Çapkın Tanrı Zeus'un Bile Gönlünü Eritip Aşklarına Hayran Bıraktıran Efsane Çift: Bergamalı Philemon ile Baukis

Bergama'ya özgü bir efsane olan Philemon ile Baukis'in hikâyesini duymuş muydunuz?

Anlatacağımız bu efsane tam olarak bir aşk hikâyesi sayılmaz ancak sonuç kısmındaki tema, aşk ve sadakate vurgu yapmakta...

Bir zamanlar Bergama denilen kır şehrinde her görenin ağzını açık bırakan iki ağaç büyümekteydi. Bunlardan biri ıhlamur diğeri ise meşe ağacıydı, ancak ikisi de tek bir kökten büyüyorlardı. Bu garip ağacın tıpkı kendisi gibi garip bir öyküsü vardı.

Tanrı Zeus, zaman zaman Olympos Dağı’nda oturmaktan sıkılıp görkemli sarayından ayrılarak garip maceralara atılır. Çıktığı bu yolculuklar sırasında da ona Hermes eşlik eder.

Soluğu ölümlülerin yanında alan ikili, bu gezilerden birinde Phrygia’ya gidip oradaki insanların misafirperverliklerini görmek isterler. İki fakir göçebe kılığına girip kapı kapı dolaşmaya başlayan Zeus ve Hermes, gittikleri her kapıdan kovulurlar.

Göçebelerin ve yardıma muhtaç yoksulların koruyucusu Zeus, karşılaştığı bu duruma çok sinirlenir. Yardım istedikleri herkes onları reddedince ne Zeus ne de Hermes öfkesini kontrol etme ihtiyacı hissetmez.

Burada yaşayan halkın iyi bir cezaya ihtiyacı olduğuna karar verirler. Ancak bu cezayı vermeden önce çalacakları tek bir kapı daha kalmıştır. İlginçtir ki, bu kez o kapı misafirperverlikle ardına kadar açılır…

Geldikleri bu ev derme çatma bir yapıdır, hatta ev öyle küçüktür ki iki tanrının içeri girebilmek için kafalarını eğmeleri gerekir.

Ancak ev küçük olsa bile evin sahiplerinin kocaman kalbi bu küçüklüğün önemsiz görünmesini sağlar. Ellerinde ne var ne yoksa onlarla paylaşan bu iki ihtiyarın adı Baukis ve Philemon’dur.

Yoksulluk içindeki Philemon ile Baukis, misafirlerini ellerinden geldiğince iyi ağırlamaya çalışır. Rahat etsinler diye oturdukları sedirin altına saman dolu torbalar koyar, ayaklarını sıcak su ile yıkayıp kurular ve ellerindeki bütün yiyeceklerle tanrılar için bir masa donatırlar.

İki tanrı keyifle karınlarını doyurmuş ve bu ihtiyarların davranışlarından çok memnun kalmışlardır. Sundukları sirke tadında şarap bile Zeus’un hikmetiyle azalmayıp artar. Philemon ile Baukis bunun tanrının işi olduğunu fark eder ve sahip oldukları tek kazı da kesip önlerine sunmak ister ancak kazı yakalamayı beceremeyip yorgunluktan bitap düşerler. Zeus ve Hermes, yaşlıların bu haline acıyıp esas yüzlerini çıkarırlar ortaya.

Kasabada yaşayan herkesi cezalandıracağını ancak onlara dokunmayacağını söyler, Zeus. Bu sözlerin ardından bütün kasabalıları sel alır götürür, geride taş üstünde taş kalmaz.

Yalnızca Philemon ile Baukis’in oturduğu o küçük ev, mermer sütunlu, altın saçaklı bir tapınağa dönüşmüştür. Zeus yaşlı çifte bir dilek hakkı verir, onlar da yaşamda ve ölümde bir arada olmayı ve yaşadıkları müddetçe tapınağın bekçisi olarak görev yapmayı dilerler.

Bir gün tapınağın önünde otururlarken ayakları yavaş yavaş kök salmaya, bedenleri kabuk tutmaya başlar. Anlarlar ki artık ölüm yakındır…

İşte o zaman birbirlerine son kez aşklarını fısıldar Philemon ile Baukis, ardından birbiri içine girmiş iki ağaca dönüşürler. Baukis ıhlamura, Philemon ise meşeye dönüşmüştür.

Popüler İçerikler

Narin Güran'ın Babası Arif Güran İlk Mahkeme Sonrası Konuştu: "Kızımı Nevzat Bahtiyar Katletti"
Eski Bakan Işın Çelebi'den Fenerbahçe'ye Sert Yanıt: ''Devletin İmkanlarını Kullanıp ‘Yapı’ Diyemezsin''
Fernando Muslera, Jose Mourinho'yu Hedef Aldı: "İstemiyorsa Gidebilir"
YORUMLAR
03.08.2019

Mitolojinin Saldıray Abisi

03.08.2019

Bir sanat tarihçisi olarak her içeriğinde kullandığın mitlerin yanlış aktarılmasını görmekten artık gına geldi

03.08.2019

Gerçek hal, olayı ne mitin?

04.08.2019

gerçekten var mı bu ağaç bergama da?

SEN DE YORUMUNU PAYLAŞ