Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü'nün (UNESCO) Fransa'nın başkenti Paris'teki genel merkezinde düzenlenen konferansta, Türkiye'de bulunan dünyanın en eski gemi batığı tanıtıldı.
Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü'nün (UNESCO) Fransa'nın başkenti Paris'teki genel merkezinde düzenlenen konferansta, Türkiye'de bulunan dünyanın en eski gemi batığı tanıtıldı.
UNESCO Nezdindeki Türkiye Daimi Temsilcisi Büyükelçi Ahmet Altay Cengizer tarafından düzenlenen konferansa, Uluslararası Anıtlar ve Sitler Konseyi Uluslararası Sualtı Kültür Mirası Komisyonu (ICOMOS ICUCH) Genel Sekreteri Doç. Dr. Hakan Öniz, Sualtı Görüntüleme Yönetmeni Tahsin Ceylan, Türkiye Sualtı Arkeoloji Vakfı (TINA) Başkanı Oğuz Aydemir, UNESCO Sualtı Kültürel Mirasın Korunması Sorumlusu Ulrike Guerin ve çok sayıda konuk katıldı.
Antalya Valisi Münir Karaloğlu düzenlediği basın toplantısında, su altı arkeolojisi bakımından çığır açacağına inandığı yeni bir keşif yaptıklarını söyledi ve 'Kazı çalışmalarına başlayacağımız Batı Antalya, su altının Göbeklitepesi'dir' dedi.
Valiliğin verdiği bilgilere göre, 3 aşamalı uygulanan çalışmalarda batığın bilimsel fotoğraf ve filmleri çekildi, yayıldığı alanın derinlikleri ve fiziki özellikleri kayıt altına alındı.
Bu külçeler yastığa benzediği için 'yastık formlu' olarak sınıflandırılıyor.
Bu, Prof. Dr. George Bass'ın 'Tip 1' olarak adlandırdığı, dünyada bilinen ilk bakır külçe formunu oluşturuyor.
Doç. Dr. Hakan Öniz ile araştırma ekibi tarafından keşfedilen batık, taşıdığı yük açısından da çok önemli.
Batığın ana yükünün bakır külçeler olduğunu ifade eden Doç. Dr. Öniz, 'Külçelerin tipolojisinden, bunun milattan önce 16. yüzyıla ait bir ticaret gemisi olduğu ortaya çıkıyor. Bu özellikleriyle bilimsel olarak dünyada su altı arkeolojisi kapsamında çığır açtı' dedi.
Dünyada bilinen 'yastık formlu bakır külçe' sayısının sadece 5 olduğunu belirten Öniz şöyle devam etti:
'Halen sergilenen yastık formlu bakır külçelerden biri New York Metropolitan Müzesi'nde, 4'ü ise Yunanistan'ın Atina kentindeki Milli Arkeoloji Müzesi'nde bulunuyor.'
Doç. Dr. Öniz, keşfedilen batıkla birlikte bu sayının yükseldiğini söyledi ve ekledi:
'Bu batıkta yastık formlu 74 bakır külçe bulunuyor. Yastık formlu bakır külçe sayısının, önümüzdeki günlerde başlayacak kazı çalışmaları sonunda artacağını tahmin ediyoruz. Ayrıca batıkta farklı formlu bakır külçeler de var. Bunlar, dünya endüstri tarihinin en erken ürünleri arasında ilk sırada yer alıyor.'
Bakır külçelerin Kıbrıs'taki madenlerden çıkartılıp M.Ö. 16 ya da 15'inci yüzyılda kalıba döküldüğünü düşündüklerini kaydeden Doç. Dr. Öniz, geminin Girit ya da Ege kıyılarındaki bir limana gitmek isterken fırtınaya yakalanarak battığının tahmin edildiğini söyledi.
Vali Karaoğlu ayrıca batığın Uluburun Batığı'ndan 200 yıl daha geriye götürdüğünü söyleyerek şu bilgileri paylaştı:
'Bundan önceki en eski batık, yine Antalya'da 'Uluburun Batığı' olarak adlandırılan ve milattan önce 1400 yılına ait olduğu varsayılan bir batık. Oradan çıkarılan eserler Bodrum'daki Sualtı Eserleri Müzesi'nde sergileniyor. Bu batığımız, bizi 'Uluburun Batığı'ndan 200 yıl daha geriye götürdü. Milattan önce 1600 yıllarına ait bir batık. 3 bin 600 yaşında bir batıktan bahsediyoruz. Geminin boyu 14 metre, taşıdığı bakır külçelerin ağırlığı da 1,5 ton.'
O değil de, haberin 5. resmindeki çok kanatlı balık hakkında araştırma yapmanızı tavsiye ederim. Aslan balığı olarak da bilinen bu canlı, göç ile Akdeniz'e gelip üremeye başlamıştır. Tehlikelidir ve diğer balıklar tarafından öldürülemediği için düşmanı yoktur. Yakında denizlerde yüzemememize, dahası yiyecek balık bulamamamıza sebep olacaktır.
böyle harika eserlere falan sahibiz ama. ülke ölüyor şu mal adamı tahttan indirip düzgün şeyler yapalım artık
Mükemmel ya. Canlı görmek isterdim.