Bursa'da Osmanlı Mirası: Dünyanın İlk Leylek Hastanesi "Gurabahane-i Laklakan"

Osmanlı Devleti’nin hayvanlara duyduğu sevginin en büyük kanıtlarından biri: Gurabahane-i Laklakan! 19. yüzyılda, özellikle göçmen leyleklerin bakım ve tedavisi için Bursa'da açılan bu eşsiz hayvan hastanesi, sadece Osmanlı’da değil dünyada da bir ilk olma özelliğini taşıyor. Peki, Osmanlılar neden leylekler için böyle bir kurum kurdu? Ve bu hastane bugün hala nasıl hizmet veriyor? İşte hayvanseverliğin tarihine dair merak edeceğiniz tüm detaylar!

Osmanlı İmparatorluğu, hayvan haklarına verdiği önemle bilinen bir medeniyet olarak dikkat çekiyor.

Osmanlı İmparatorluğu'nda hayvanların korunmasına yönelik özel yasalar oluşturulmuş ve vakıflar kurulmuştu. Sokak hayvanlarından yük taşıyan hayvanlara kadar pek çok canlının refahı için çeşitli önlemler alınmıştı.

Gurabahane-i Laklakan, bu sevginin en güzel örneklerinden biri.

19. yüzyılda Bursa'da hayata geçirilen bu hastane, özellikle göç sırasında yaralanan leyleklerin bakımı için kurulmuştu. Osmanlı halkının sadakalarıyla desteklenen bu merkezde, leylekler ve diğer kuş türlerinin tedavi edilmesi ve beslenmeleri sağlanıyordu.

Kuşlara şefkatle yaklaşan bir medeniyetti.

Evliya Çelebi ve Jean de Thévenot gibi seyyahlar, Osmanlı'nın kuşlara duyduğu sevgiyi eserlerinde büyük bir hayranlıkla tasvir etmişlerdi. Kuşları satın alıp özgür bırakmak, hayırseverlik ve iyilik adına yapılan sembolik bir eylem haline gelmişti. 

Osmanlılar, serbest bıraktıkları kuşların kıyamet gününde kendilerine şefaatte bulunacağına inanıyorlardı.

Osmanlı’da kuş azat etme geleneği

Osmanlı'da sadece leyleklere değil, tüm kuşlara özel bir sevgi vardı. Evliya Çelebi'nin Seyahatnâme'sinde de bahsettiği gibi, Osmanlı halkı kuş pazarlarına gidip kuşları satın alır ve onları özgür bırakırdı. Bu gelenek, Osmanlı’nın hayvanlara duyduğu sevgiyi de gösteriyor.

Ahmet Haşim’in bahsettiği merhamet yuvası

Osmanlı’da kurulan bu kurum, Ahmet Haşim’in de eserlerinde geçen bir hayvan dostu mekândı. Bursa'daki Haffaflar Çarşısı’nda yürürken gördüğü bu mekânı eserlerine taşıyan Haşim, yaralı leylekler ve yaşlı kargaların burada halka açık yardımlarla iyileştirildiğinden bahsetmiştir.

Günümüzde bu tarihi kurum Osmangazi Belediyesi’nin desteği ile Irgandı Köprüsü yakınlarında hizmet vermeye devam ediyor.

Ayrıca belediyenin veteriner işleri müdürlüğü aracılığıyla veterinerler, belirli günlerde burayı ziyaret edip hayvanları tedavi ediyor.

Osmanlı’nın insan ve hayvan sevgisini anlatan bu eşsiz miras, hayvan hakları konusunda tarihe derin bir mesaj bırakıyor: "Merhamet her canlı için gereklidir."

Günümüzde de bu anlayış, hayvanların korunması ve onlara saygı gösterilmesi adına önemini koruyor. Bizler de bu bilinci benimseyerek, çevremizdeki canlıların haklarını savunmalı ve onlara karşı sorumluluklarımızı unutmamalıyız. Unutmayalım ki, merhamet, insanlığımızın en güzel göstergesidir.

İlginizi Çekebilir

Tarih Öncesi Dönemlerden Günümüze: Evcilleştirilmiş Antik Hayvanları İnceliyoruz
DNA Test Sonuçları ile Atalarını Keşfettiler: Bursa'dan Hakkari’ye Herkes Şoke Oldu
Şanlıurfa'da Sergilenen İnsanlığın Büyük Bulmacası Olan Eserleri İnceliyoruz

Popüler İçerikler

İki Torunlu Mücevher Kralı 30 Yıllık Eşinden Genç Sevgilisi İçin Tek Celsede Boşandı
Arkeolog Muazzez İlmiye Çığ 110 Yaşında Yaşamını Yitirdi
TikTok Fenomenleri Çağla ve Cansu Arasında ‘Erkek’ Kavgası Çıktı: Cansu, Çağla’yı Silahla Vurdu