Yeniden ibadete açılan Ayasofya maruz kaldığı tahribatlar ve son haliyle gündeme gelmeye devam ediyor. İbadet etmek için bu kutsal mekanı seçenler ise beklediği atmosfer ile karşılaşamadıklarından dert yanıyor. Namaz ibadetini yerine getirmek isterken yaşadıklarını anlatan vatandaşlar hem bakımsızlıktan hem Ayasofya'daki kötü kokudan dert yandı.
Müze statüsü iptal edilerek cami statüsü verilen 1500 yıllık tarihi yapı, ibadete açıldığı günden bu yana aldığı tahribatlar, denetim yetersizliği ve kapasitesinin çok üzerinde ziyaretçi alımı sonucu yaşanan sorunlarla gündemden düşmüyor.
Sanat Tarihi Derneği Başkanı Şerif Yaşar Habertürk'ün bir yayınına katılmış ve camide çalışan bir görevlinin, 'İnsanlar burayı kutsal sayıyor, oradan geçerken kapı parçalarını da kutsal sayıp ağızlarına atıyorlar' demişti.
Kiliseden camiye, camiden müzeye çevrilen Ayasofya'nın yeniden müzeden camiye çevrilmesi sonrasında yaşananlar hem yerli hem de yabancı turistlerin dikkatini çekmeye devam ediyor.
Arkeolog Ömer Faruk Yavaşçay konuyla ilgili sosyal medyasından açıklama yapmış ve kırılan kapağın olduğu haznenin içine insanların ayakkabılarını koyduğunu ifade etti.
İbadet etmek için, fethin simgesi olan Ayasofya'yı tercih edenler bu sefer de kutsal mekandaki ağır kokudan dert yandı.
''@abirusebiil'' isim bir Twitter kullanıcısı sabah namazını kılmak için gittiği Ayasofya yeni adıyla 'Ayasofya-i Kebir Cami-i Şerifi'nde yaşadığı sorunları dile getiren bir paylaşımda bulundu.
Pek çok kişi de bu tahribatların ve yaşananların önüne geçmek için Ayasofya'nın yeniden müzeye çevrilmesi gerektiğini savundu.
Yorumlara bekliyoruz...
"Türkiye’de Muhafazakarların Hiçbir Şeyi Muhafaza Edememelerinin Nedenleri" diye enfes bir yazı okumuştum, bu sitenin ya taklidi ya da öncüsü olan listelist sitesinde
Bu şeylerin davasının girdiği yere müritleri bile ayak basamıyor.
Türkiye'nin en önemli değerlerinden biri, statüsü değiştirilince olacak şey budur bizim gibi ülkelerde. Cami-kilise-müze kavgasının ve tabi yemenin sonucu yerle bir olmasıyla bitecektir muhtemelen.