Büyük Başarılara İmza Atabilmek Adına Erkek Kılığına Girmek Zorunda Kalmış 10 Başarılı Kadın

Kadınlar her dönemde, dünyanın her yerinde ayrımcılığa maruz kalmış, erkeklerle eşit şartlara ve fırsatlara sahip olamamış. Fakat kadınlar, yine her yerde ve her dönem kafalarına koydukları şeyleri başarmak için önlerine çıkan her zorluğu azimle aşmayı başarmışlar.

1. Rena Kanokogi: Erkekler Arası Judo Yarışması Kazanan Kadın

Rena Kanokogi, küçük yaşlarından beri iyi bir judo ustası olmak istiyordu. Brooklyn’de büyüyen Kanokogi kendini dövüş sanatlarına adadı ve bu alanda en iyisi olmak için kararlı bir şekilde çalıştı. Tek bir sorun vardı; o bir kadındı. O dönemde, yani 1950’lerde kadınlar için bu tarz etkinlikler yoktu ama bu Rena’yı durdurmaya yetmedi. 

1959 New York YMCA Judo Şampiyonası'na başvurdu. Bu sadece erkekler için düzenlenen bir yarışmaydı. Yetkililer onun erkeklere karşı mücadele etmek için çok zayıf olduğunu söyleyerek yarışmasına izin vermedi. 

Rena pes etmedi ve yarışmaya erkek kılığında katıldı. Kadınların da erkeklerden bir farkı olmadığını hatta kadınların erkeklerden çok daha iyi olabileceğini kanıtladı. Çünkü yarışmada karşılaştığı bütün erkekleri yendi ve altın madalyanın sahibi oldu. 

Fakat daha sonra madalyayı geri vermek zorunda kaldı. Yetkililer onun kadın olduğunda şüphelenmişlerdi. Ona sorduklarında ise Rena tereddüt etmeden doğruyu söyledi. Çünkü onun için önemli olan madalya değil, ispatladığı şeydi. Kadınlar için Judo’nun yasal hale gelmesine yardım etmişti. 

Rena, 1988 Seul Olimpiyatları’nda kadın judo ekibine antrenörlük yaptı ve aynı zamanda 'yedinci derece siyah' alan ilk kadın oldu. Rena Kanokogi, 2009'da 74 yaşında vefat etti.

2. Dr. James Barry: İlk Başarılı Sezaryen Doğumu Gerçekleştiren Kadın

Margaret Ann Bulky 1789'da İrlanda'da doğdu. Onun yaşadığı dönemde kadınların tıp alanında çalışmaları kesinlikle yasaktı. Ona ve ailesine bakan amcası öldüğünde ailecek oldukça zorlu bir döneme girdiler. Margeret o dönem, hayatını değiştirecek olan kararı verdi ve tıp fakültesinde okuyan amcasının yerine geçti. Hava şartları ne olursa olsun amcasının paltosunu giyiyor, derin bir sesle konuşuyor, kendisine 8 cm kadar büyük olan ayakkabılar giyiyor ve tuhaf bir sesle konuşuyordu. 

22 yaşındayken, orduda bir cerrahi asistanıydı. 1857'de bütün askeri hastanelerden sorumlu bir genel müfettiş olmuştu. Tüm bunların yanında, tarihte ilk başarılı sezaryen doğumu gerçekleştiren doktor oldu. İlk sezaryen doğum operasyonunu gerçekleştirdikten sonra, hem anne hem de bebek sağlıklı bir şekilde yaşıyordu. 

Margaret Ann Bulky ölmeden önce herkese; yıkanmadan, olduğu gibi kıyafetleriyle gömülmek istediğini söylemiş fakat bu isteği dikkate alınmamıştı. Bir hemşire, bedenini gömülmek için hazırlarken, tıptaki en saygın erkeklerden birinin aslında bir kadın olduğunu fark etti.

3. Khawlah Bint Al-Azwar: Bizans İmparatorluğuna Karşı Müslüman Ordusunu Yöneten Kadın

Khawlah Bint Al-Azwar’ın kardeşi Dhiraar Ibn al-Azwar, orduda bir komutandı. Khawlah da aynı orduda hemşire olarak görev yapıyordu . Erkek kardeşi Şam kuşatması sırasında yakalandığında Khawlah’ın gönlü onun bir zindanda çürümesine razı olmadı. Zırhını giydi, yüzünü kapattı ve diğer erkeklerin yanında savaş alanında yerini aldı.

Khawlah, cesur ve hatta acımasız bir şekilde savaşıyordu. Ordunun generali olan Şeyh İbn Velid, şavaşın kahramanı olarak onunla bizzat tanışmak istedi. Kimliğini açıkladığında bütün ordu şok oldu. İbn Velid, onu kovmak yerine, kardeşini kurtarmak için çıktığı bu yolda devam etmesine izin verdi. 

Khawlah, Bizanslılar'ın kampına girerek, kardeşi ve Bizanslıların yakaladığı diğer savaş esirlerini kurtardı. Khawlah o andan itibaren orduda savaşmaya devam etti. Ta ki, Bizanslılar tarafından esir alınmasına kadar. 

Khawlah, kadınların bulunduğu bir çadıra kapatılmıştı. Burada kadınların çadır direkleri ve halatlarla silahlanmasını ve isyan çıkmasını sağladı. Bir nevi kendi donanımlı kadın ordusunu kurdu. Bu olay 30’a yakın Bizans askerinin ölmesi ve esir olan tüm kadınların kurtulmasıyla sonuçlandı.

4. Agnodice: Yunanistan'ın İlk Kadın Doktoru

Antik Çağ’da Yunanistan, kadınlara karşı çok acımasızdı. Kadınların sessiz kalmaları ve yalnızca kocalarına itaat etmeleri bekleniyordu. Yunanistan’da bir kadının tıp alanında çalışma yapması kesinlikle yasaktı, hatta ölüm cezası bile verilebilirdi. Romalı tarihçi Gaius Julius Hyginus'a göre, Agnodice adlı bir kadın her şeye rağmen bunu yapmaya cesaret etti.

Anlatılana göre Agnodice erkek kılığına girdi, tıp eğitimi aldı ve Atina’nın en iyi doktorlarından biri oldu. Genel olarak kadın hastalarla ilgileniyor ve doğumlara yardımcı oluyordu. Bu durum erkek meslektaşları tarafından dikkat çekiyordu. Sonunda dayanamayıp Agnodice’ye kötü bir oyun oynadılar ve onun hastalarına cinsel taciz iddiasıyla yargılanmasını sağladılar. 

Agnodice mahkeme sırasında gerçeği itiraf etmek zorunda kaldı ve idama mahkum edildi. Fakat yardımcı olduğu kadın hastalar ona destek olmak için mahkemenin yapıldığı yere akın ettiler. 

Atina’daki, kadınların tıp çalışmalarına katılamayacağıyla ilgili kural o gün kaldırıldı. Ardından Agnodice’nin ölüm cezası da kaldırıldı ve hatta tıp çalışmalarına devam etmesine izin verildi.

5. One-Eyed Charley: Oy Kullanan İlk Kadın

Charlotte Parkhurst, 1812'de bir kadın olarak doğdu ama bir süre sonra durum değişti. Erkek gibi giyindi ve Vahşi Batı'nın en korkulan isimlerinden biri oldu. Listedeki diğer kadınlar gibi kılık değiştirmedi. Kendini erkek olarak görmüş hep yani öyle tanımlamış. 

Amerika sınırlarındaki en hırslı kovboydu. Bir at yüzüne toynağıyla vurunca tek gözünü kaybetti. Adı da o günden sonra One Eyed Charley oldu. O ölene kadar kimse cinsiyetini ya da yönelimini sorgulamadı. Fazlaca tütün çiğniyordu ve kanser oldu. O öldüğünde, gömmek için hazırladıklarında kadın olduğunu anladılar ve bir şok yaşadılar. 

Herkes onu erkek sandığından dolayı oy kullanabilmişti ve böylece tarihte ilk oy kullanan kadın olarak Amerika’da tarih kitaplarında yerini aldı.

6. Renee Bordereau: Napolyon'un, Ölüsü İçin 40.000 Frank Ödül Koyduğu Kadın

Renee Bordereau, 42 aile üyesini Fransız Devrimi'ne kaybetti. Savaş özgürlük ve eşitlik için olsa da hedef bazen şaşıyordu. Bordeu ailesinin bir çoğu köylüydü ve Renee’nin, babası da dahil olmak üzere birçok aile üyesi gözlerinin önünde öldürüldü. 

Kraliyet yanlılarının 1793'te Devrimcilere karşı ayaklanmaları üzerine, Renee Bordereau bunu bir intikam fırsatı olarak gördü. Erkek kılığına büründü, kardeşinin ismini (Hyacinthe) aldı ve savaşa katıldı.

O, Kraliyet ordusundaki en korkulan savaşçılardan biriydi. Bindiği atın yularını dişleri arasında tutmasıyla meşhurdu, böylece atın üstündeyken elleriyle aynı anda bir kılıç ve silah taşıyabiliyordu.  Efsaneye göre, ilk savaşında tam 17 erkeği öldürdü.

Fransızlar, onun hiçbir şekilde yara almadığını düşünüyordu. 200’e yakın savaşta çarpıştı. Orduya o kadar korku salmıştı ki İmparator Napolyon kellesi için 40 bin franklık bir ödül koydu. 

Bir zaman sonra ordudaki arkadaşları onun kadın olduğunu fark ettiler fakat bu ‘Aslan gibi dövüşen kız’ı ordudan atmadılar.

7. Kathrine Switzer: İlk Kadın Maraton Koşucusu

Katherine Switzer maraton koşmayı çok istiyordu fakat o dönemde kadınların bu spor için uygun olmadıkları düşünüldüğünden, kadınların maraton koşmalarına izin verilmiyordu. Katherine, bulunduğu üniversitenin erkek koşu takımıyla antrenmanlar yaptı. 

Switzer, antrenörüne Boston Maratonu’na katılmak istediğini açıkladı. Antrenörü, yasal yollardan katılmasının mümkün olmadığını söyledi. Bu Katherine’i durdurmaya yetmedi. Başvuru formuna ismini Kathrine Virginia Switzer yerine K.V. Switzer olarak yazı ve o şekilde gönderdi. 

Maraton günü Katherine başlangıç çizgisindeydi. Tam olarak kılık değiştirmedi ama dikkat çekmemek için bol bir sweatshirt giymiş, şapkasını da yüzü net görülmeyecek şekilde kapatmıştı. 

Yarış başlayana kadar kimse onun bir kadın olduğunu fark etmemişti fakat yarış sırasında bir adam durumu anlayıp Katherine’i tartaklamaya başladı. Katherine’in antrenörünün araya girmesine rağmen öfkeli adam yatışmadı. Katherine’nin erkek arkadaşı buna daha fazla dayanamayarak duruma müdahale etti ve adamı oradan uzaklaştırabildi. 

Katherine’in bu durumda yarışı kazanmasına imkan yoktu ama o bitiş çizgisine kadar inatla koştu. Çünkü az önce ona öfkeyle bakan kalabalık bir anda ona destek vermeye başlamıştı. 

İlk maratonunu birincilikle bitiremedi ama maraton koşan ilk kadın oldu. Daha sonra sayısız büyük maratonda koştu ve en önemlisi koşu dünyasındaki erkek egemenliğini yıktı…

8. Saint Marina: Tecavüzle Suçlanan Kadın

Aziz Marina'nın annesi öldüğünde, babası her şeyi bırakıp bir keşiş olmaya karar verdi. Başka hiçbir yere gitmeyen Marina, erkek kılığına girdi, kendini Marinos olarak tanıttı ve kendini bir manastıra kapattı. 

Marinos kendisini kapattığı bu manastırda saygın bir keşiş oldu. Saygınlığının giderek arttığı dönemde bulundukları bölgedeki bir hancının kızı, Peder Marinos’tan hamile kaldığını söyledi. Peder Marinos bunu reddetmedi çünkü büyük ihtimalle bu bebeğin hayatına mal olacaktı. Bebeği kabul etti ve ona babası gibi davrandı.

Manastırdan atıldı ve hayatta kalmak için sokaklarda dilenmesi gerekti. Yine de, çocuğa bakmak için elinden gelenin en iyisini yaptı, o kadar sadakatle çalışıyordu ki, zaman içinde, rahipleri onu geri çağırdı. Çocuğun kendisi de bir keşiş oldu ve ikisi de Marina'nın ölümüne kadar birlikte manastırda yaşadı. Marina öldüğünde ise, bedenini gömülmeye hazırlayan kişiler gerçeği fark etti ve aslında masum olduğu öldüğünde ortaya çıktı…

9. Salerno Trotula: Dünyanın İlk Jinekoloğu

Salerno Trotula, dünyanın ilk jinekoloğu olarak bilinir. 11. yüzyılda, İtalya'da saygın bir doktordu ve Salerno Okulu'nda tıp başkanı olarak görev yapıyordu. Listedeki diğer kadınlar gibi, tam olarak erkek kılığında yaşamak zorunda değildi. İtalya o zamanlar, sayıları az da olsa kadınların tıp alanında çalışmalarına izin veriyordu. Fakat kitapları için durum farklıydı. 

Trotula, tıp dünyasına yön verecek kitaplar ve makaleler yazıyordu ama dünya, bir kadın tarafından yazılmış bu kitapları ve makaleleri okumayı reddediyordu. O da yazdıklarını erkek ismiyle yayımlamaya başladı. 

Salerno Trottola kadın sağlığı, gebe kalma, hamilelik ve doğum ile ilgili sayısız çalışma yaptı. Erkeklerde de infertilite (kısırlık) görülebileceğini fark eden ilk kişi oldu. 

Kendi döneminde, bir kadın olarak hatırı sayılır bir saygınlık kazandı ama bir süre sonra insanlar bu şeyleri bir kadının yapabileceğine inanmayı reddetti. Rönesans sırasında, yazdığı tıbbi metinlerin kopyalarını kendi başına bir erkek ismi ile yayınlandı. Erkek gibi davranmasa da yine de bir şekilde diğer insanlardan gizlenmek zorunda kaldı…

10. Jeanne Baret: Dünyayı Dolaşmak İçin Erkek Kılığına Giren Kadın

Her hikaye iyi bitmiyor maalesef. Dünyanın dört bir yanını dolaşmak için erkek kılığına girmek zorunda kalan Jeanne Baret’in hikayesi hem en romantik hem de en acı olanı…

Jeanne Baret’in erkek arkadaşı, Louis Antoine de Bougainville’in 1766’da botanikçiler için düzenlediği dünya turuna çıkmak için kayıt yaptırdı. Sevgilisini yalnız bırakmak istemediğinden, onun erkek kılığına girip asistanı olarak onunla birlikte yolculuğa çıkması için ikna etti. 

İkili birlikte yolculuğa çıktı. Sayısız bitki keşfettiler ve Jeanne dünyayı dolaşan ilk kadın oldu. Hatta keşfettiği bir bitki türü, onun ismini aldı. 

Bir zaman sonra ekip, onun bir kadın olduğunu fark etti. Yıllarca, Tahiti’li yerlilerin onun kadın olduğunu fark edip mürettebata bildirdiği anlatıldı. Yakın zamanda üç farklı dergide yazılanlara göre mürettebattaki üç erkek Baret’in kadın olduğunu fark etmiş, ona şiddet uygulamış hatta tecavüz etmişlerdi. Yasalara göre bu erkeklerin yargılanması gerekirken ekip, olayı örtbas etti. Baret ise yaralanmış vücudu ve karnındaki bebekle bırakıldı. 

Baret, dünyayı dolaşan ilk kadın olarak tarihe geçti ama bu bir kadın olmanın zorluğunu tekrar tekrar gözler önüne serdi.

Popüler İçerikler

İki Torunlu Mücevher Kralı 30 Yıllık Eşinden Genç Sevgilisi İçin Tek Celsede Boşandı
RTÜK Başkanı'ndan Gündüz Kuşağı Programlarına Son İkaz: "Toptan Yok Ederiz!"
Icardi'nin A Milli Takım Forması Giymesi İçin CİMER'e Başvuruda Bulunuldu!
YORUMLAR
07.10.2021

Ne yazik ki geri kalmiş toplumlarin ahlak ölçüsü kadinlarin yaşantilari oldu.Geceleri kadinlar geziyorsa ,erkek arkadaşi varsa .çalişiyorsa , tek başina yaşiyorsa, bara kafeye gidiyorsa bunlar ahlaksizlik oldu. Ne yazik ki her gün yaşam şartlari daha da zorlaşiyor .Türkiyede sadece kadin degil erkek bile dişarida dolaşamaz oldu.

SEN DE YORUMUNU PAYLAŞ