Canan Kaftancıoğlu:
Çok doğru ve güzel bir soru, teşekkür ederim. Sorunun cevabını bir Cumhuriyet Halk Partili olarak yanıtlamadan önce genel bir bilgilendirmeyi, daha doğrusu, beni ikna eden bir bilgilendirmeyi sizinle paylaşmak isterim.
Gelişmiş demokratik ülkelerde seçmenler siyasi partilerin ideolojik pozisyonlarına önem vermeden o seçimde kendilerine vaat edilen ekonomik durumlara göre oy verme davranışlarını değiştirebiliyorlar. Mesela bütün Avrupa ülkelerinde bu durum böyle. Örneğin bir seçimde Avrupa’da demokrasinin olduğu bir ülkede vatandaş kendisine ekonomide daha iyi şeyler vaat eden Hristiyan Demokrat Parti’den bir sonraki seçimde Yeşiller ve Sol Partisi’ne oy verebiliyor.
Şimdi bizim ülkemizde toplum psikolojisini ve sosyolojisini incelediğimizde; zaman içindeki demokratikleşmenin bir sonucu olarak değişecektir. Türk toplumunda oy verme davranışı toplumun günlük ihtiyacı ya da siyasetin sorumlulukları ya da siyasetin ona vaat ettikleri üzerinden değil. Türk toplumu değerler üzerinden oy verme davranışını şekillendiriyor.
Şöyle düşünün; örneğin Cumhuriyet Halk Partili: kendimizden örnek vereyim; kendisini Cumhuriyet Halk Partili olarak tarif eden birisi yani AK Parti - hani tersten olumlu örnek vereyim - dünyanın en iyi ekonomik vaadini sunsa da - bu ülkeyi ekonomik olarak veya diğer konularda gerçekte çağ atlatacak bir süreci samimi bir biçimde ortaya koysa da Cumhuriyet Halk Partili biri ölsede AK Partili birisine oy vermiyor. Tam tersi diğer partilerde de oluyor.
Ana makro sebep Türk toplumunun değerler üzerinden oy verme davranışının şekillenmesi. Bunu bir kenara koyalım. Bu bir toplumsal gerçek.
Bu gerçekliğin içinde bir de Cumhuriyet Halk Partisi olarak bizim çok eksiğimiz olmuş. Ben bunu her yerde söylüyorum. Geçmişte bizler cumhuriyetin kurucusu devletin kurucusu bir parti olarak zaman içinde - o dönemdeki arkadaşlarımızı da ben eleştirmiyorum, belki o günkü siyasetin yapılma şeklinin sonucu öyleydi. Yorum yapamayacağım çünkü ben geçmişi konuşmayı çok sevmem. O kadar çok o devletin kurucu iradesi olmasının verdiği özgüvenle vatandaşla buluşmamış, vatandaşa kendisini anlatmamış, vatandaşa sadece ahkam kesmişiz biz. ‘Biz halk partisiyiz’ demişiz böyle parmak sallamışız geçtiğimiz yıllarda.
Öyle olunca vatandaşla Cumhuriyet Halk Partisi’nin arasında bir duygusal kopuş olmuş. Bunu alıp bir kenara koyalım. İkincisi biz vatandaşa gidip kendimizi anlatmıyorken, tembellik yapıyorken; gerçekçi olalım arkadaşlar. Eksiğimizi görelim ki tamamlayalım. Tembellik yapıp ‘Pasta az olsun bizim olsun, bende burada oh ne güzel’ deyip birbirimize propaganda yapıyor iken gidip birileri Cumhuriyet Halk Partisi’ni anlatmış. Ama sıkıntı olmadığı gibi anlatmış: ‘din düşmanı’ demiş anlatmış, ‘devlet düşmanı’ demiş anlatmış. Demişte demiş siyasette yalan aramadığınız kadar var. Vatandaşın zihninde haklı olarak yerleşmiş.
Burada vatandaşın hiç bir suçu yok. Bunu laf olsun diye söylemiyorum inanarak söylüyorum. Sen kendini gidip olduğu gibi anlatmazsan birileri gelir seni olmadığın gibi anlatır.
Burada bir hak teslimi yapmak durumundayım. Kemal Kılıçdaroğlu genel başkan oldu. Ondan sonra Cumhuriyet Halk Partisi aslında tam da olması gerektiği yere evrildi. Halkın partisi, her kesimin partisi, her kesin partisi…
Biz kendi kendimize propaganda yapan değil, vatandaşa konuşan da değil. Önce bir vatandaşı dinleyen, anlayan, hisseden. Vatandaşın her derdini çözemeyebiliriz ama seni anladım duygusunu veren bir anlayışla. İşte benim il başkanlığımla İstanbul’da bunu yapmaya çalıştık. Diğer yerlerde böyle yapılmaya çalışılıyor. Ve böyle böyle yapmaya çalıştık.
Bunun sonucunda ne gördük. Büyükşehirleri kazandık. Bakın bunların hiç biri tesadüf değil. Herkesin çok katkısı var ama söylediğimiz şeyin de büyük etkisi var.
Ve büyükşehirleri kazandıktan sonra yine aynı strateji ile birlikte Kılıçdaroğlu’nun başlattığı bizlerin yayıp genişletmeye çalıştığı strateji ile birlikte iktidar umudumuz ortaya doğdu. Cumhuriyet Halk Partisi’nin oyları o sıkıştığı banttan çıktı, yükseliyor. Ama toplumun oy verme davranışında ne zaman ki vatandaşın günlük ihtiyacına göre objektif partileri değerlendirmesi, o da zaman içinde demokrasi ile olur eğitim ile olur. Siz gençler bunu çok iyi yapıyorsunuz.
Bunu laf olsun diye söylemiyorum. Gençler daha objektif. İdeolojik bagajlarınız yok. Sırtınızda küfeleriniz yok. Sizin döneminizde mesela bunun çok daha kolaylaştırıcı olacağını göreceksiniz. Sebepleri bunlar.
okumadım da ermeni soykırımını niye destekliyormus onuda sordunuz mu
pontus canan
onedio terörist güzellemeye devam ediyor. Allah bu kadının ve bu kadın gibi düşünen herkesin belasını versin.