Çarpıcı Sonuçlar: Konda Araştırma'dan "Toplumsal Cinsiyete Dayalı Şiddet: Algı ve Tutum Değişimleri" Raporu

Konda Araştırma, 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü kapsamında 'Toplumsal Cinsiyete Dayalı Şiddet: Algı ve Tutum Değişimleri Raporu'nu yayımladı. Raporun araştırma verileri, Borusan Holding için üretildi. Araştırmanın Türkiye’de toplumsal cinsiyet ve şiddete bakışa dair algı ve pratikleri ölçmek üzere tasarlandığı belirtiliyor.

Gelin, çarpıcı gerçekleri biraz daha yakından bakalım.

Konda Araştırma'dan Toplumsal Cinsiyete Dayalı Şiddet: Algı ve Tutum Değişimleri Raporu

25 Kasım, tüm dünyada Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele günüdür. Bundan tam 26 yıl önce ilan edilen bu gün, günümüzde ise gerek iş ve yaşam koşullarının zorlaşması, gerek ekonomik ve dijital şiddetin de hayatımıza girmesiyle daha çok önem arz ediyor.

Konda Araştırma, raporun araştırma verilerini Borusan Holding için

üretti ve araştırma sonuçlarında çarpıcı gerçekler gün yüzüne çıktı. Araştırma, Türkiye’de toplumsal cinsiyet ve şiddete bakışa dair algı ve pratikleri ölçmek üzere tasarlandı ve 28 ilde, 3-4 Ekim 2025 tarihlerinde gerçekleştirildi. 18 yaş ve üzeri nüfusu temsil eden 2452 kişi ile hanelerde yüz yüze görüşüldü.

Raporun 'yönetici özeti' kısmından göze çarpan ilk veriler şu şekilde;

  • Kadınların yüzde 57’si, erkeklerin ise yüzde 40’ı bugüne kadar “Kadınsan/Erkeksen şunu yapmalısın veya yapmamalısın” şeklinde baskı gördüğünü belirtmiştir. 

  • Çalışan kadınlarda “baskı gördüm” diyenlerin oranı yüzde 66’ya yükselmektedir.

  • Cinsiyeti nedeniyle ayrımcılığa uğradığını düşünen kadınların oranı, 2018 yılında yüzde 29’dan 2025 yılında yüzde 39’a, erkeklerde ise aynı dönemde yüzde 5’ten yüzde 16’ya yükselmiştir. 

  • Özellikle genç ve eğitimli kişilerin ayrımcılığa uğradıklarını söyleme oranları daha yüksektir.

  • Çalışan kadınların yarısı cinsiyetinden dolayı ayrımcılığa uğradığını ifade etmektedir.

  • Çalışan kadınların üçte biri (yüzde 31) iş yerinde cinsiyetinden ötürü ayrımcılığa maruz kaldığını söylemektedir.

Kadınların yüzde 26'sı hayatlarının bir döneminde fiziksel şiddete, yüzde 13'ü cinsel şiddete maruz kalıyor.

'Hayatınızın herhangi bir döneminde fiziksel şiddete maruz kaldınız mı?' sorusuna 'evet' cevabını veren kadınların yüzde 26. Bu oran, cinsel şiddette yüzde 13, ekonomik şiddette yüzde 10, ısrarlı takipte yüzde 17, dijital şiddette ise yüzde 14 olarak karşımıza çıkıyor. 

“Cinsiyetim yüzünden ayrımcılığa uğradım' diyen kadınların oranı ise yüzde 39 olarak karşımıza çıkıyor. Üstelik bu oranın 2018 yılında yüzde 29 olduğu belirtiliyor. 2018 yılında yine aynı soru yöneltildiği zaman, kadınların yüzde 29’u cinsiyeti yüzünden ayrımcılığa uğradığını söylüyordu, erkeklerde ise bu

oran yüzde 5 olarak karşımıza çıkıyordu. 2025’e gelindiğinde bu oran kadınlarda 29’dan 39’a, erkeklerde ise 5’ten 16’ya yükseldi. 

Gelelim 'yakın çevrede' şiddete.

Görüşülen tüm kişilerin yüzde 22’si çevrelerinde şiddete uğrayan ama konuşmayan, konuşamayan birileri olduğunu düşünüyor. Kadınlarda bu oran yüzde 28, erkeklerde ise yüzde 16 olarak ölçülüyor. Ayrıca, 'Kadınlar polis ya da jandarma gibi güvenlik güçlerine güvenmedikleri için uğradıkları şiddet

olaylarını ihbar etmek istemeyebilirler' yargısına katılımın aradan geçen 10 yılda 7 puan arttığı belirtiliyor. 

Rapor sonucunda aşağıdaki ifadelere yer veriliyor;

'Aradan geçen 10 yılda, kadınların kendilerine yönelik şiddeti güvenlik güçlerine güvenmedikleri için ihbar etmeyeceklerine dair algı yükselmiş'

Şiddet, sadece evlerimizde, sokaklarda değil. İş yerlerimizde, sosyal medyamızda, hatta banka hesaplarımızda.

Türkiye genelinde çalışanların yüzde 13’ü iş yerinde cinsiyetinden ötürü

ayrımcılığa uğradığını söylüyor. Ancak bu oran kadınlar ve erkekler arasında

çarpıcı biçimde farklılaşıyor. Çalışan kadınların yüzde 31’i, çalışan erkeklerinse yüzde 6’sı iş yerinde cinsiyetinden ötürü ayrımcılığa maruz kaldığını belirtiyor. 

Öte yandan 'flört şiddeti' masaya yatırıldığında, Türkiye genelinde katılımcıların yüzde 21’inin partnerinin kendisini sosyal çevresinden uzaklaştırmaya çalıştığını belirttiği görülüyor. Bu oran, ilişkilerdeki duygusal şiddet veya kontrol eğilimi açısından azımsanmayacak bir düzey. Basit bir hesapla Türkiye’deki tüm ilişkilerin en az yüzde 21’inde, en fazla da yüzde 42’sinde partnerlerden biri diğerine flört şiddeti uyguluyor.

Konda Araştırma'nın raporunu incelemek isterseniz, tıklayabilirsiniz: Toplumsal Cinsiyete Dayalı Şiddet: Algı ve Tutum Değişimleri Raporu

İlginizi Çekebilir

TÜİK İlk Kez Yayımladı: Kadınlara Yönelik Şiddet Raporunun Çarpıcı Sonuçları
25 Kasım Ne Günü, Ne Oldu? 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü Tarihi!
İçeriğin Devamı İçin Tıklayın

Popüler İçerikler

Güllü'nün Kardeşi Raşit İlk Kez Konuştu: Tuğberk ve Tuğyan'la Ne Konuştu?
Cem Küçük İletişim Başkanlığı'ndan İstifa Eden Furkan Torlak'a Yüklendi
İspanya, Türkiye'den 35 Bin Euro Vereceği İşçi Talebinde Bulundu
YORUMLAR
25.11.2025

Şu içeriğin altında güçlü kadınlar okumak isterdim. Onları okuyup anlamaya çalışan, empati yapan erkekler görmek isterdim. Bu hepimizin yarası. Nesilden nesile aktarılan, ailede sözlü ve/veya fiziksel şiddete şahit olan çocuklarımızda açılan yaralarla sonu gelmeyen bir kısır döngü. Kendinden fiziken güçsüz birine vurmak acizliktir, eksikliktir. Bundan vicdanen rahatsızlık duymamak, üstelik övünmek aşağılıklıktır. Parayı, pulu, kaşı, gözü boşverin. Merhamet sahibi insanları sevin… Oldu ki bir hayduta gönül düştü, kapıyı çekip çıkacak güçte olmalıyız. O yüzden sevmez bu tipine sktuğum yobazlar okuyan, düşünen, parasını kazanan kızları. Sonda bir sinir geldi. Saygılar.

26.11.2025

çok haklısın, kapıyı çekip çıkacak güç o kısır döngüyü kıracak tek anahtar ..yobazların en büyük korkusu da zaten gidebilen ve boyun eğmeyen o güçlü kadınlar. o yüzden sevmezler, çünkü köle arayana birey ağır gelir.. kalemine, yüreğine sağlık. merhameti bir lütuf değil, karakterin temeli sayanlara selam olsun

SEN DE YORUMUNU PAYLAŞ