Babaya ait genler, besin arzını artırmak için plasentadaki kan damarlarını genişleterek sinyale tepki veriyordu. Bu sırada anneden gelen genler, bu genişlemeyi kısıtlamaya çalışıyordu.
Makalenin başyazarı Miguel Constância, 'baba tarafından ifade edilen genlerin açgözlü ve bencil olduğunu' söyledi:
'Bunlar mümkün olan en fazla kaynağı anneden çıkarmak istiyor. Anne tarafından ifade edilen genlerse bu talepleri dengelemek için karşı önlemler alıyor.'
Öte yandan genler arasındaki bu mücadele aslında fetüsün sağlığı için önemli. Zira babanın genlerinin baskınlığından kaynaklanan IGF2 fazlalığı, çok büyümeyle bağlantılıyken, anne geninin baskınlığından kaynaklanan IGF2 eksikliği yetersiz büyümeyle ilişkili.
Uzmanlara göre bu iki durum da bebeğin sağlığının bozulmasına sebebiyet veren komplikasyonlara neden oluyor. Anormal derecede büyük veya küçük bebeklerin ölme ihtimali daha yüksek.
Constância, 'Bulgularımıza göre babanın geni fetüsün daha büyük kan damarları ve daha fazla besin maddesi talebini yönlendirirken, annenin geni plasentanın ne kadar besin sağladığını kontrol etmeye çalışıyor' ifadelerini kullandı:
'Genom düzeyinde bir halat çekme, cinsiyetler arası bir savaş var.'