“Kayseri’de yalnız okudum. 9’uncu sınıftayken Kayseri Üniversitesi’ne gidip kimya laboratuvarına girmek istediğimi söyledim. O laboratuvara gidip geldim, beni aldılar. 1 ay bana orada temizlik yaptırdılar, çay taşıdım. Sonra cihazları öğrendim. Yapılanları izledim. Telefonum olunca araştırmaya başladım. İnternette NASA’dan astrofizikçi Umut Yıldız Hoca’ya ulaştım. Mars’a insansız keşif aracı yapan ekibin projeleri için ekipler oluşturuluyordu gençlerden. Ancha Space’e katılmak için 6 kez mektup yazdım. Ve beni kabul ettiler.”
Hiçbir başarının tesadüf olmadığını ise şu sözleriyle ispatlıyor,
Avrupa Uzay Vakfı tarafından düzenlenen European Rover Challenge yarışmasına yeni teknolojiler geliştirmek için girdik. Türk ekip olarak 17 kişiydik. 15’i erkek öğrenci, Türkiye’nin farklı illerinden gelen lise ve üniversite öğrencileri. Ekibe girerek yazılımla tanıştım. 65 takım arasından 38’inci olduk. Benim için çok öğretici oldu. Yurtdışına gidemedim ama Kayseri’den yazılımı yaptım. Günde 4 saat uyudum. Yarışmaya katıldık. Aynı zamanda Kayseri’deki Teknopark’ta bir girişim şirketine girdim.
Güneş’in gelecekle ilgili planlarıysa şöyle,
“Üniversite sınavına gireceğim. Ve ben başka şeyler yapmak istedim. Çünkü yaşadıklarım normal değil. Ben çocuklara bakınca kendi çocukluğumu görüyorum. Teknopark’taki girişim ortamında proje yaptım. Acil Elektrot Manevra Sistemi geliştirdim. Yapay zekâyla ilgili, gizli buzlanmaya karşı acil uyarı sistemi.”
Yaşadığı iki farklı olumsuzluğu kendi dünyasında olumluya çeviren Güneş bakın bu hadiseleri nasıl anlatıyor,
“Kaza geçirmiştim. Baktım neredeyse gidecektik, kaza geçirince ‘Bu olmamalıydı’ dedim. Ben girişimcilikle ilgili bulduğum her eğitime katıldım. Hedefim ise çok sayıda çocuğa ve gence ulaşmak. Ben çocuklara yönelik kuluçka merkezleri açmak istiyorum. Köy okullarını geziyorum. Kayseri ve Yozgat’taki tüm okulları gezdim. Okullarda erkekler hayallerini aktarıyor, kızlar isimlerini bile söylerken çekiniyor. Bu beni çok üzüyor. Kelebek etkisi yaratmak, iyi bir rol model olmak istiyorum. Hastanelerin onkoloji bölümlerinde çocukları ziyaret ediyor, oralarda gözlemler yapıyorum.”
İkinci talihsiz olayı ise şöyle aktarıyor,
“Sağlık alanında proje geliştirmeye çalışıyorum. Tıp kitaplarını okuyorum. Onkoloji çok ilgimi çekiyor. EKG cihazları tam doğruyu söylemiyor. ‘Daha iyi ne yapabiliriz?’ diye araştırıyorum. Ben 11 yaşındayken büyük bir korku yaşadık. Bana yanlış teşhis konuldu, lösemi olduğum söylendi. Sonra olmadığım anlaşıldı. O yüzden çok çalışmak istiyorum bu alanda.”
Bir öğretmen olarak Elif Eda Güneş’i ve onun gibi sınırları zorlayan, çalışkan, azimli, Ülkemize katma değer sağlayan tüm gençlerimizi gönülden kutluyor, kucaklıyorum.
Facebook
Instagram
👏🏻👏🏻👏🏻 maşallah