Nicole Kidman, uzun bir süredir beyaz perdede hayranlıkla seyrettiğimiz bir aktris. Gerek mimikleri gerekse sevgi dolu gülüşüyle her birimizin beğenerek izlediği usta oyuncu, kariyeri süresince birçok önemli yapımda rol aldı. Yer aldığı her filmde oyunculuk yeteneğini daha da geliştiren Kidman, aklımızda yaşamımız boyunca yer edecek filmlerde başrol olarak karşımıza çıktı. Haydi gelin, kendisinin en başarılı filmlerini mercek altına alalım.
Filmde Rusya'da gerçekleşen ve hayli şaibeli bir tren kazası görüyoruz. Birbirine çarpan iki trenden birinin içinde bulunan nükleer bir silah, dünyayı tehlikeye atıyor. Julia Kelly adlı bir nükleer uzmanı ve subay olan Thomas Devoe dayanışma içerisinde bu olayı çözmeye çalışıyor. Film boyunca kim iyi kim kötü anlamakta zorluk çekiyoruz, kesinlikle heyecan verici bir yapım!
Filmde, kusursuz bir soygunun peşinden giden bir dedektifin öyküsüne şahitlik ediyoruz. Erin Bell, uzun süre boyunca Los Angeles Polis Departmanı'nda görev alıyor. İşinde gördüğü saygıyı yitiren kadın, özel yaşamında da sürekli olarak darbe yemeye başlıyor. Kızı Shelby ile sorunlar yaşayan Erin Bell, sürekli olarak sıkıntılı zamanlardan geçiyor. Film süresince hem bir dedektifin hem de bir annenin yaşamla olan kıyasıya mücadelesi gözler önüne seriliyor.
Gillian ve Sally Owens, tatlı cadılardan oluşan Owens ailesinin en neşeli ve heyecan dolu üyeleri olan iki kardeş. Anne ve babalarının ölümünden sonra teyzelerinin büyüttüğü kardeşler, Owens ailesinin kadınlarının büyü yeteneklerine sahipler. Ama bu yetenek onlara bir lanet de getiriyor. Aşık oldukları erkekler zamansız bir şekilde ölmeye mahkum!
Nicole Kidman ve Sean Penn'i bir araya getiren Çevirmen filmi, hiç şüphesiz tüm zamanların en iyi Nicole Kidman filmlerinden biri. Silvia Broome çevirmenlik yapan sıradan bir kadın gibi görünüyor. Fakat o asında Afrika'da dünyaya gelmiş bir Birleşmiş Milletler çalışanı ve bu gerçeği kimseye söylemiyor! Silvia, Afrikalı bir başkanı öldürmek isteyen kişiler olduğunu duyuyor. Bunun üzerine bütün hayatı değişiyor. FBI ajanı olan Tobin ise Silvia'yı bu beladan kurtarmak için görevlendiriliyor. Fakat bir türlü Silvia'ya güvenemiyor. Sonra olayları beraberce araştırmaya koyuluyorlar.
Nicole Kidman'ın oynadığı Christine'in hafızası geçirdiği bir kaza sonrasında her gün sıfırlanmaya başlıyor. Christine 27 yaşında olduğunu sanıyor ama aynaya baktığında 40 yaşında birini görüyor. Onun hafızasını tazelemek için gösterilen fotoğraflardaki kişileri tanımıyor. Bir yandan da onu öldürmeye çalışan kişiyi arıyor. Şüpheliler listesinin başında ise eşi var!
Suzanne Stone, işinde gücünde biri olarak karşımıza çıkıyor. En büyük hedefi ise ünlü bir kanalda sunuculuk yapmak! Bu hedefe giden yolda karşısına çıkan bütün engelleri yok etmeyi aklına koyan genç kadın, eşiyle arasının açılmasına bile göz yumuyor. Altın Küre ödüllü bu film bir başyapıt olarak kabul ediliyor. Nicole Kidman da filmdeki performansı ile adeta dudak uçuklatıyor.
Filmde kadınların medya sektöründe yaşadıkları taciz ve zorbalıkları birçok detayıyla izliyoruz. Nicole Kidman'a Margot Robbie ve Charlize Theron eşlik ediyor. Filmin konusu ise Fox News'in kurucusu olan Roger Ailes'ın taciz skandalının arka planında meydana gelen olaylar. Gretchen Carlson, 2016 senesinde Ailes'ın tacizine uğradığını ifade etmişti. Filmde de genel olarak bu konu anlatılıyor. Kadın çalışanların senelerce tacize uğrayıp bu duruma ses çıkaramamasını dişlerinizi sıkarak izliyorsunuz. Büyük medya kanallarının işleyişinin nasıl ilerlediği hakkında da fikir ediniyorsunuz.
Arthur Curry, kendisi ile alakalı bir gerçeği keşfediyor, Atlantis Krallığı'nın varisi olduğunu! Fakat Arthur Curry'nin yani Aquaman'in kardeşi olan Orm, Atlantis tahtına sahip olmak istiyor. Aquaman, mirasına sahip çıkarak halkının başına geçmek için kolları sıvıyor ve gerçek bir kral olmaya layık olduğunu kanıtlaması gerekiyor. Gerilim filmleriyle meşhur yönetmen James Wan bu filmin de başarıyla altından kalkıyor. Nicole Kidman'ı ise bir kraliçe olarak izliyoruz!
Dr. Steven Murphy, meşhur bir kardiyolog olarak karşınıza çıkıyor. Eşi Anna ise başarılı bir oftalmolog. Mutlu bir aileye sahip olan ikilinin hayatını Martin adında bir çocuğun gelişi alt üst ediyor. Ailelerine girmeye çalışan Martin yüzünden mutsuz ve huzursuz günler başlıyor. Çünkü Martin sürekli ailenin tadını kaçıracak hareketler yapıyor. Dram türünde filmleri seviyorsanız muhakkak bir şans verin deriz!
Film, Amerikan İç Savaşı'nın sonrasını konu alıyor. Güneyli bir asker, savaştan büyük bir duygusal enkazla dönüyor ve ne yapacağını bilemiyor. Adı Inman olan bu gencin aşık olduğu biri de var; Ada! Ada ve Inman birbirlerine kavuşmaya çalışan iki aşık olarak karşınıza çıkıyor. Dönem filmlerini seviyorsanız bu filmi kaçırmayın deriz!
Alice ve Bill Harford, evli bir çift. Evliliklerini dış dünyaya kusursuzmuş gibi gösterme konusunda da oldukça başarılılar. Bir gün bir davete gidiyorlar ve Alice, farklı kişilerle sohbet etmeye başlıyor. Bu durumdan rahatsız olan Bill geriliyor ve garip bir tepki veriyor. Bill, yaşanan bu geceden sonra hayatının tamamını cinselliğe dönüştürüyor, birçok kişiye değişik gelen fanteziler kurmaya başlıyor. Bunun sonu nereye varacak?
Film farklı zaman dilimlerinde yaşayan üç farklı kadının bir gününü, Virginia Woolf'un kült romanı Mrs. Dalloway etrafında anlatıyor. Film, 1923 senesinde Virgina Woolf'un bir yandan depresyonla boğuşup bir yandan da Mrs. Dalloway'i kaleme alma çabasıyla açılıyor. 1951 senesine geçtiğimizde ise Mrs. Dalloway'i okuyan Laura Brown'ın yaşadığı dönüşüm anlatılıyor. 2001 yılındaysa AIDS'e yakalanan eski eşinin onuruna bir parti veren Clarissa Vaughan ve eski eşinin arasındaki bağı işleyen filmin olay örgüsü başta karmaşık gelse de parçalar yerine oturduğu zaman filmi daha iyi anlıyor ve benimsiyoruz. 9 dalda Oscar'a aday olan film Nicole Kidman'a da en iyi kadın oyuncu ödülünü getirdi.
Filmde Amerika'nın İkinci Dünya Savaşı'ndan sonraki halini kurgulanmış bir biçimde görüyoruz. Grave, New Jersey'de yaşayan ve eşini savaşta yitiren bir kişi. Çocukları güneş alerjisi olduğu için karanlık bir eve taşınıyor. Kızı Anne'in ise Victor adlı hayali bir dostu var. Bir gün aniden bir sis oluşuyor ve evin dış dünya ile olan irtibatı tamamen kopuyor. Grace ve çocukları, hiçbir şekilde güvenmedikleri çalışanlarıyla beraber yaşamaya mahkum oluyor.
Christian, geçimini şairlik yaparak sağlayan biri. Her zaman gittiği bir gece kulübünde bir gün dansçı kadınlardan birine aşık oluyor. Fakat bir problem var; başka bir erkek de bu kadına aşık, hem de kıskanç bir erkek! Nicole Kidman'ın oynadığı güzeller güzeli dansçı kızın kalbini kazanmak için bir mücadele başlıyor. İyi olan kazanacak!
Filmde Amerika'nın 1930'lardaki karanlık hallerine tanıklık ediyoruz. Güzeller güzeli Grace bir mafyadan kaçan becerikli bir kadın olarak karşımıza çıkıyor. Kaçarken de ufak bir köye yerleşiyor. Kasabada yaşayan kişiler ise geçmişine savaş açan bu kadını kısa zamanda benimseyerek yardım etmeye başlıyor. Ama Grace'i karanlık zamanlar da bekliyor. Sürekli olarak gelecek sahnesini merak ettiğiniz bir film diyebiliriz!
"Çöl Kraliçesi" filminin olmadığı listeyi ciddiye almıyorum