Çalışan Bir Annenin Kızı Olarak Büyüdüm. İşte Hikayesi

Beni ancak, benim gibiler anlayabilirdi. Belki anlatsak annelerimiz bile anlamazdı. 

Bizi annemle ya çok mutlu ya da çileden çıkmış resmederlerdi. Tabii, böyle hikayeler sadece stok fotoğraflarda olur.

Annenin işten dönmesini sabırla beklemek zordu. "Acaba bugün bir şey aldı mı?" düşüncesi minik suratlarımızdan okunurdu.

Komşunun kızında gördüğüm o renkli plastik oyuncaktan getirirdi belki.

Ya da birkaç tane Cino :)

Eve döndüğünde onu yorgun argın döndüğünde mutfakta yemek yapmaya çalışırken görüp üzülürdüm. Keşke bazen de babam yemek yapsaydı. 

Anneme yardımcı olayım derken mutfağı birbirine katıp iş çıkarmakta üstüme yoktu.

Beraber astığımız çamaşırlar asla reklamlardaki gibi neşeli gözükmezdi. Ama az zamanda çok iş bitirmeyi annemden öğrenmiştim.

Bazen iş kıyafetlerini bile çıkarmaya mecali olmazdı. Öyle zamanlarda yanağına ufak bir öpücük kondurmaya giderdim.

-'Bugün neler yaptın?' anlat bakalım.

-Seni özledim annecim. 

Aramızdaki diyalog çoğu zaman böyle akardı. Ve ardından gülüşmeler. (Ama tiyatro senaryolarındaki gibi değil, gerçek gülümsemelerdi.)

Bazı sabahlar beraber kahvaltı ettiğimizde bizi gülümsetmek için elinden geleni yapardı. Hatta bazen şakanın dozunu kaçırsa da :)

Oysa az uyunmuş bir uykudan kalkıp bütün aileye kahvaltı hazırlamanın, bir de üzerine işe gitmenin ne kadar zor olduğunu büyüdüğümde anlamıştım. 

Pişirdiği yemek yandığında onu üzmemeyi öğrenmiştim. Çünkü emek verilen her şeyin değerli olduğunu yorgun gözlerinden seziyordum.

Ona çalıştığı için zaman zaman çok kızgın oluyordum. Bazen şiir okuduğum o yerli malı haftası gösterimize katılamadığı için özellikle. 

Ama yine de en gür sesimle şiirimi okuyordum. Ee çünkü güçlü bir kadının güçlü bir kızı olmalıydı.

Öyle bir gerçek vardı ki, asıl bunu anlamam ve çevreme anlatmam yıllar alacaktı.

O gerçek de şuydu: Her kadının kendine ait bir cüzdanı olmalıydı. Çünkü cüzdan, kadının özgürlüğüdür.

'Nasıl yani?' diye soran sesleri duyabiliyorum.

Kendi ayakları üzerinde durmanın tek yolu; cüzdanının sana ait olması ve kimseye muhtaç olmamaktı.

Başına bir şey geldiğinde çekip gidebilme özgürlüğüydü cüzdan. İstediğin şeyler için çalışmak, emek harcamak ve onlara sahip olmaktı.

Cüzdanın yoksa diğer insanlara bağımlıydın; kurtulman hep çok zordu. Bunu annemin cüzdanına bakarak anlamıştım.

Ve beraber yaşlandığımızın farkına vardığımda ona çok seveceği yeni bir cüzdan aldım.

Çünkü yıllarca bizim için çalıştığı için ona ufak bir teşekkür etmek istedim.

Çünkü çalışan bir kadın olmanın ne kadar zor olduğunu artık anladığımı söylemek ve küçükken ona isyan ettiğim her gün için özür dilemek istedim. 

Çünkü artık ona bir hediye alabilecek parayı kendim kazandığımı göstermek istedim. 

Bu hikayenin kahramanları hep değişse de, bazı hikayeleri ancak içinde yaşayanlar anlayabilir.

Popüler İçerikler

Gazeteci Özlem Gürses TSK Hakkındaki İfadeleri Nedeniyle Gözaltına Alındı
Önce Meydan Okuyup Sonra R Yapmıştı: Murat Övüç "Bülentinkiler Sahte" Dediği Diva'nın Eteklerine Kapandı!
"Aşk Solcudur..." Kızılcık Şerbeti'nde Deniz Gezmiş Anıldı