Dilekçede, “Halkımızın kutsal din ibadetlerini gerçekleştirmek üzere buluştuğu ve anayasal laiklik ilkesi gereği asla siyasete alet edilmeyecek bir alanda, kamusal göreviyle hiçbir ilgisi olmadığı halde siyasi propaganda yapan şüpheli; çok tehlikeli bir biçimde ve yalan beyanla, diğer muhalefet partilerini hedef alarak inanç temelli bir düşmanlık körüklemeyi planlı bir şekilde gerçekleştirdi” denildi.
“Siyasi mevta” tanımına işaret edilen dilekçede, 'Toplu haldeki bir inanç temelli kitleyi, hedef gösterdiği halkın diğer kesimine karşı tehlikeli bir ‘siyasal mevta’ haline getirmeye çağrı yapmak demek, tarihimizde yaşanan çok acı Sivas, Maraş, Çorum katliamlarının benzerlerinin gerçekleşmesine potansiyel olarak tahrik etmek demektir' ifadeleri kullanıldı.
Erdoğan’ın bu konuşma nedeniyle cumhurbaşkanlığı dokunulmazlığından yararlanmaması gerektiği vurgulanan dilekçede, “Şüpheli, cumhurbaşkanı sıfatıyla değil, AK Parti Genel Başkanı sıfatıyla, açıkça diğer siyasi partilere yönelecek bir seçim propagandası yapmaktadır” denildi.
Attıkları her adımı devletin ve oturdukları mevkinin imkanlarını kullanarak atıyorlar. Söyledikleri şeyleri de keza öyle, sırtlarını yasladiklari her neyse ona ve oy veren gerzeklere güveniyorlar.
Aman kendine dikkat et . Kör kurşuna sürükler bu hükumet seni .
Camiye ayakkabı ile girmediler ama küfürlerle girenleri biz biliyoruz. Muaviye ve Yezid den beri onun mirasını taşıyanlar. Kuran-ı mızrak ucunda taşıyanlar hep vardı. Bugün de var. Muaviye de Yezid de zamanında peygamber soyunu camilerde yuhalatmış haklarında hakaretler eden vaazlar verdirmiş. Onun geleneğini bugün mirasçılarında görmek bizi şaşırtmadı.