Büyük İskender'in Bütün İnsanlığa Verdiği Tarihi Ayar: 'İskender Olmasaydım Diyojen Olmak İsterdim'

Mal, mülk, şan, şeref mi; doğa ve huzur mu?

Kaynak: Diogenes Laertios, Ünlü Filozofların Yaşamları ve Öğretileri, 2003

Hemşehrimiz de olan Sinoplu Diyojen'i neredeyse duymayanımız yoktur. Kesin olmamakla birlikte MÖ 410 yılında doğduğu düşünülen filozofumuzun babası biraz sahtekar...

Devlet bankasından sorumlu bir banker ve aynı zamanda kuyumcu olan baba Hakesios sahte para basmak suçu nedeniyle Diyojen ile birlikte Sinop'tan sürülür. Baba-oğul Atina'ya gelirler ancak birer sürgün oldukları için hakları ve gelirleri yoktur, yoksul bir yaşam sürmeye başlarlar. Hatta bir gün açlık Diyojen'e öyle tak eder ki gördüğü bir farenin ardından şöyle seslenir: “Hele bak bu hayvan Atinalıların mutfağına girmeyi biliyor da ben onların sofralarına oturamamak talihsizliğindeyim!”

İşte bu güzel laf yapan ağzı ve keskin zekası sayesinde kısa sürede Atinalıların ilgisini çeker. Ancak o artık bir hayvanınkinden fazla isteği olmayacak bir insana dönüşmeye başlar.

Ve tam da bu sıralar Sokrates'in öğrencisi olan Antisthenes'in doğaya uygun yaşamak ile ilgili düşüncesini duyar. Antisthenes çoktan ders vermeyi bırakmış ve kendince yaşamaya dönmüştür. Ancak Diyojen ısrarcıdır ve filozoftan hocası olmasını ister. Hatta o kadar ısrar eder ki Antisthenes, Diyojen'i sopayla kovalamak zorunda kalır. Bunun üzerine Diyojen başını uzatır ve şöyle der: “Vur, konuştuğun sürece beni kovabilecek kadar sert bir sopa bulamayacaksın!”

Bunun üzerine Antisthenes, Diyojen'i öğrenci olarak kabul eder. Peki, ona ne öğretecek diye merak ediyorsanız yazayım: Kinik felsefe.

Kinik ya da halkın verdiği ad ile köpeksi okulun kurucusu her ne kadar Antisthenes ise de onu uygulamaya geçirerek meşhur eden Diyojen olur. Kinik felsefeye göre insanı mutsuz eden şeyler: mülkiyet, aile, din, değer ve yargılardır. İnsan bütün bunları yadsıyıp kendi kendisine yetebilirse erdemli ve mutlu biri olabilir. Bir örnek verecek olursam: Bir tahta maşrapası olan Diyojen bir gün eliyle su içen bir çocuk görür ve şöyle der: “Bu çocuk bana fazladan eşyam olduğunu öğretti.”

Böylece öğle vakti elinde fenerle "insan arayan" Diyojen, servet düşkünü olduklarını düşündüğü için Atina halkını kıyasıya eleştirmeye başlar.

Bu eleştirilerden bir Atinalı olarak ünlü filozof Platon da nasibini alır. Kendisine 'Çılgın Sokrates' diyen Platon'un Akademi'sini bir zaman kaybı olarak gören Diyojen bunun yanında onu siyasete yakın olmakla eleştirir. Diyojen'e göre bir filozofun erdemini siyaset alanında koruyabilmesi oldukça güçtür. Bir gün -doğruluğu kuşkulu olmakla birlikte- Platon yeşillik yıkayan Diyojen'i görür ve şöyle der: 'Dionysos'un hizmetinde olsaydın şimdi yeşillik yıkamazdın.' Diyojen'in cevabı ise şöyle olur: 'Sen de yeşillik yıkasaydın, Dionysos’a hizmet etmezdin.'

Hayatının Sinop ve Atina ayağından sonra rivayete göre Atina yakınlarında bir gemideyken korsanlar tarafından kaçırılan Diyojen Girit'e götürülerek bir köle olarak satılmak istenir.

Kölelere hangi işi daha iyi yaptığını soran korsanlar bir bir cevaplarını alırken Diyojen'in cevabı oradaki Xeniades'i etkiler ve o, Diyojen'i çocuklarına öğretmenlik yapması için satın alır. Böylece Diyojen'in hayatının da sonlanacağı ve Büyük İskender ile karşılaşacağı Korint şehrine yolculuğu başlar. Ha unutmadan şu cevabı verir Diyojen korsanlara: “Çok iyi efendilik yaparım, beni efendisi olarak almak isteyen varsa gelsin.”

Evet, geldik 2400 yıldır dilden dile anlatılan bu karşılaşmaya. Büyük İskender Korint şehrine geldiğinde bütün devlet adamları ayağına gider ve tebrikte bulunur.

Hükümdar, ününü duyduğu Diyojen'den de aynı davranışı bekler. Bu arada İskender, tarihin en önemli filozoflarından Aristoteles'in öğrencisidir ve bu yüzden felsefeye ve filozoflara çok değer verir. Neyse, beklediği gibi olmaz ve Diyojen onun ayağına gitmek yerine Kraneion banliyösünde güneşlenmeyi yeğler. Bunun üzerine Büyük İskender, Diyojen'in ayağına gider ve ona bir dileği olup olmadığını sorar. Diyojen'in güneşi işaret ederek bu soruya vermiş olduğu muhtemel iki cevap şöyledir: 'Benden bana veremeyeceğin şeyi esirgeme.' ya da 'Gölge etme!'

Bu hikayenin bir başka anlatımında ise Büyük İskender, Diyojen'e "Bu çöplükte ne arıyorsun?" diye sorar. Aldığı cevap ise şöyledir:

'Babanın kemiklerini arıyorum ama onları bir kölenin kemiklerinden ayıramıyorum.' İki hikayede de Diyojen oldukça cesur öyle değil mi? Neyse, İskender'in maiyetindekiler bu cevaplarla şok olup işi şakaya vurmak isterler ancak imparator, Diyojen'in söylediğinde, felsefesinde ve felsefesini yaşama aktarmasında oldukça ciddi olduğunun farkındadır. Ve dönüp yanındakilere şöyle der: 'İskender olmasaydım Diyojen olmak isterdim.' Rivayete göre bunun altında kalmak istemeyen filozofumuz ise diyaloğu şöyle tamamlar: 'Diyojen olmasaydım da Diyojen olmak isterdim.'

Bu içerikler de ilginizi çekebilir.

İlk Bilim İnsanları ve Filozofların Hemşehrilerimiz Olduklarını Biliyor muydunuz?
Duyduk Duymadık Demeyin! Albert Einstein Hayat Hakkında Sorduğumuz Sorularımızı Cevapladı
Büyük İslam Filozofu Farabi'nin Bir Devlet Başkanında Aradığı 12 Özellik

Popüler İçerikler

Diyanet İşleri Başkanlığı'ndan 'Audi A8' Savunması: 'İhtiyaç'
İlk Buluşmada Alman Usulü Hesap Ödediği İçin Buluştuğu Kişinin Cimriliğinden Dem Vuran Kadın Tartışma Yarattı
Öğretmen Olmak İçin Şartlar Değişiyor: Öğretmenler Artık Üniversiteden Sonra Atanamayacak!
YORUMLAR
17.11.2020

biraz fakir edebiyatı yapmış diyojen. kader onu yoksullukla yoğurduğu için hep bu garibanlık güzellemesi yoksa atinalı zengin bir ailenin çocuğu olsaydı üniversiteyi amerikada, mastırını ingilterede ve yaz tatillerini maldivlerde yapar hayatını en güzel şekilde yaşardı. zaten fareyle ilgili konuşmasında oda kaderinin talihsizliğinden bahsetmiştir. insanların dünya görüşlerini kaderlerinin onlara sunduğu yaşam koşulları belirler.

Pasif Kullanıcı
17.11.2020

o dönemim insanlarına verdiği cevaplara göre 82 yaşına kadar iyi yaşamış valla

17.11.2020

Harika bir içerik, teşekkürler!

SEN DE YORUMUNU PAYLAŞ