Çamaşırhaneden Kaymakçıya Giden, Esir Pazarlarında Kalıcılaşan Meslek: Eski İstanbul'da Fahişelik

Osmanlı'nın tarihinde pek bilinmeyen ama çok merak edilen, çok az kitabın sayfa aralarında kendine yer bulabilen detaylar saklıdır. Bunlardan birisini biz de sizin için araştırdık. 

Kaynak: Murat Bardakçı, Osmanlı'da Seks

Fahişeliğin Osmanlı’daki resmi başlangıcı 16.yy olarak kabul edilir.

Kuşkusuz daha önce de vardı ama resmi  kayıtlara geçen ilk olaylar 1556 yılına ait.

Osmanlı arşivleri incelendiğinde ilk fahişelerin Arap Fatı, Giritli Narin, Atlıases Kamer, Kirteli Nefise ve Balatlı Aynî adlarında beş kadın olduğu biliniyor.

1565 yılında mahallelinin durumu fark edip şikayet etmesi üzerine Arap Fatı’nın evi basılır ama herkes evde olmasına rağmen Fatı yoktur.

Ne hikmetse kaçmıştır…

Kısa süre sonra Kalafatçı’da başka bir eve baskın yapılır. Buradaki kadın bir Yeniçeri askerinin karısıdır. Önce başka evlerde çalışsa da en son kocasının evinde çalışmaya başlamıştır. Halkın linç etmek istediği kadın imamın yardımı ile hayatta kalır ve Yedikule’ye kapatılır.

Yeniçeri askerlerinin evlenmesi kanunen yasaktır. Bu evliliğin gizli olduğu düşünülmektedir.

Bu ilk baskınlarla birlikte fahişelik resmen kayıtlara geçmiş olur ve daha da duyulmaya, görülmeye başlanır.

Arşiv kayıtlarına göre direkt olarak fahişeler hakkında çıkartılan ilk ferman Sultan 2. Selim’e aittir. Şehirdeki “uygunsuz” tüm kadınların listelenip tutuklanmasını emreder.

Bu çalışmanın tamamlanması aylar sürecektir.

Ancak beklenmedik bir şey ortaya çıkar ve erkekler, hapse atılan kadınlara aşık olduklarını söylerler. Onlarla evlenmek istemektedirler.

Bunun üzerine yeni bir ferman yayınlar ve evliliklere izin verir. Ancak nikahtan hemen sonra şehri terk etmelerini emreder.

Fahişeliğe karşı baskı ve sürgün politikası hiçbir işe yaramaz. İlan edilen her fermana karşı çıkar bir yol bulunur.

İlk bulunan yok çamaşırhanelerdir. Bekar erkekler ellerine aldıkları çuvallarla çamaşırhanelere gider ve “çamaşır yıkatma” bahanesiyle kadınlarla birlikte olurlar.

Durumun fark edilmesi üzerine bir ferman daha  ilan edilir ve kadınların, bekar erkeklerin çamaşırlarını yıkaması yasaklanır.

İkinci yol kaymakçı dükkanlarıdır. Kaymakçı dükkanlarına ayrı ayrı giren kadın ve erkeklerin kaymak yemenin çok ötesinde işler yaptığı anlaşılınca bu sefer de kadınların kaymakçı dükkanlarına girmeleri yasaklanır.

Kadınlara yasaklanmayan çok az şey kalmış herhalde...

Murat Bardakçı'nın aktardığına göre bulunan en rahat çözüm ise esir pazarları olur. Şeriata göre cariyeler sahibinin malıdır ve bir mal, satın alınmadan önce denenebilir.

Bu durumu fırsat bilenler, esir pazarındaki satıcılara kapora vererek cariyeyle eve giderler. Birkaç gün sonra “kusurlu” diyerek iade ederler. Bu durum hem dinen hem kanunen sorunsuzdur.

Baskı ve ceza ile caydırılmaya çalışılsa da fahişelik engellenemez ve İstanbul'a yerleşir.

İlerleyen dönemde ise açılan genelevler ile fahişelik kurumsallaşır. Bu konuda daha fazla bilgi almak isterseniz bunu da okuyabilirsiniz.

Osmanlı Döneminde Genelevler ve İlk Genelev Patroniçesi Langa Fatma'nın Hikayesi

Popüler İçerikler

Problem Yaşadığı Kızıyla Konuşmalarını Paylaşan Deniz Akkaya'nın İfşa Israrı "Yeter" Dedirtti
Ünlü Market Zincirinden Şaşırtan Karar: Nakit Alışverişi Kaldırıyorlar!
Almanya ‘Kaçak’ Türklerle Başa Çıkamıyor! Ülkesine Dönene Ayda 2 Bin Euro Veriyorlar