Eskiden Game of Thrones yoktu ama bir o kadar fantastik şeylerin yaşandığı pembe diziler vardı. Bazılarımızın çocukluğu, bu dizilere ya annemiz yüzünden maruz kalarak ya da kendi isteğimizle yıllarca seyrederek geçti. Şimdi dönüp bakınca çok komik geliyor ama bir zamanlar fenomen olmuştu bu pembe diziler.
Yeni gelin Manuela, beyi Fernando'nun ikinci eşidir. İlk eşi Isabel trafik kazasında ölen Fernando, garanti kapsamında aynı hanımdan bir tane daha edinmiştir. Lakin ki Isabel, korkunç maskesiyle bunların evinin bi odasında hala yaşamaktadır ama haberleri yoktur. Isabel olanın saçları kıvırcık, Manuela olanın saçları düzdür.
Bu diziyi kısaca özetlememiz gerekirse içler dışlar çarpımı diyebiliriz. Bi tane kozmetik şirketi var, ortaklar var, bolca kadın var, birisi diğerinin kaynı, öbürü onun kaynının sevgilisi... O kadar karışık ki, dizi tam tamına 10899 bölüm çekilmiş. Ülkemizde 1990'dan 2009'a kadar yayınlandı. Bıyıklı Victor Newman'ın bile bıyıkları beyazladı...
Bu diziden aklımızda kalan ne var diye düşünecek olursak bir adet Brooke var, bir de Rich denilen uzun suratlı bir adam var. Güzel olan Brooke olduğuna göre, cesur olan da uzun suratlı Rich oluyor. Bunlar sürekli ayrılıp barıştılar, araya birileri girdi çıktı falan... Böyle bir diziydi işte rahmetli.
Şeref ve haysiyet yoksunu Sergio, durumu olmayan Marimar'ı terk ediyor. Kendisi şerefsiz olduğu kadar da zengin. Fakat Marimar zavallımın durumu yok. Kızcağız bu olayı gurur meselesi yapıyor ve Sergio'ya 'Kapıma bir gün ipe ipe geleceksin' diyerek başlıyor çalışmalara.
Rosalindamız gördüğünüz gibi çok güzel bir kadın, maşallah. O kadar güzel ki, insan onun başına bir şey gelmez zannediyor. Lakin ki onun 24 saatte yaşadığı şeyleri, dünya tarihi 100 yıl boyunca yaşamamıştır. Yani güzel olmasa hadi neyse de, güzel olunca insan nasıl bir sürü şey yaşıyo ya... :(
Sarışın uzun saçlı olan kızın adı Sam. Enseye doğru kaleci saçı olan, küpeli ve yakışıklı çocuğun adı Kyle. Bunlar birbirine seviyor, burası kesin. Fakat gel gelelim bir türlü öpüşemiyorlar. Yıllarımız bunların öpüşmesini beklemekle geçti. En sonunda oldu bi şeyler tabii, göremediğimiz kısmını da kafamızdan kendimiz yazdık.
Bebek yüzlü Eduardo Capetillo'yu, bizim Tarkan gibi düşünün. Yok yok, Edis gibi düşünün. Kızlar hasta tabii... Hele bir Lorena var ki kafayı onunla bozmuş, her yerde posterler falan. Tabii kız önceden çirkin, sonradan güzel oluyor rol icabı. Sonra ortalık karışıyor, Eduardo'nun tozunu bir güzel alıyor. Ohhh afiyet olsun ablam!
Kimse bu diziyi o ismiyle hatırlamaz. MARIANNA desek herkes daha iyi bilir. Luis Alberto ile evlenen fakir Marianna'nın çekmediği çile, dert kalmaz. Kötü kadın Ester, allem eder, kallem eder bunların arasını bozar. Tabii bi de PEDER JOSE vardır ki, kendisi bizdeki ak sakallı dedeye tekabül ediyor.
Bakın ne kadar felaket oluyorsa hep ezilmişlerin başına geliyor. Burda da yine şerefsiz bir Baron var, İzaura'ya aşık. Kızcağızın tek derdi hayatta kalabilmek oysa ki. Diğer dizilere göre biraz bunalımlıydı kendisi. Neden? Çünkü gerçeğe daha yakındı. İnsanlar, kendilerinde olmayanı görmek istedikleri için öbürlerini daha çok seviyorlardı. (Yürüüüü beee!)
Aşırı sevimli bu minnoş, yetimhanede büyüyor ve daha sonra zengin bir aile tarafından evlat ediniliyordu. Sonra da işte bir malikanede yaşanan klasik olaylar, bilirsiniz. Hizmetçiler var, bunların aşık olduğu şoförler. Fakir ne yapsın aşk da olmasa, öyle mi?
Manastırda büyüyen Milagros, hizmetçi olarak TABİİ Kİ zengin bir eve gider. O evin de TABİİ Kİ zengin bir oğlu vardır ve oğlan TABİİ Kİ bekardır. Bunlar bir şekilde mutlu olsun diye eve gelip ödev yapmayan çocuklar bi el kaldırabilir mi lütfen? Evet, burdan hep beraber huzur evine gidiyoruz arkadaşlar...
Şimdi de hint dizileri var. :D Sırf 300 bölüm bakışıp hiçbir icraatta bulunmuyorlar. Ananeler bananneler sağolsun :D
cirkin betty
Rosalinda, Marimar, Vahşi güzel çocukluğumu hatırladım.