'Hayatınızın herhangi bir döneminde fiziksel şiddete maruz kaldınız mı?' sorusuna 'evet' cevabını veren kadınların yüzde 26. Bu oran, cinsel şiddette yüzde 13, ekonomik şiddette yüzde 10, ısrarlı takipte yüzde 17, dijital şiddette ise yüzde 14 olarak karşımıza çıkıyor.
“Cinsiyetim yüzünden ayrımcılığa uğradım' diyen kadınların oranı ise yüzde 39 olarak karşımıza çıkıyor. Üstelik bu oranın 2018 yılında yüzde 29 olduğu belirtiliyor. 2018 yılında yine aynı soru yöneltildiği zaman, kadınların yüzde 29’u cinsiyeti yüzünden ayrımcılığa uğradığını söylüyordu, erkeklerde ise bu
oran yüzde 5 olarak karşımıza çıkıyordu. 2025’e gelindiğinde bu oran kadınlarda 29’dan 39’a, erkeklerde ise 5’ten 16’ya yükseldi.
Gelelim 'yakın çevrede' şiddete.
Görüşülen tüm kişilerin yüzde 22’si çevrelerinde şiddete uğrayan ama konuşmayan, konuşamayan birileri olduğunu düşünüyor. Kadınlarda bu oran yüzde 28, erkeklerde ise yüzde 16 olarak ölçülüyor. Ayrıca, 'Kadınlar polis ya da jandarma gibi güvenlik güçlerine güvenmedikleri için uğradıkları şiddet
olaylarını ihbar etmek istemeyebilirler' yargısına katılımın aradan geçen 10 yılda 7 puan arttığı belirtiliyor.
Rapor sonucunda aşağıdaki ifadelere yer veriliyor;
'Aradan geçen 10 yılda, kadınların kendilerine yönelik şiddeti güvenlik güçlerine güvenmedikleri için ihbar etmeyeceklerine dair algı yükselmiş'
Şu içeriğin altında güçlü kadınlar okumak isterdim. Onları okuyup anlamaya çalışan, empati yapan erkekler görmek isterdim. Bu hepimizin yarası. Nesilden nesile aktarılan, ailede sözlü ve/veya fiziksel şiddete şahit olan çocuklarımızda açılan yaralarla sonu gelmeyen bir kısır döngü. Kendinden fiziken güçsüz birine vurmak acizliktir, eksikliktir. Bundan vicdanen rahatsızlık duymamak, üstelik övünmek aşağılıklıktır. Parayı, pulu, kaşı, gözü boşverin. Merhamet sahibi insanları sevin… Oldu ki bir hayduta gönül düştü, kapıyı çekip çıkacak güçte olmalıyız. O yüzden sevmez bu tipine sktuğum yobazlar okuyan, düşünen, parasını kazanan kızları. Sonda bir sinir geldi. Saygılar.