Eğitim yöneticiliği yaptığım bir dönemde okulumuzun da epeyce kalabalık olmasına güvenerek Kızılay ile bağlantıya geçtim ve Kan Bağış Araçlarından birinin bir gün boyunca okulumuzda olması ile ilgili davetimizi ilettim. Onlar da davetimizden memnun olduklarını ancak 50 kişinin altında bir bağış olursa günün ve aracın verimli kullanılmamış olacağının altını çizdiler. Okulda çalışan 100’ün üzerinde yetişkin, davet edilecek olan 900 öğrenci ailesini düşününce (okulun yeri merkezi ve park sorunu yaşanmayacak bir bölgede idi) bırakın 50 bağışın altında kalmayı, yığılma olacağına, bağış için gelenlerin çok bekleyebileceği için bekleme alanları oluşturmamız gerektiğine odaklandım. Duyduğum heyecan sadece çok sayıda kan bağışı olacağı için değil aynı zamanda 7 yaşından 18 yaşa kadar öğrencilerimiz için önemli bir öğreti ortamı sağlanacak olmasıydı. Ancak beklediğim gibi olmadı. Yapılan sorgulamalar sonucunda bağış yapması uygun olmayan kişiler çıkarıldığında toplam 35 bağışa ancak ulaşılabilmişti. Bu 35 bağışın 7’si de 18 yaşını doldurmuş öğrencilerdi. Zaten 9 öğrenci vardı o tarihte 18 yaşını doldurmuş 7 si bağış yapmıştı 2 si de bağış yapmaya uygun diğer şartları sağlayamadığı için yapamamıştı. Yani öğrenci bağışında başarımız %100 ‘dü. Peki ama neden yetişkinlerde ancak binde ikilerdeydi bu oran.