Burçak Yüce Yazio: Niçin Bilim ve Sanatta Kadınlar Azınlıkta?

“Bırak bilim ve sanatta kadının neden geri kaldığına?

Kadın insan olarak bile değer görmüyorken…” diyorsanız yazının sonunu bekleyin derim.

Önce gelelim hayatın çoğu alanında neden yıllardır geri planda kaldığımıza?

Tarihte erkek mesleği denilince, genellikle fiziksel ve psikolojik güç gerektiren işler akla gelir. İnşaat, sanayi, mühendislik, tıp gibi alanlar yüzyıllardır erkeklerle özdeşleşir.

Peki, ruhsal ve duygusal zekânın, hayal gücünün ön planda olduğu ressamlık, bestecilik, orkestra şefliği gibi bazı işler de yine niye yüzyıllar boyu erkeklerin tekelinde kalmıştır?

Şüphesiz günümüze değin birçok kadın ressam ve besteci çok önemli eserler verdi. Veya zamanında azınlıkta dahi olsa onlarca hastayı tedavi eden kadın doktorlarımız mesleğini icra etti ve günümüzde sayıları katlanarak devam etmekte. Ne var ki konuyla ilgili bize geçmişe dair ipuçları veren müzeler ve değerli koleksiyonlara bakınca kadın sanatçıların eserlerine ve tıp kitaplarında isimlerine pek rastlayamıyoruz. Hadi Rafael, Rambrandt gibi ustaların yaşadıkları çağlarda kadınların sosyal konumları sebebiyle resimle uğraşmaları zordu diyelim ama Dali ve Picasso gibi çok daha yakın tarihlerde yaşamış ressamların zamanında böyle bir zorluk yoktu ki. 

O halde bunun altında yatan başka bir sebep olmalı. 

Aynı şekilde niçin tıpta dişi bir İbn-i Sina, sanatta Mozart veya Beethoven yok? 

Müziği yorumlayan kadın şarkıcılar, piyanistler, kemancılar veya orkestradaki bütün elemanlar erkeklerden aşağı kalmaz, hatta kendi alanlarında dünya çapında son derece başarılı olabilirken niçin orkestra şeflerinin hemen hemen hepsi erkek? 

Acaba hala birçok orkestrada çoğunluğu oluşturan erkek elemanların, başlarında kendilerine doğru elindeki çubuğu sallayarak ne yapmaları gerektiği komutunu veren bir kadının idaresine girmek istememelerinden mi?

Sadece bu kadarda değil. 

Mimarlık ve mühendislik gibi tasarım ağırlıklı işlerde niçin yine erkekler önde? 

Hatta kadınların günlük rutinlerinde en çok zaman ayırdıkları iş yemek pişirmekken ve erkeklerin çoğu yumurta kırmayı, makarna yapmayı bile tam olarak beceremezken, niçin dünyanın en büyük yemek ustaları, gurmeleri, aşçıbaşıları genellikle erkek?

Tüm bu sorulara beyin araştırmacıları ve psikologların üzerinde mutabık kaldıkları bir açıklama var. Onlara göre işin sırrı beynin sağ ve sol yarım kürelerinde gizli.

Her iki yarım küre farklı fonksiyonları kumanda ettikleri gibi kullanım miktarı cinsiyete göre de değişkenlik gösteriyor. Erkekler sağ, kadınlar ise sol yarım kürelerini daha fazla kullanıyor.

Aslında yeni doğan çocukta her iki yarım küre de ilginç şekilde sağdır iki yaşına varmadan bu yarım kürelerden biri sol olur, yani konuşma merkezi ortaya çıkar. Erkek çocuklarda altı, kız çocuklarda on üç yaşında beynin asimetrisi tamamlanır. İnsanlar yaşlandıkça iki yarım küre arasındaki bu görev farkı yine azalmaya başlar. Muhakkak sağ ve sol beyin fonksiyonları insandan insana da farklılıklar gösterir.

Belki de bu farklılıklardan biri sağlak veya solak olma durumudur. Çünkü sağ ve sol el kullanımı ile hangi beynin daha baskın olduğu arasında önemli bir ilişki olduğunu belirten uzmanlar, “Günlük hayatta sol elini kullanan kişilerin sağ beyinleri baskın durumdadır” der. 

Mesela ben solağım. 

Yaptığım kişilik testleri sonucunda gerçekten de sağ beynimi daha çok kullandığımı keşfettim. Yani çaprazlama bilgisine uygun bir sonuç çıktı bende. 

Neyse biz gelelim asıl meseleye…

Kadınların daha çok kullandıkları beynin sol yarım küresinde konuşma ve iletişim merkezleri bulunmaktadır. Bu nedenle her yaş grubunda tekrarlanan deneyler sonucunda kız çocuklarının konuşmayı daha önce öğrendikleri, çevreye daha iyi uyum sağladıkları, okullarda, iletişim, sosyal ve politik alanlarda daha başarılı oldukları saptanmıştır.

Erkeklerin daha çok kullandıkları beynin sağ yanı ise, analiz, sentez, bir olaya tümüyle bakış gibi görevleri yüklenmiştir. Yani istisnaları ve ayrıntıları göz önüne almadan toparlayacak olursak, ilk bakışta birbirlerinin aynıymış gibi görünseler de, sol yarımkürede sezgi gücü, sağda ise analiz gücü egemendir. Sol beyin olayları tümden gelim, sağ beyin ise tümevarım ile inceler.

İşte bu nedenle sağ beyin fonksiyonlarının gerektiği işlerde erkekler daha başarılı olmaktadırlar. Şüphesiz bu bir genellemedir kadınlar arasında elbette orkestra yöneten, opera besteleyen sanatçılar, hatta Marie Curie gibi iki kez Nobel ödülü kazanarak bilim tarihine geçmiş olanlar da vardır. Ancak kabul edelim ki yine de çoğu branşlar hala sıklıkla erkeklerin egemenliği altındadır.

Marie Curie demişken işin bilimsel yönünün yanında sosyolojik yönüne de kısaca değinelim,

Evet, meşhur bilim insanı Madam Curie’ye bile sırf kadın olduğu için zamanında Nobel ödülünü gönülsüzce verdiklerini biliyor muydunuz?

Belki bunu bu zamana kadar zihnimizde sadece Müslüman kadınların maruz bırakıldığı bir dışlama sanıyorduk ama işin aslı pek öyle değil. 

Antik Yunanda kadın erkek gibi eğitim bile alamıyordu! 

Hatta daha da beteri Antik Roma’da belli bir dönem kadınlara isim bile verilmedi. 

Yahudilerin “Tanrım beni kadın yaratmadığın için sana şükürler olsun!” şeklinde duası bile var.

Günümüze daha yakın bir örnek verirsek Japonya’da tıp sınavlarına giren kız öğrencilerinin doktor olamamaları için yaklaşık yirmi yıl kadar puanlarının kasıtlı olarak düşürüldüğü bunun kanıtlarından bir diğeridir.  

Misal milattan yüzyıllar önce yaşamış meşhur filozof Aristo’nun bile “hilkat garibeleri” diyerek kadınları küçümsediğini duymuş muydunuz?

Demek ki asıl mesele yüzyıllardır süregelen, sadece bizde değil, tüm ülkelerde benzer örnekleri görülen kadının üzerindeki psikolojik ve daha beteri fiziksel şiddet.

Erkeklerin gözünde kadının sosyal hayattaki yerinin, değerinin ve kadına biçtikleri rolün yanlışlığı. 

Kadını sosyal hayattan çekme, soyutlama üzerine verilebilecek evrensel daha nice örnekler var. Şimdi tecvit pilavı gibi ısıtıp ısıtıp erkeklerin önlerine vermeyelim. 

Olan olmuş. 

Hatalarımızdan ders alıp önümüze bakalım.

Önemli olan bundan sonra kadına yönelik yanlış bakış açısını düzeltebilmek! 

Niyeti olan zaten bu cinsiyet ayrımcılığından kaynaklı haksız muameleden rahatsızlık duymuş,  tarihten ders çıkarıp hatasını anlamıştır. Anlamayanlara usanmadan anlatalım. 

Baktık işe yaramıyor 

Allah akıl fikir versin diye dua edelim.

Velhasılıkelam yüzyıllardır süregelen bu açığı kapamak için günümüzde şehirli kadın sosyal toplumda kendini daha çok gerçekleştirmek istiyor. O nedenle özellikle bu yüzyılda daha çok okuyor, daha çok izliyor, daha çok hayatın içinde ve daha aktif. Yani belki de kasıt gütmeksizin erkeğe biçtiğimiz rolleri artık nihayet kadınlar için de yazıyoruz. 

Erkekler bu hususta sizler de lütfen bizlere yardımcı olun. Sevginizi, verdiğiniz değeri nezaketle gösterin. 

Kadına yönelik şiddeti yazmaya elim gitmiyor, dilim varmıyor bile. 

Bu muameleyi kimse hak etmiyor yapmayın! 

Sevgili anneler sizler de erkek evlatlarınıza bu değerleri çocuk yaşta aşılayın. 

Burada da bizlere yine önemli görevler düşmekte.

Ayrıca günümüzde halen daha özellikle doğu kültürlerinde ev işleri, çocuk bakımı, temizlik vs. kadının üzerine vazifeyken bir de iş hayatında aktif ise geceyi zor eden o bireyden bilimle uğraşmasını, atomu parçalamasını, bir şiir yazmasını, şarkı bestelemesini, heykeltıraş veya ressam olmasını nasıl bekleriz? 

Hangi enerjiyle, hangi motivasyonla bu sahalarda da üretken olabilir?

Evet, sihirli güçlerimiz olduğu doğrudur ama o kadar da değil.

Çalışma hayatında erkek kadar kadın da yorulmakta. Ev işlerinde ve çocuğun temel ihtiyaçları noktasında desteğinizi eksik etmeyin. Kadın bir işte çalışmıyorsa bile ev işlerini yapmak zorunda değil bunu bilin. Yapıyorsak fedakârlığımızdan yapıyoruz. Hayallerini, hobilerini gerçekleştirmesi için kadınlara zemin hazırlayın. 

Hayat müşterek unutmayın.

Hemcinslerim geçenlerde kaleme aldığım bu şiirimi kalbimin en derin köşelerinden gün yüzüne çıkarıp sizlere hediye ediyorum. 

Çok seviliyorsunuz.

Kadınlar günümüz kutlu olsun.

KÂİNAT

Kâinatın tüm güzelliklerini sahiplenen cüretkâr kadın,

Baharın renklerini barındıran gülüşünle, 

Güneş kadar sıcaksın.

Toprak ana misali mütevazı,

Aynı zamanda yıldızlar gibi ışıltılı,

Derinlerinde ise bir o kadar sırlı.

Kar tanelerini kıskandıran eşsizliğinle,

Ciğerlere dolan hava gibi hayat dolu,

Su misali saf ve duru,

Gece gibi sessiz, güzelliğinle gün gibi aşikârsın.

Kimi zaman kardelen misali narin,

Duruşunla kaya gibi sağlamsın,

Sevdikçe sevildikçe genişleyen yüreğinle,

Sen küçük kâinatsın!

Facebook

Instagram

Popüler İçerikler

Fenerbahçe Teknik Direktörü Jose Mourinho ile İlgili İspanya'dan Transfer İddiası Var
Eski Bakan Işın Çelebi'den Fenerbahçe'ye Sert Yanıt: ''Devletin İmkanlarını Kullanıp ‘Yapı’ Diyemezsin''
Türkiye'ye Gelir mi? Suudi Arabistan'da Forma Giyen Cristiano Ronaldo'dan Değişim Kararı
YORUMLAR
07.03.2021

Çok güzel bir yazı olmuş 👏🏻. kadınlar gününüz kutlu olsun

07.03.2021

🙏🌸 teşekkür ediyorum

08.03.2021

Tamamını okudum. Yapıcı bir yazı olmuş. Bütün olarak erkekleri suçlamaktansa daha çok kadınların yaşadığı problemlere dair bir fikir verilmek istenmiş gibi okuyuculara. Haklı noktalara da değinilmiş. Bunlar benim adıma güzel şeyler elinize sağlık. Yalnız sonlara gelirken kadınların "çalışmıyorsa bile" ev işi yapmak zorunda olmadığından bahsetmişsiniz ve hobileri ile hayallerine alan bırakılması gerektiğini savunmuşsunuz. Peki merak ediyorum eğer evlilik dediğimiz şey iki kişilik bir olgu ise sizin mantığınıza göre kadınlar bu takım işine nasıl katkıda bulunacaklar ? Erkeklerin de hayalleri ve hobileri olabileceğini düşünüyor musunuz ? Ve hepsi de para kazanmak zorundalar. Bazıları gün boyu ağır işlerde çalışıyorlar. Buralarda biraz varılmak istenen noktadan uzaklaşılmış gibi geliyor. Evlilik gibi bir müessesede hiçbir şey yapmak zorunda olmadığınızı düşünüyorsanız neden bazen kadınlar olarak bir yerlere gelemediğiniz konusunda belki birazcık da özeleştiri yapmanız gerekiyor olabilir.

08.03.2021

Öncelikle güzel bir yorum teşekkür ediyorum. Bir yazıda herkezi dörtdörtlük memnun etmek zaten imkansız. Amaç da memnun etmek değil. Doğru bildiklerimi yazmak. Tabii ki kadın ev işlerini üstlenecek ama dinimizce zorunda değil. Hatta bebeğini emzirme zorunluluğu dahi yok. Yapmayalım demiyorum asla ama asli ve öncelikli görevimiz olmadığını anlatmaya çabalıyorum. İş hayatından bu nedenle kendini geri çekmemeli. Hele kadında erkekte çalışıyorsa evdeki işler de müşterek olmalı Burak bey Yazımı okumanız ve yorum yapmanızdan dolayı çoook teşekkür ediyorum. Sevgiler

07.07.2022

Bahsedilen konular, örnekler onlarca, yüzlerce yıl önceden kalmış olaylar. Kadının geri plana atılmadığı son 20-30 yıl önceye baktığımızda da bilim konusunda kendini ilerletmiş pek kadın yok gibi. Ben bunun sebebinin kadının kısıtlanmasından kaynaklandığını düşünmüyorum. Erkek ile kadının ilgi alanları farklı alanlar. Yazılımcı, mühendis kadın niye azınlıkta mesela. Çünkü analitik düşünme gücü erkeklerde daha yüksek. Bunu kabul etmek lazım. Ama bu kadının başarısız olduğu anlamına gelmiyor. Kadınların da erkeklerden daha başarılı olduğu konular var. İletişim, sunum, tasarım alanlarında kadınlar daha iyi. Grafikerler genelde kadındır.

07.07.2022

Bir de kötü bir örnek olacak ama söylemem gerekir. Kadınlar erkeklerde daha fazla magazini seviyor. Eğlenmek, süslenmek, gezmek, dolaşmak. Hiçbir şey yapmasa da erkekler kadınların etrafında dolaşıyor, özellikle Türkiye gibi az gelişmiş ortadoğu coğrafyasında. Kadınların sosyal medyada, özellikle instagram'da sanal hayatı, kendi hayatının olmazsa olmazı gibi davranması kendilerini geliştirmemesinde büyük etken olduğunu düşünüyorum. Bakıyoruz kadın fenomenlere, instagramda bir sponsor haber paylaşımı binlerce lira kazandırıyor. Böyle olunca niye kendini bilim sanatta geliştireyim ki diye düşünüyor olabilirler. Farklı düşünen kadınlar illaki vardır.

SEN DE YORUMUNU PAYLAŞ