“Çocuklarımızın veya torunlarımızın zamanındaki bir Amerika’yı düşünüyorum; Birleşik Devletler’in hizmet ve bilgi ekonomisi olduğu; neredeyse tüm imalat endüstrilerinin diğer ülkelere kaydığı; kaydedilen teknolojik gelişmelerin sadece çok az insanın ellerinde olduğu, kamu yararını temsil eden kişilerin meseleleri anlamadığı, insanların kendi gündemlerini belirleme veya bilgili bir şekilde yetki sahibi olanları sorgulama yeteneklerini kaybettiği, gerçekten uzaklaşıp sonrasında ilginç bir şekilde burçlarımıza danıştığımız, eleştirel yeteneklerimizin azaldığı, iyi hissettiren şeyler ile gerçek olan şeyler arasında ayrım yapamadığımız, neredeyse farkına varmadan, batıl inançlara ve karanlığa düştüğümüz…”
Bugünlerde çok severek okuduğum kitap.Şöyle bir bölümünü paylaşayım, insan her kelimesini paylaşmak istiyor gerçi de "Karmaşa ve yanıltmacanın engin denizinde doğruyu bulmak, gözü açıklık, sabırlı çalışma ve cesaret gerektirir. Ama bu zorlu düşünce alışkanlıklarını edinmek için uğraşmayı istemezsek, gerçekten ciddi sorunlarla karşılaştığımızda çözüm üretmeyi de bekleyemeyiz, zamanla salına salına dolaşan, bir sonraki şarlatanın yemini yutmaya hazır bir budalalar ulusu, bir budalalar dünyası haline geliriz.Dünya'ya yeni inmiş ve çocuklarımıza televizyon, radyo, sinema, gazete, dergi, çizgi roman ve kitap yoluyla neler sunduğumuzu araştırmaya girişmiş bir uzaylı, onlara cinayet, tecavüz, acımasızlık, batıl inanış, budalalık ve tüketim öğretme kararı aldığımızı düşünecektir. Doğrusu bu çabayı gerçekten gösteriyor, büyük ölçüde de başarılı oluyoruz. Çocuklara bilimsel düşünce ve umut aşılamaya çalışsaydık nasıl bir toplum olurduk? "
inanmak istemiyorum,BİLMEK İSTİYORUM
kavga fotoğrafı ülkemizin yaşadığı manidar olayları hatırlattı