Karne günleri, mezuniyetler, bayramlar, özel günler hepsine çokça önem veriyoruz. Saatler hatta bazen günler süren hazırlıklar yapıyor, özenli kıyafetler giyiyor, eğlenceli kutlamalar planlıyoruz. En az bu günler kadar önemli olan bir zaman dilimi daha var. Okulun ilk günleri…
Okulun ilk günlerine yaptığınız yatırım, koca bir dönemin kaderini belirler. İlk günlerde oturtacağınız eğitim görüşünüz, sınıfça belirlenecek kurallar, uyulacak rutinler, çocukların öğretmenden öğretmenin de çocuklardan beklentileri konuşulmalı, anlaşılmalı ve tutarlı bir şekilde sınıf kültürü haline gelmelidir. Örneğin, güne sınıfça belirlenen özel bir selamlaşmayla başlamak, sabah sporu yapmak, birlikte keyifle dans etmek, her güne bir öğrencinin evde hazırlanıp geldiği bir fıkra ile başlamak ya da bir öğrencinin evde dilediği bir atasözünü araştırıp sınıfta açıklamasını yapması güzel rutinler olabilir.
Sınıfça herkesin fikrinin alınıp hemfikir olunan konularda kısa ve öz şekilde sınıf kuralları belirlemek güzel bir başlangıçtır. Kendi sınıfımda bu kuralları topluca belirledikten sonra her öğrencinin sınıf kurallarının yazılı olduğu kâğıdı imzalamasını isterim. O kâğıdı imzalayıp, onun sorumluluğunu almaları çok hoşlarına gider. Ben de imzalayıp aynı kuralları öğretmen olarak benim de kabul ettiğimi belirtirim. Kuralların yazılı olduğu kâğıdı da sınıfta herkesin görebileceği bir köşeye asarım. Bazı durumlarda kurallara uyulmazsa derse ara verip herkesin imzalayıp kabul ettiği kurallara dönüş yapar, hatırlar, üzerine konuşuruz. Hatta belirlenen bazı kuralları öğretmen olarak es geçtiğinizde çocuklardan fırça yiyebilirsiniz. Bu iyiye işarettir. Çünkü çocuklar kuralları benimsemiştir ve ayrım gözetmeksizin herkesin uygulaması gerektiğini bilir.
Ayrıca çocuklara yöneltilecek “Bu sene ne öğrenmek istersiniz? En çok neyi merak ediyorsunuz?” gibi sorular çocukları öğrenme ortamının içine dâhil eder. Bu cevaplar çocuklardan yazılı olarak da alınabilir. İster ders planlamasının içinde, ister ders başlangıcında, sonunda ya da arasında bu konulara değinip meraklar giderilebilir, daha fazla araştırılması için de çocuklar cesaretlendirilebilir. Böylece çocuğa kendi öğrenme sorumluluğunu vermeye de başlamış oluruz.
Dikkat Edilecek Bir Nokta: Okulun ilk günleri hemen derslere başlarsak hızlı ve doğru giriş yaptığımızı düşünebiliriz. Ancak bu başlangıçta zaman geçtikçe sıkıntılar çıkmaya başlar ve bu sıkıntılar artarak devam eder. Çünkü oturmuş bir sistem ve eğitim görüşü yoktur. Sıkıntılar karşısında nasıl hareket edileceği belli değildir. Sesler yükselmeye başlar, sessizlik sağlamak için öğretmen şekilden şekle girer ve dönem boyunca çocuğun peşinden koşup davranışlarını değiştirmeye çalışır. Tüm bu belirsizlikler birikince içinden çıkılmaz bir hal alır ve dönemi bitirmenin yolu gözlenir. Hatta bir sonraki dönem “sil baştan nasıl başlarım?”ın yolları aranır. Bu duruma düşmemek için okulun ilk günleri yadsınamaz bir öneme sahiptir.
Öğretmenler olarak okulun ilk günlerinde sistemimizi, eğitim görüşümüzü, kuralları ve rutinleri oturtmanın yanı sıra döneme yeni başlayan çocuklarla keyif alacakları oyunlar oynamalı, ağızlarını açık bırakacak deneyler yapmalı, eğlenecekleri etkinlikler tasarlamalı, pür dikkat dinleyecekleri hikâyeler anlatmalıyız. Böylece çocuklar okula merak duyarak ve heyecanla gelecek, yeni şeyler öğreneceğini fark edecek, fikirlerinin önemsendiğini bilecek, sürecin içerisinde kendilerini ait ve güvende hissedecekler. Bu durum da çocuklarda aidiyet duygusunu geliştirecek ve gerçek potansiyellerini ortaya çıkarmalarına destek olacaktır.
Bir eğitim-öğretim dönemimiz daha hayırlı olsun. Öğrencilerle birlikte öğrendiğimiz, sağlıcakla ve keyifle geçecek bir dönem olması dileğiyle.