Sürdürülebilirlik, bir kognisyon işi değil; bilincin ışığında deneyimselliği ve kararlılığı kapsayan bir bilgeliktir. Bütünselliğin ekonomik standartları yeniden ölçeklendirmesi de eğitimi yeniden modellerken esnetilebilir mi — bu da bir diğer önemli konudur. Ezberciliğin maliyeti düşürdüğünü ama sorumluluğu tamamen öğrenene bıraktığını fark ettiğimiz bu çağda, değişim için kararlılığı destekleyen eylemselliğe ihtiyacımız var.
Bir öğrencinin öğrenme esnekliği ancak beden, ruh ve zihni bütünleştiren cömert ve otantik yaklaşımlarla mümkündür. Sanatın, gönüllü sporun, ders saatinin öğrencinin bedensel varlığının ötesine geçmesi; öğrenenle öğretenin hiyerarşik katılığından özgürleştiği bir bütünsel ilişkiselliğe bağlıdır. Eğitimi geçiciliğin elinden almak insanı yeniden insan kılar. Zira zihin doğadır. İnsan sadece öğrenen değil, aynı zamanda kendini hatırlayandır. Poetik düşünebilen, kavramları yalnızca tanımlayan değil, onları idrak eden nesillerin sürdürülebilir yeni eğitim modellerine ihtiyacı vardır.
Bütünsellik aynı zamanda farklılıklarımıza zenginlik olarak bakmayı kapsar. Farklılıklarımızla dünyaya anlamlı izler bırakmak ve kendi özgün varlığımıza esnek alanlar bulmak için öncelikle kabul edilmek, görülmek gerekir. Bu, evrensel bir ihtiyaçtır. Sınırlayan ve kalıplara sokan katılığın yerini, insanı bir bütün olarak dikkate alan yaklaşımlar aldığında, eğitimde onarıcı bir çığır açılabilir. Modern eğitim, kadim insan bütünlüğüne göstereceği saygıyla iyileşecektir.