İnsanların da dünyaya geliş amacı; bu aşamalardan geçmek ve bunları bitirmektir. Dünya’ya geliş amacı okumak, evlenmek, zengin olmak, zevk yaşamak, çocuk yapmak, torunlarını sevmek ve gezip ölmek değildir.
Bazısı evlenmeli, bazısı evlenmemelidir. Bazısı çalışmalı bazısı çalışmamalıdır. Bazısı üretmeli bazısı üretilenin üstüne çalışmalıdır.
Sonuç olarak herkes için tek doğru yoktur...
Zaten Atatürk’ün astroloji haritasında rahu -yani kuzey düğüm- 5. evinde olduğu için ve bütün gezegenler ile birleştiği için Atatürk’ün adeta insanlığa hediyelerini vermek için geldiğini söyleyebiliriz.
Açıkçası bu konu üstüne sayfalar dolusu yazabilirim ama biraz da Atatürk’ün geleceğinden daha önceki köşe yazılarımda bahsettiğim gibi bahsetmek istiyorum.
İnsanlar vefat ettikten sonra da bu dünyaya bıraktıkları bilinç, enerji ya da kendilerinin isimlerinin etkisi astroloji haritalarına göre aynı şekilde yaşayan bir insanın astroloji haritasına bakıp geleceğe dair öngörü yapılabildiği gibi devam eder. Tabi bazı insanların astroloji haritasındaki gezegenleri kişi ölünce ölüyor, etkilerini kaybediyor ama çok az insanda tam tersine, öldükleri zaman canlanıyor ya da daha da güçleniyor.
Mesela bazı sanatçılar yaşarken yaptıkları sanat eserlerinin hiç değeri bilinmez ama onlar öldükten sonra çok değerlenir ya da kişi daha çok sevilir, ünlü olur gibi örneklendirebiliriz.
Bununla ilgili Hz. Mevlânâ hakkında bir şeyleri zaten söylememe gerek olmadığını düşünüyorum.
Bildiğiniz gibi Mevlânâ ve Mevlânâ’nın öğretileri, yaşamı ve kitapları ölümünden sonra gittikçe büyüdü, gelişti ve yıllarca New York’un çok satanlar listelerine girecek kadar, hatta kendi yaşadığı yerin ülkeler ve okyanuslar ötesinde yerlerde bile saygı duyulup sevildi. Birleşmiş Milletler Eğitim Bilim ve Kültür Kurumu (UNESCO), Kültür ve Turizm Bakanlığı'nın Mevlana'nın doğumunun 800'üncü yılı nedeniyle 2007'nin ‘Dünya Mevlana Yılı’ olması konusundaki önerisini kabul etti. UNESCO, Mevlana'nın 2007 yılında tüm üye ülkelerde anılması kararını aldı. Dünyanın her yerinde adı duyulduğu zaman insanların kalbinde sevgi ortaya çıkıyor.
Aynı şekilde Atatürk’ün haritasında öldükten sonra müthiş şekilde bir güçlenme oluyor. Bu güç ölümünün arkasında yıllar, yüz yıl hatta yüz yıllar geçtikçe daha da büyüyecek ve aynı Hz. Mevlânâ’da olduğu gibi aradan 800 yıl geçtiğinde bile bütün dünya ona hayranlık duyuyor olacak...
Zaten şu anda da bütün dünya, dünyanın liderleri, akademisyenleri ve dünyada gerçekten aklı başında bilinci yüksek insanlar Atatürk’ü çok seviyor. Bu sevgi ilerleyen dönemde o kadar yükselecek ki; artık aklı başında olan veya olmayan, bilinci yüksek veya düşük olan herkes Atatürk’e karşı bambaşka bir sevgi, saygı ve değer ile yaklaşacak.
Atatürk’ün astroloji haritasında ileriye yönelik inceleme yaptığımız zaman özellikle 2019 Kasım sonrası 2020 Eylül sonrası tam etkisini başlatır bir şekilde 2025 yılının sonuna kadar doruk noktasına çıkacak bir biçimde Atatürk’ün dünyadaki yükselişinin kendini göstereceğini söyleyebilirim.
Özellikle 2021 Mayıs ile 2022 Nisan arası ve sonrasında 2022 Nisan ile 2023 Nisan arası Atatürk ‘ün Türkiye ve Dünya’da yükselişini, Kemalizm gibi ondan sonra ortaya çıkan akımların çok büyük güç kazanacağını ve 2025 yılının sonuna kadar bütün dünyanın bunlarla ilgili seyredeceği çok büyük film, dizi, belgesel ve kitap gibi projelerin yapılacağını gösteriyor. Aynı anda bütün dünyanın Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ü konuştuğunu, tüm dünyada sosyal medya, internet, televizyon ve gazete manşetlerinde Atatürk’ün adını göreceksiniz. Aynı anda Türkiye daha önce de olduğu gibi tamamen onun istediği ve ideolojisini destekler bir biçimde ilerleyecek ve bu doğrultuda şekillenecek...
Atatürk’ün astroloji haritasının üstünden bakacak olursak 1999, 2000, 2001, 2002, 2003, 2004, 2005 döneminde kötü bir dönem olan sadesati yaşamış.
Şimdi 2023 Nisan ile 2025 Nisan arasında o yaşadığı kötü dönemden eser kalmayacak...
Bunun yanında bütün bunlar olduktan sonra 2032 yılı ile 2044 yılı arasında Atatürk’ün haritasında daha büyük bir güçlenme ve yükseliş oluyor. Özetle çok daha iyi bir döneme giriyor ve hem kendi ülkesi hem de yurtdışında gücü artıyor. Zaten Türkiye 2043 yılında Atatürk’ün Cumhuriyeti kurduğu zaman olan rahu dönemine, yani yapılanma ve gelişme dönemine giriyor. Arkasından 2061 ile 2077 yılları arasında Jüpiter dönemine, yani Türkiye’nin adeta altın çağı olan en iyi dönemine giriyor.
Eğer 77 yaşına kadar yaşarsam o döneme girdiğimizi görebilirim. 77 yaşımdan 93 yaşıma kadar yaşarsam da hayatımın son dönemlerini, ülkemin altın çağına denk gelecek olan dönemde, ülkemde keyifle yaşamak isterim.
Bu arada, 77 yaşımdan 93 yaşıma kadar dedim; çünkü Jüpiter dönemi 16 yıl sürüyor. J
Bütün bunların yanında son olarak çok önemli bir noktaya da parmak basmak istiyorum.
Atatürk’ün haritası ile Türkiye’nin haritasını birleştirdiğimiz zaman Türkiye’nin kariyer iş, fabrika, üretim, imalat v.s. gibi alanlarının büyüyüp geliştiğini, Atatürk’ün haritasının Türkiye’nin haritasını müthiş şekilde iyi etkilediğini söyleyebiliriz.
Bu yüzden zamanımıza uyarlayarak Atatürk’ün bilgeliği, öğretisi ve ışığı ile ilerlememiz ülkemizin en yüksek iyiliğine olacaktır.
Tabi bunu söylemişken Hz. Mevlânâ’yı da söylememek olmaz.
Hz. Mevlânâ’nın haritası ile Türkiye’nin haritasını birleştirince Türkiye’ye zenginlik veriyor. Daha fazla sevilme ve rahatlık veriyor. O yüzden mutlaka Hz. Mevlânâ’ya yönelik Türkiye’de daha büyük yatırımlar yapılmalı, Hz. Mevlânâ köyü ya da bütün dünyanın dört bir yanından insanların gelip kalabilecekleri Hz. Mevlânâ tesisleri olmalı...
Ulu Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk’e sonsuz sevgi ve saygılarımı sunuyorum.
Hz. Mevlana Muhammed Celaleddin Rumi’ye sonsuz sevgi ve saygılarımı sunuyorum.
Eğer zamanda yolculuk şansım olsa ilk olarak Atatürk ve Hz. Mevlana’ya gitmeyi, onları görüp gelmeyi çok isterdim.
Bazı insanlar boşuna sevilmiyor. Hz. Mevlânâ’nın da Atatürk’ün de astroloji haritalarında sevilme açıları inanılmaz yüksek. Çok sevileceklerini ve onları seven ve takip edenlerin onlar öldükten sonra da devam edeceğini astroloji haritaları gösteriyor.
Şu an bunları yazarken yüzyıllar ve yüz yıla yakın bir zaman sonra, Hz. Mevlânâ ve Atatürk hakkında bu şekilde yazılması ne kadar güzel bir şey diye düşündüm. Ben olsam çok mutlu olurdum. Dilerim onlar da, bu satırlarımdan memnun ve razıdırlar.
Sevginin kaynağının gücü bizi Atatürk’ün ve Hz. Mevlânâ’nın ışığında, hiç batmayan güneşli ve karanlıkların yok olduğu günlerde yaşatsın...
seviyorum bu adamı yaa
Yazını okumadan önce seni çok seviyorum Can demek istedim..
Canım atamızın bazı kesimlerce iyi anlaşılamamasının en önemli sebebi..Yaptığı güzel işleri,devrimleri ölümünün hemen arkasından siyonik ellerle değiştirip zehirlemeleri..Eğitimin içine zehir..Atatürkün sonraki nesillere DİNSİZ görünmesi için topluma zehir..Lahit mezara defnedilmesi,mumyalanması..Bu kadar güzel insana bu zulüm? ancak kirli ellerin yapacağı türden..Zaten yapmasalardı şaşılırdı Koca dünya bu adamın iman gücünün karşısında..zeka ve ferasetinin karşısında eğildi..Bu elbette Allahın lütfundan başka birşey deil..Anlayana sivri sinek saz.. anlamayana davul zurna bile az..Mevlananın dediği gibi..''Kişinin anlattığı dinleyenin anladığı kadardır''Zaman ve yaşananlar anlatıcı..yaşayan dinleyici göremiyorsa..Ya onun gözünü ilize ederek yanıltan var.. tada o kişi KÖR!