1867 yılında İstanbul’un bir ilçesi olan Adalar tarih boyunca Evliya Adaları, Kesiş Adaları, Ruh Adaları, Cin Adaları, Halka Adaları, Prens Adaları, Kızıl Adaları gibi birçok isimle anılmıştır. İçlerinden Prens Adaları ise en yaygın olarak kullanılan ismidir. Bu isimle anılmasının sebebi ise Roma döneminden, Bizans döneminin sonrasına kadar prenslerin, kraliçelerin, asillerin adalara sürgün edilip buralarda işkence görerek öldürülmesidir.
Adalar; Büyükada, Heybeliada, Kınalıada, Burgazada, Sedefadası olmak üzere 5 adadan oluşmaktadır. Ayrıca Yassıada, Kaşık Adası, Tavşan Adası olmak üzere çok bilinmeyen küçük üç adacığı daha vardır. Adalar bünyesinde barındırdığı tarihi yapıları, plajları, sokakları, cıvıl cıvıl meydanları ile gezi rotanıza mutlaka eklemeniz gereken yerler arasındadır.
“Büyükada’nın tarihi yerleri nerelerdir?” sorusunun cevapları arasında öncelikli görülmesi gereken noktalardan biri de pek tabii ki Aya Yorgi Kilisesi.
Aya Yorgi Kilisesi, dileklerin gerçek olduğuna inanılan bir yer. Bir de manzarası muhteşem olunca haliyle Büyükada’ya her gelenin mutlaka uğradığı noktalar arasında bulunuyor. Burası, Büyükada gezisi için adeta bir final, bir tepe noktası görevi üstleniyor.
Kilisenin esas adı “Agios Georgios Rum Ortodoks Manastırı”dır ve 1751 senesinde inşa edilmiştir. Aziz George ikonası ise kilisede görülebilecek en değerli nesnelerin başında geliyor. Kilisenin adandığı Aya Yorgi ise MS 3. yüzyılda Hristiyan olması nedeniyle öldürülmüş bir inanan. Kilisenin önemli özelliklerinden bir diğeri ise Hristiyan dünyasının Türkiye’de kabul ettiği iki haç noktasından biri olmasıdır. Bir diğeri ise Efes’teki Meryem Ana’nın Evi’dir.
Efsaneye göre Bizans döneminde kilise görevlileri, kilisedeki ikonaları toprağın altına gömerek saklamış. Yıllar sonra Aya Yorgi bir çobanın rüyasına girerek tepeye kadar konuşmadan, yalınayak çıkmasını ve çan sesini duyduğu an durup olduğu yeri kazmasını istemiştir. Buna kulak veren çoban rüyasını gerçekleştirdiğinde kazdığı yerde şu an kilisede sergilenen ikonaları bulmuştur.
“John Avrimidis Köşkü” ismiyle de bilinen yapı, Büyükadada’ki önemli köşklerden biridir. Con Paşa tarafından yaptırılan köşk, 1880 senesine tarihlenmektedir. Venedikli bir aileden gelen Con Paşa’nın asıl adı ise “Trasiyolos Yannaros”dur. Kendisi, Adalar bölgesine ilk vapur seferlerini başlatan kişi olması ile bilinmektedir. I. Dünya Savaşı sonrası köşkün varislerine ulaşılmayınca Maliye Bakanlığı köşkü satılığa çıkarmış ve köşk Emanuel Karasu, Hristo Draganis, Dr. Michal Kuromenos, Ahmet Borovalı ve Müzehher Borovalı tarafından sırasıyla el değiştirmiştir.
Köşk, 2010 metrekarelik bir alanda inşa edilmiştir. Sarı dış cephesiyle hemen dikkat çeken yapıda kullanılan farklı tekniklerle elde edilen süsleme detayları sayesinde oldukça göz doldurmaktadır. Özellikle köşkteki ahşap detaylar çok dikkat çekmektedir. Köşkün bahçesinde ise birbirinden keyifli heykeller adeta bir açık hava müzesi havasında sergilenmektedir.