Burcu Demirbaş Yazio: Klinik Psikolog Bir Expat’tan Anekdotlar - 2

Merhabalar. İlk yurtdışına çıkma teklifimiz tabii ki ben 8 aylık hamile ve yeni ev taşımışken geldi. Murphy kanunu? Unutmuyorum o anı. “Nasıl yani.. E yeni taşındık…” Kocaman karnımla kendimi yatağa atmıştım hatırlıyorum. Yapacak bir şey yoktu. Kariyer ve gelecek için başladık tekrar toplanmaya.

Budapeşte. Herkes “ay ne büyülü şehir, Tuna’nın incisi” falan diye tarif eder.

Efendim? Haydi canım siz de. Bir kere şunu anlamak lazım. Bir yere turist olarak gitmekle, orada yaşamak arasında dünyalar kadar fark var. Belki ben de Budapeşte’ye yedi günlüğüne bir rehber eşliğinde gezmek üzere gitseydim severdim. Ama geliniz ve yaşayınız efendim.

Tam 11 ay süren ama bana bitmeyen bir 11 yıl gibi gelen bu deneyimde aklımda ne mi kaldı? (Ama şimdi çok da haksızlık etmeyeyim demek gerekirse, hayatımdaki ilk expat’lık deneyimimdi ve de bir parça doğum sonrası depresyonu da yaşıyordum. Ruh halime mutlaka onların da etkisi olmuştur. Diyelim. Dedim.)

Hala komünizm zamanlarına dönmek isteyen donuk bir toplum. Annem beni ziyarete geldiğinde “kızım bu şehirde niye herkes sanki bir bomba atılmış da toptan uyuşturulmuş gibi” demişti. Kimse çalışmak istemez. Mesela çamaşır makinesi almak için bir yere gidersiniz kimse dönüp bakmaz size. Bir soru sorarsınız kafalarını çevirirler. Restoranda sipariş verip o yemek 1,5 saat olup da hala gelmeyince sinirlenip kalkmanızı anlamazlar. Gulaş, Macar salamı, tarihi meydanları. Evet, gidip üç gün görün, bence okey. Bir de o turlarda size rehber “işte biz de uzun yıllar Türkler’i burada misafir olarak ağırladık” der. Macar havayollarının turist broşüründe ‘biz 600 yıl Avusturya, Osmanlı ve Ruslar’ı misafir ettik. You are welcome unlike them.” Yani siz onlar gibi değilsiniz, hoş geldiniz tarzında bir söz yazardı. Bilmiyorum hala var mı?.. Kısaca bizi pek de sevmezler işin açıkçası. Kaçınız. Expat’lık teklifi gelirse koşarak kaçınız.

O kadar sevmezdim ki oradaki hayatımı, neredeyse her ay iki defa alırdım yeni doğmuş bebeğimi Türkiye’ ye ailemi ziyarete giderdim.

Arkadaşlarım “Burcu aslında hala İstanbul’da yaşıyor ama arada Budapeşte’yi ziyarete gidiyor” diye takılırlardı bana. Bir de İstanbul - Budapeşte uçuşları hep aynı ekiple uçardı. Bir süre sonra bizi tanımaya başlamışlardı. Hatta herhalde oranın sayılı sempatik insanlarından olan yerde görevli sarışın bir kızcağız vardı. Her seferinde kızımı alıp severdi. Bir süre sonra “a Talya ve annesi gelmiş” diye karşılarlardı beni. “Talya ve annesi” kavramı ile ilk orada tanışmıştım. Daha sonra kızım okula başlayınca sık sık karşılaştığım “Talya’nın annesi” konseptini bir başka sefer anlatayım size. 

Bir yeri sevmeyince sosyal hayat da olmuyor haliyle. Eşim işten gelir “Bugün ne yaptın” derdi. “Domates aldık Talya’yla” derdim. Böyle dolu, böyle heyecanlı bir hayat. Sık sık ben bunun için mi bin yıl okuyup bir de master yaptım sorgulamalarım başlamıştı ki, eşim bir gün “beni toplantıya çağırıyorlar acil, pek hayra alamet değil” demişti. Kalp çarpıntılı bir iki gün sonrasında bomba bir haberle döndü. “Burcu, Kolombiya’ ya transfer olmamızı istiyorlar, hem de hemen.”

Ben Kolombiya nerdeydi, haritaya bakalım. Orada FARC yok muydu, gerilla çatışması, uyuşturucu problemleri, orası güvenli mi diye kafamda bin tane şey geçirmeye başlamıştım ki “gidelim, koşarak gidelim, bavulları yapamaya başlıyorum ben” sözleri çıkıverdi ağzımdan.

Tabii hemen öyle olmadı o iş. Bir sonraki sefer, Bogota sınırlarında buluşmak üzere o zaman diyelim. Hemen aklınıza ‘soy el fuego que arde tu piel, soy el agua que mata tu sed’ melodileri geldi di mi? Bilirim, Narcos etkisi.

Tekrar bu köşede buluşmak üzere o zaman efendim.

Sevgiyle kalın!

Burcu Demirbaş - 04.09.2021     

Popüler İçerikler

Almanya’da Noel Pazarına Saldırı: Saldırgan Suudi Arabistan Vatandaşı Bir Doktor Çıktı!
Berfu ve Eser Yenenler'in 3. Kez O Ses Yılbaşı'na Katılmaları Tepki Topladı
Almanya’daki Saldırıyı Kim Yaptı? Noel Pazarı Saldırganının Kimliği ve Röportajı Ortaya Çıktı