryoları yazıyorum ama sinema ve dizi biraz zor. Hikâye üretme konusunda gayet iyiyim. Çünkü şu yaşıma kadar o kadar çok insan tanıdım ve gördüm ki, tek bir cümleden neler çıkaracağımı çok iyi biliyorum. Çok kitap okumak gerçekten faydalıymış, bir kez daha anladım. Elimde o kadar çok dizi ve sinemaya uyarlanabilecek hikâye var ki, bunlar televizyonda izlediğimiz dizilerin tarzında değil. Daha ileriye dönük ve gelişmiş hikâyeler. İnşallah bir gün o hikâyeler de hak ettiği yeri bulacak.
Zaten onun için yazıyorum ama belli de olmaz. Bu yönde Yılmaz Erdoğan gibi düşünüyorum. Yazıp oynamanın bence daha gerçekçi olduğuna inanıyorum. Sanki ben oynarsam daha iyi anlatırım gibi düşünüyorum.
-Peki, yazdığınız hikâyelerde gerçek yaşam öykülerine mi yoksa tamamen hayal ürünü senaryolara mı yöneliyorsunuz?
İşte kilit nokta burada. Ben gerçekle hayali birbirine karıştırıyorum. Yani Leyla ile Mecnun dizisi gibi. O beni daha çok besliyor. Bu bazen aksiyon, bazen de dram oluyor.
Başkan filmi sanırım bu sorunun tek cevabı olacak. Hayalimde hep bir komiser veya bir tim komutanını oynamak istemişimdir. Ufak ufak oynadım Akıncı ve Savaşçı dizilerinde ama tadı damağımda kaldı. Yeni sezon için gelecek teklifleri bakıp göreceğiz. Başkan filmimiz bazılarımız için dönüm noktası olacak. Hepimize hayırlı olsun. Öncelikle bu güzel röportaj için sizlere, onedio ekibine ve bana bu imkanı sağlayan 'Hadi başlıyoruz, gel.' diyen Ulaş hocama, bizi hiç yalnız bırakmayan sürekli güler yüzle karşılayıp ve uğurlayan yapımcılarımız Hale ve Lale Hanıma, 'Canım var mı bir isteğin, iyi misin?' deyip her gün arayan ablam Menajerim Banu Susur’a ve her koşulda desteğini esirgemeyen biricik eşim Sümeyra’ya binlerce kez teşekkür ederim. Hepiniz iyi ki varsınız.
Röportaj: Hande İpekgil
Bu makalede öne sürülen fikir ve yaklaşımlar tamamıyla yazarlarının özgün düşünceleridir ve Onedio'nun editöryal politikasını yansıtmayabilir. ©Onedio