Seni görünce aklımıza yaz geliyor... Sen kendini yaz kadını gibi hissediyor musun? - Kesinlikle. Enerjimi güneşten alıyorum. Zaten Instagram hesabıma baktığınızda paylaşımlarımın çoğunun deniz ve güneşle ilgili olduğunu görürsünüz. Dinlenme denildiği zaman da aklıma deniz ve kumsal gelir. Herkesin “Çok sıcak, uyuyamıyoruz” dediği dönemde ben yorganla yatıyorum. Çünkü çok seviyorum sıcağı. Ayrıca yazın, insana çok yakıştığını da düşünüyorum. Mesela yanınca ten rengin çok güzel oluyor, kendini çok iyi hissediyorsun. Ayrıca sarışınlara da bronz tenin ekstra yakıştığını düşünüyorum. Kışın da Maldivler’e kaçışım ne kadar yaz tutkunu olduğumu göstermiyor mu?
kaynak:http://www.radikal.com.tr/
Televizyona yakışan biri olduğun kesin. Sarı saçlar ve mavi gözler imzan gibi artık. Yine de sıkıldığın, imaj değiştirmek istediğin olmuyor mu? - Bir kez saçlarımı koyulaştırmayı denemiştim. Ama bu macera sadece birkaç gün sürdü. Bal, kestane rengi bir saç yaptırdım. İzleyicinin tepkisi beni bitirdi. “Ne yaptın kendine?” şeklinde mesaj bombardımanına tutuldum. Peki sen kendini beğenmiş miydin? - Havam söndü resmen o saçla. Sarışın olmak havalı bir şey. Bir de gardırobumu sarışın bir kadına yakışan renklerle doldurmuşum. Kırmızılar, turkuazlar, turuncular... Sevdiğim kıyafetlerimi giyemez oldum.
Aslında açık renk saç yaşlı gösterir derler ama bu kural sende hiç işlemiyor. Çekimde karın kaslarına ve popona bakmadan ve “Maşallah!” demeden duramadık. Nasıl yapıldı o kaslar? - Düzenli spor yapıyorum. Ama spor salonundan çıkmamacasına değil. Ben salona zorunluluk gibi gitmiyorum, gerçekten zevk alıyorum. Bir sürü şey yapıyorum. Haftanın üç günü Burak Uğur ile kickbox, sonra 20 dakikalık crossfit. Eskiden dört saat spor salonunda kaldığımı bilirim. Eskiden sistem oydu. 50 dakika cardio yap, ağırlık çalış, aletlerin önünde sıra bekle... Şimdiki spor antremanları daha farklı. Kalp ritmini artırmak için yer hareketleri yapıyorsun, o yüzden de kısa sürüyor. Pole dancing’e merak sardım bir de. Tüm bunları bir kenara bırakırsak da yogaya başladım.
Ensene yaptırdığın kırmızı ejderha dövmesi, yoga seanslarından sonra karar verdiğin bir figür mü? - Küçük bir kuru kafa dövmem vardı aynı yerde. Nedenini bilmediğim bir şekilde değiştirmek istedim. Uzun süre dövmeyi neye dönüştüreceğimi düşündüm. At ve köpek dışında en sevdiğim hayvan ejderha. Ayrıca ejderha yılında doğmuşum. Yaptırdıktan sonra bir şey daha hissettim: Bizim sektörde hayatta kalmak zor. Çok zor şartlarda buralara geldim. Bulunduğum yere sahip olmak isteyen çok insan oldu; çok yakınımda olanlar da dahil... Sırtımı bir yere dayamak istediğim dönemler yaşadım. Sırtımda bir şey olsun, beni korusun... İşte bu ejderha o.
İnsanların seni evlendirme çabalarına ne diyorsun? - Artık vazgeçtiler bence. Kimisi “Mutlaka çocuk doğurmalısınız” diyor, kimisi “Evinin kadını olmalısın artık”... Ama unuttukları bir şey var. Ben evlenip boşandım. Evde kalmış bir durumum yok. Artık neyle mutlu olacağımı çok iyi biliyorum. Ben domatesli pilav seviyorum, salçalı pilav koyamazsın önüme. Çünkü onunla mutlu olmam. Mutlu olmadığımda da kaçıyorum tabii. Evlilik gibi bir beklentim yok, bunu çok iyi biliyorum. Bir dönem manşetlerden düşmeyen şu kocaman taşlı nişan yüzüğüne ne oldu? - Bilmem. Kasada duruyordur herhalde. Biraz güzel bir yüzüktü, o yüzden olay oldu. Allah sahibine bağışlasın.