“2018 yılında alınan kararla Kızılay bünyesinde kurulan şirketlerin birçoğu kurulduğu günden beri kâr değil zarar ediyor. Buna rağmen bu şirketlerin yönetim kurulu üye sayısının artırılması için karar alındı. Yönetim kurullarının üye sayısının artırılması maliyeti artıracak ve bu yüzden bu karar doğru değil.
Afyon ve Erzincan’daki madensuyu fabrikalarının bağlı olduğu Kızılay İçecek A.Ş.’nin halka arz olması yönündeki karar doğru değil. İçecek A.Ş. kendi kaynakları ile büyümeli.
2019 yılında İstanbul’da sayımı gerçekleştiren yardım kumbaralarından toplam 47 bin 552 TL gelir elde edildiği ancak bunun 15 bin 826 TL’sinin muhasebe kayıtlarına alınmadığı anlaşıldı. Ayrıca firmalara mükerrer olarak 52 bin 342 TL ödendi. 2018 yılında Nautilus AVM’de bulunduğu belirtilen para toplama kumbarasının da kaydı yok.
Genç Kızılay Başkan Yardımcısı ve Uluslararası İlişkiler Birimi Başkanı Akif Emre Aktaş’a eğitim yardımı yapılması yönünde karar alındı. Fakat Aktaş’ın 12 bin avroluk yurtdışı yüksel lisans bedelinin 4 bin avrosunun (güncel kurla yaklaşık 140 bin TL) Kızılay tarafında ödenmesi uygun değil.
Nice fakir fukara yetim dururken zorunlu bir eğitim olmamasına rağmen bu kadar yüksek bir ödemenin, eğitim parası adı altında yapılması yanlış.
266 adet mesken, büro, depo, dükkan, büro, ev vb. taşınmazların satışına karar verildi. Ancak bu işlem bağışçılarda güvensizlik yaratacak ve bağışların azalmasına neden olacak. Bağışların satılmadan değerlendirilmeli. “
Ben Kızılay'a kan verecek kadar bile güvenmiyorum :d
Türkiye’nin en güvenilmez kurumlarından biri oldu malesef. Çok yazık çok..
Ülkenin en güvenilir kuruluşlarının içini boşalmak, göz bebeği Kızılay’ı üçkağıtçı cami yardım kutusuna çevirmek özrü olmayacak bir ahlaksızlık. Hele ki deprem demeyin, hem onlar hem tvde avaz avaz toplanan yardımlar hala ulaşmadı o insanlarımıza. Bir yılı geçti çadırlarda yaşam süren var, yüzünüz olsa sokağa çıkamazsınız utancınızdan.