Televizyonda dizi ya da film izlenemez oldu. Kesmeler, buzlamalar, biplemeler derken bambaşka bir şey izlerken buluyorsunuz kendinizi. Çoğu zaman yayıncının hatası olsa da bazıları RTÜK'ün aşırı baskıcılığı nedeniyle sansürün dozunu abartabiliyor. İşte bu sansür örnekleri de durumun vahim bir noktada ilerlediğinin acı kanıtları:
Sylvester Stallone'un oynadığı, 1993 yapımı Dağcı adlı filmin başlarındaki bir sahnede atın cinsel organı görünüyor. Bu da ilgili arkadaşı fazla etkilemiş olacak ki sahneyi buzlamış. 😁 Kalksa ekranı karartacak demek ki. 😂
Halit Ziya Uşaklıgil eserinden uyarlanan 1965 yapımı Kırık Hayatlar filminde Cüneyt Arkın'ın oynadığı karakter, iç çamaşırlı hastasını muayene ediyordu ancak TRT o sahnede kadının göründüğü kısmı kırparak yayınlamıştı. Yani ne tamamen çıkarma ne de buzlama var. Sadece Cüneyt Arkın'a yakınlaştırma yapılarak verilmişti.
1988'de, aynı kanalda sansürsüz yayınlanmışken, 2008'de yayınlandığında sansüre uğradı. İlerleme olacağı yerde gerileme oluyor. 😕
Malum kanal, geçtiğimiz ay Bir Tutam Cennet (A Little Bit of Heaven) adlı filmi yayınlamıştı. Bir sahnede 'Tanrıya inanıyor musun?' repliği söylenirken tanrı kelimesi kesilip, '...ya inanıyor musun?' şeklinde verildi.
Belki de bu kelimenin kullanılmaması yönünde çok başka yerlerden emirler geliyordur.
Orhan Gencebay ve Oya Aydoğan'ın oynadığı 1984 yapımı Aşkım Günahımdır filminin bir sahnesinde arka plandaki nü tablo buzlanmıştı.
Sanat bu kadar korkutmasa keşke!
Bir ara epey gündem olan bir konuydu. Görevimiz Tehlike 2 filminin bir sahnesinde 'penisilin iğnesi' ifadesi geçiyordu ancak penis kelimesiyle ilgisi olmamasına rağmen bu kelimenin ilk beş harfi biplenmişti.
Disney'le anlaşma yapan TRT'nin, sadece Piglet filmini satın almaması üzerine böyle bir iddia ortaya çıkmıştı ve bizde konuşulduktan sonra New York Times'ta da haber olmuştu.
Daha sonra TRT bu durumu yalanladı, inanıp inanmaması size kalmış.
Yolunuz bu kanallara düştüğünde 'Yaratmak sadece Allah'a mahsustur.' gerekçesiyle yaratmak kelimesinin kullanılmadığını görebilirsiniz.
Edirne'deki bu heykel, Milli Gazete tarafından fazla erotik bulunmuş ve buzlanmıştı. Yıkılması için kampanya bile başlatmışlardı. Ne yazık ki!
Meme ucu görünmese bile sansürlenebiliyor. Biz bunları izleyerek büyüdük, ailemizle izlerken kimse de kanal değiştirelim dememişti oysa ki.
Kanun Benim (Appaloosa) adlı filmde, oyuncu Ariadna Gil'in göğüs kısmı sansürlenmişti, üstelik üzerinde gecelik olmasına rağmen.
Metin Erksan'ın 1952 yapımı filmi, ekinlerin boylarının kısa ve cılız olması nedeniyle sansürlenmiş. Turna dansı yapan kızların çıplak ayaklı olmaları da sansüre uğrayan diğer kısmıymış.
Uçak düşme sahnesinin, gençleri askerlikten soğuttuğu gerekçesiyle filme sansür uygulanmış. Askerin, kızlarla öpüşmesi de bir diğer sansür nedeni olmuş.
Oysa ne de güzel bir Top Gun havası var.
Yer Gök Aşk dizisinin bir sahnesinde 'bir abajur memesi' bu şekilde sansüre kurban gidiyor. 😄
İkili, denize girecektir ve şu replik vardır: Sevgilim gel, burası sığ. Denize buradan girelim.
Sonuç: Sansür kurulundan geçemiyor. Çünkü İstanbul'un stratejik noktaları hakkında bilgi veriyormuş. İstanbul'a çıkarma yapılırsa düşman bundan yararlanabilirmiş. 😂
Heykelden, tablodan, biblodan, çocuklardan, hayvanlardan, gecelik olsa bile kadın göğsünden tahrik olmayı başaran sapıklar, kendi sapık zihniyetlerini insanların da hayatına dikte ettiriyolar, ondan sonra şaşırıyoruz metro muavini yolcunun üstüne boşalınca, ensarda çocuklara tecavüz edilince. e imam osurursa cemaat sıçar demişler. ama cemaat dedim diye bu yorumu da sansürlemesinler...
Ne biçim bir ülkede yaşıyorum ben amk ?
Allah belalarını versin. Hayatımda bu kadar at gözlüklü bu kadar lanet bu kadar kafasız insanlar tanımadım. Gerçi hala da tanımıyorum hiçbirini. Umarım ebediyen karşıma da çıkmazlar. Keşke aynı ülkede de yaşamasam. Nerdeyse hiçbirinden haberim yoktu. REZİLLİK!